Obama Bir Üslup Sorunudur

Adam meclistekilerin elini sıktı, sarılıp öptü. Nasıl mütevazı. Zaten ABD'de AIG olayında da çok büyük sorumluluk örneği göstermişti. Politikalar değişmedi tamam ama bu bile büyük bir değişim sayılmaz mı?

Evet sayılır. Bundan sonraki ABD başkanı bir kadın olabilir, sonraki bir homoseksüel. Bunlar da değişiklik sayılır. Çünkü zaten böyle bir değişim uzun zamandır bir ihtiyaçtı.

Adam el sıkıyor, korumaları hiç bir kabalık yapmadı. Bush'un gelişini hatırlayın, bakanların ellerini açtıran ve ortalığı birbirine katan korumalarını... Ama işte bu değişim bir ihtiyaçtı.

Hele ki, emperyalizmin krizinin bacayı sardığı ve tıkanan bölgesel politikaların artık müttefikler için bile "kabak tadı verdiği" bir dönemde... ABD Başkanı Bush'un kafasına ayakkabıların fırlatıldığı bir dönemde... Tabii ki el sıkacak, artık kovboyluk sökmüyordu ki.

Daha önce de soL'da yazıldı. ABD siyasetinde dönüşüm ihtiyacının tarihi 2006 sonudur. O zamandan beri bir şeyler değişiyor. Son olarak başkan ve üslup da değişti. Ama İran'la diyalog vurgusu, bölgedeki askeri odaklaşmanın Irak'tan Afganistan'a kaydırılması ihtiyacı, Avrupalı ve diğer müttefiklerle ortak hareket edilmesi... Bunlar Bush döneminde zaten gündemdeydi. Büyük Ortadoğu Projesi'nden ve Türkiye'nin "Ilımlı islam" rolünden vazgeçilmesi de.

Ama kimi değişiklikler için de gerçekten üslup sorunlarının aşılması gerekir. Ki TÜSİAD "İttifakın yeniden yapılandırılması: Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni dönem Türkiye perspektifi" başlıklı raporlar çıkarabilsin.

TÜSİAD'ın yeniden yapılandırma önerisinde, önceki dönem ihtiyaç olarak tarif edilmiş olan ve Türkiye'ye biçilmiş rollerden farklı bir şey önerilmemekte, ABD ittifakına sımsıkı sarılınmaktadır. AB'yi güvenli bir liman olarak görme ve bu konuda ABD yardımını isteme, "bizi önemsemediğinizi düşünmüyoruz, elbette ki önemsiyorsunuz ve biz önemimizin ne olduğunun farkındayız" mesajları, "aman ticareti de ihmal etmeyelim" vurguları...

Askeri işbirliği başlığı altında, Türkiye'ye yönelik öneri olarak "Hızlı konuşlandırma ve sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla Türk ordusunun dönüşümünün hızlandırılması" gibi arsızlıklar bir yana, tüm temel meselelerde "biz sizin askeriniziz zaten" mesajının tekrar tekrar verilmesi. Bunlarda yeni birşey yok. Türkiye burjuvazisi, satacak en iyi malının askeri olduğunun bilinciyle, ABD'ye teslimiyet mektupları yazmaya devam ediyor.

Bu raporda gerçekten yeni olansa, Ergenekon bahsidir. Türkiye burjuvazisi, Türkiye'nin kendi içinde Batılı konumuna alternatif aranışları olarak ortaya çıkan siyasi alternatiflerin nasıl "etkisiz hale getirildiğini" ve bunun Ordunun desteği olmaksızın yapılamayacak bir operasyon olduğunu iştahla anlatmakta ve ilişkilerdeki yenilenme sürecinde bunu önemli bir basamak olarak tarif etmektedir. Belki de, hatırlatmaktadır, demek daha doğru olacak çünkü ABD'nin buna "ah öyle mi, ne ilginç" demesini kimse yemez herhalde. (solcuları kastetmiyorum)...

Özetle TÜSİAD raporunda, hazır üslup değişmişken ve Ergenekon operasyonları da yoluna girmişken şu teslimiyet başlıklarımızı bir daha ele alalım ve altını çizelim, denmektedir. Obama'nın yeni tarzının yarattığı rüzgar ve Ergenekon'un çeşit çeşit rüzgarını birlikte arkaya alan bu hamle sermaye sınıfımızın emperyalizme teslimiyet aşkı ve bunun askeri biçimleri konusunda gerçekten ibret belgesi olacak bir metindir. Patronlarımız, Centcom'la TSK arasındaki "kardeşlik" ilişkisinin hassasiyetlerine dahi eğilecek kadar meselenin takipçisidir!

Altını çizelim Türkiye'nin emperyalizmle ilişkilerinde yeniden teslim olma aranışı ve bunun malum askeri biçimlerde olması dışında yeni bir yola girmesi vs. gündemde değil. Ama her alanda yeni tarzların gündeme gelmesi mümkün. Bunlara Soli Özel'li, açık toplumlu, bol raporlu ve diplomasili, kimi zaman daha az Fethullahlı, daha az Barzanili paketlerin eklenmesi de.

George Soros, Irak savaşına başından beri karşıydı Bush'un tarzına da. Obama'ya büyük desteği biliniyor. Tarzlarının örtüştüğü de...

Ama Soros'un "Türk ordusunun en iyi ihraç malımız olduğu" yönündeki görüşlerinin değiştiğine dair bir gelişme olmadı.