Nereye?

Aşağıdakilerin hepsi de son birkaç günde olup bitenler daha doğrusu, olanların basındaki yansımalarından yapılmış özetler.

* * *

Defnedilmek üzere memleketine gönderilen şehit tabutundan çıkmayınca, daha doğrusu tabuttan çıkan bedenin şehide ait olmadığı anlaşılınca, cenaze töreni iptal ediliyor. Vali çaresizlikle ellerini açarak “Yapacak bir şey yok, bize gönderilenin şehidimiz olmadığı kesinlikle tespit edilmiştir.” diyor.

* * *

Aynı saldırıda hayatını kaybeden bir başka şehit, şahadet haberi bütün yurda ve memleketteki ailesine ulaştıktan sonra, annesine telefon ediyor ve “Anneciğim, ben şehit olmadım, saldırı sırasında oradaydım, ama burnum bile kanamadı.” diyor.

* * *

Genelkurmayın basına dağıttığı Kandil ve çevresini bombalama görüntülerini kullanan bir televizyonda her bombanın patladığı anda bir Arap spikerin anlaşılmayan konuşmaları ve “goolll” haykırışlarıyla birlikte görüntüde git gide büyüyerek patlayan “gool” yazısı okunuyor. Televizyonun marifetli sunucusu, o görüntüleri bir milli maç heyecanı ile seyrettikleri için böyle bir gösteri hazırladıklarını ve izleyicilerinden gelen ısrarlı istekler karşısında yeniden yayımladıklarını belirtiyor.

* * *

İnternette site kurup hükümeti devirmeye yönelik yayın yapmak suçlamasıyla habire paşa tutuklanırken, içlerinden genelkurmay adli müşaviri olanı, bu sitelerin kuruluşuyla ilgili bir belgede savunma bakanının “ıslak imzası” olduğunu ortaya koyuyor. Sonuç: sanki böyle bir kanıt hiç ortaya konmamış gibi, dava aynı minval üzre sürüyor tutuklamalar, şunlar bunlar devam ederken, adı geçen bakana herhangi bir soru yöneltmeye gerek görülmüyor.

* * *

Çocuk yaşlarındaki yoksul Kürt kızlarının, bin ile beş bin lira arasında değişen bedeller karşılığında ailelerinden alınarak Çorum, Çankırı, Yozgat, Amasya ve Tokat gibi illerdeki evlenememiş ya da dul kalmış erkeklerle evlendirildikleri ortaya çıkarılıyor. Bu işi yapanlar güneydoğu illerinde nerelerde, hangi evlerde böyle çocukların yaşadıklarını bilirler ve ona göre ailelerini ziyaret ederlermiş meğer. İhtiyaç sahibi erkekler bu bilimli kişilerin rehberliğinde köylere giderler, orada sırayla dizilmiş kızlar arasından beğendiklerini ve belirtilen aralıktaki bedeli ödeyebildiklerini seçerler, sonra da kızı alır giderlermiş kimileyin çocuğun ailesinin de birlikte gittiği olurmuş. Çorum Barosu avukatlarından biri, bunun ülke genelinde çok yaygın bir evlilik yöntemi olduğunu söyledikten sonra ekliyor: “Bu yasal olmayan evlilikler ancak doğum ya da hastalanma nedeniyle hastanelere başvurulduğunda ortaya çıkıyor. Çorum adliyesinde bu tür yasal olmayan evliliklerin dosyası bir hayli kabarık.”

* * *

Aç, sefil, perişan Somali’ye tantanalı yardım seferinde başbakana refakat eden seçkin kişilerden oluşturulmuş heyeti taşıyan uçak tehlikeli bir iniş yapıyor. Heyetteki güzide sanatçılardan Ajda hanımefendi, haliyle çok korkmuşlar, böyle olacağını bilseydim gelmeye çekinirdim, demişler. Çekinmez mi insan? Ama bir adım bile gerilemiyor. Zaten ne diyorlardı ona, süper star mı, işte o denilen de ancak böyle olunur. Sözlerini şöyle tamamlamış: “Zor bir iniş oldu. Ama burada olmaktan keyif alıyorum. Hâlâ titriyorum. Böyle radikal bir iniş beklemiyorduk.” Sanatçının “süper”ine yakışan budur, her pozisyonda keyif almasını bilir ve her bi şeyi de radikal olur.

* * *

O arada, bir başka sanatçının, 12. ölüm yıldönümü dolayısıyla yapılan anmadan bir iki gün sonra, anıt mezarının parçalandığı haberleri geliyor. Büyük şairimiz Can Yücel’in Datça’daki mezarı, iktidar partisi ilçe başkanının anma törenini dine, kutsal din duygularına ve halkın örfüne adetine hakaret niteliğinde bularak eleştirmesinin ertesinde, bilinmeyen kişilerce ve bilinmeyen bir vakitte saldırıya uğruyor. Şair Ataol Behramoğlu’nun “Dinci bağnazlık, ölü, diri ayrımı da gözetmeksizin, kendine aykırı görünen her şeye, her kişiye, her olaya saldırıyor, saldıracak, bu onun doğasındadır.” diye yazdığını okuyoruz.

* * *

İktidar partisi genel başkanının Hopa’ya yaptığı seçim gezisi sırasında çıkan olaylarla ilgili tutuklamalar hâlâ devam ediyor. En son, komünist partili bir üniversite öğrencisi İstanbul’da, bir Halkevi üyesi de Artvin’de tutuklanıyorlar. İzmir’de ise polis bürosuna çağrılan kişilere, yine Hopa olaylarını protesto etmek üzere yapılan gösteride, “İmamın ordusu yıldıramaz bizleri” sloganını atıp atmadıklarının sorulduğu açıklanıyor.

* * *

Nerdeyse her hafta maç ayarlamak için adamlarını dört koldan harekete geçirdiği ileri sürülen ve bu iddiayla kırk küsur gündür tutukluluğu devam ettirilerek süründürülen başkan ile adamlarının yaptıklarının kulübünü bağlamayacağı, ayrıca suçlananların savunmalarını almanın gizlilik kararı dolayısıyla mümkün olmadığı sonucuna haftalarca düşündükten sonra ulaşan futbol dünyasının yöneticileri, “asayiş berkemal” diyerek, “aynen devam” kararı veriyorlar. Neye devam edilecek? Top oynayan topunu, onun üzerine kumar oynayan kumarını oynamaya, düzgün top oynamaması için el altından parasını almanın yolunu bulan oynamamaya, bütün bunlar olup biterken halecâna kapılıp kederlenen avanaklar da kendi takımlarının en büyük olduğunu bağırıp çağırarak iç huzuru ile seyretmeye devam edecekler.

* * *

Not ederek, kayda geçirerek izlemediğim için, bunlar şaşırtıcılığının mı kaygılandırıcılığının mı ağır bastığına karar vermenin güç göründüğü olayların tama yakın bir listesi olmaktan çok uzak sadece, belleğimde kalanlar. Bunların benzerlerini de içeren çok daha kalabalık bir liste çıkarmak hiç zor değil.

Peki bunlar neyin, nelerin işareti olabilir?

Başka bir sözcük bulamıyorum, bulunur da edepsizce olabilir, fıttırmış ya da fıttırtılmış bir toplumun mu?

Çürümenin mi? Çürüyerek çöküşe doğru sürüklenmenin mi?

Bir altüst oluşa doğru gidişin mi?

Evet, altüst oluş yanı da var kuşkusuz ama o kadar da kaotik sayılmaz, eninde sonunda bir devrimci durumun ortaya çıkışını sağlayacak yönetemeyişin, yönetilmek istemeyişin ve bunun apaçık tezahürlerinin yaklaşmasının mı?

Bırakalım derin tahliller attırıp ahkâm kesmeyi, şöyle üç beş makul laf etmek için bile kalem oynatmaya elim varmıyor. Ama, biraz önce şunun mu, bunun mu işaretidir diye sıraladıklarımın hepsinin geçerli olduğu söylenebilir. Sonuncusu dışında…