Irak’ta Hava Durumu... GAMZE ERBİL

Irak Başbakanı Nuri El Maliki, ABD ile "stratejik güvenlik anlaşmasını" kabinede onaylattı. El Maliki, 2009 Nobel Barış Ödülü adayları arasına girdi. Tabii, henüz tartışmalı bir aday, çünkü anlaşmanın kabineden geçmesi yetmiyor. Bir yıla yakın süredir "imzalanması" için uğraşılan anlaşma, hac mevsimi başlamadan önce bağlansın diye parlamentoya da gönderildi. Prosedürün bu aşamasında nasıl gelişmeler olacağını bir hafta içinde göreceğiz. İki hatırlatma yapmak gerekiyor: Birincisi, Irak Petrol Yasası, yıllardır kabineden geçtiği halde, parlamentodan geçirilemedi ve hâlâ bu konuda ciddi belirsizlik sürüyor. İkincisi, İran Meclis Başkanı Ali Laricani, El Maliki'yi ABD ile anlaşmayı kabineden geçiriği için kutlarken, parlamentonun anlaşmayı reddetmesi gerektiğini "buyurdu."

Bu arada, El Maliki ile el sıkıştıktan sonra parmaklarını saydığını söyleyen bir Iraklı kaynak, Asia Times'a "kanıtlayamayız ama geçen hafta Bağdat'ta çok para dağıtıldı" demiş. Bu da oyunun bir parçası zaten.

Söz konusu anlaşma, ABD'nin demokrasi oyunlarının bir gereği olarak gündemde. Tabii, tamamen önemsiz değil, çünkü BM hukuku çerçevesinde ABD işgalinin 31 Aralık 2008'de sona ermesi gerekiyor. Bunun için ABD, Irak ile yapacağı ikili anlaşma çerçevesinde ülkedeki varlığını "legalize" edecek. Herhalde ABD'nin yeni başkanının daha ilk dakikadan kalesinde bir hukuk dışılık golüyle karşı karşıya kalması Bush'un dahi istemeyeceği bir şeydir.

İran'ın El Maliki'yi kutlamasına neden olan "düzeltme", ABD'nin Irak topraklarını üçüncü taraflara saldırı amacıyla kullanmasını engelleyen bir maddenin anlaşmada netleştirilmesi oldu. Irak başbakanı ülkeyi sömürgeleştiren bu anlaşmayla ilgili aylardır yaptığı pazarlıklar sonucunda ABD'ye ancak "Irak üzerinden İran'a saldırmamayı" kabul ettirebildi. ABD zaten bu konudaki resmi söylemini -her hakkı saklı tutarak- bir süredir değiştirmişti. Hatta, "değişim" çığırtkanı Obama olmasına karşın, bu değişim Bush döneminde gerçekleşmişti.
Anlaşmadaki "düzeltmeler" konusunda henüz net bilgiler yok. Irak Başbakanı "gizli bişi yok" konusundaki ısrarını sürdürse de, hangi yıkıcı maddelerin nasıl düzeltildiğine dair bir açıklama yapmıyor. Irak'ın, çok itiraz ettiği Amerikan askerlerinin "dokunulmazlığı" ile ilgili konuda yapılan düzeltmenin ne olduğunu öğrenebiliyoruz: Amerikan askerleri, üslerinde ya da görev başında olmadıkları zamanlarda işledikleri "çok önemli" suçlar olursa, Irak mahkemelerince yargılanabilecekler. Bu cümlede düşülen kayıtların ne anlama geldiğini siz bulun.
Öte yandan, şu pek önemli "çekilme" meselesine ilişkin ise, genel geçer bir "netlik" sağlanmış durumda: 2009 haziran sonunda ABD askerleri Irak kentlerinden çekilecek, 2011 sonunda ise, Irak'tan. Bu konuda da zaten çok uzun zamandır bir netlik vardı. ABD askerlerinin en az 20 bin kadarı, Irak'taki sömürge kaleleri olarak tasarlanan 50 kadar ABD üssüne, on binlercesi de Afganistan'a "çekilecek". Anlaşmanın son halinde ABD askerlerinin çekilme tarihine ilişkin belirsizliklerin giderildiği söyleniyor, ama "topyekün" bir çekilme konusundaki belirsizliklere ilişkin bir netlik bulunmuyor.

***

Demokrasi oyununun gereklerini geçelim.

Aslında bu anlaşma da dahil olmak üzere bir dizi başlıkta ABD Irak'ta işbirliği yaptığı ortaklarının iplerinin İran'ın elinde olması gerçeğiyle yüzleşiyor.

Bu meselenin İran'ı bombalamakla "aşılacağının" düşünüldüğü dönem de geride kaldı.

Yukarıda değinildi, Bush bile İran'la diplomasiye teslim olmuştu, ki ABD'nin yeni bir başkanı olacak.

Şimdi başka bir dizi faktörün de biraraya geldiği yeni bir denklem var.

. Irak konusunda İran'ın kozları "seri" halde.

. Rusya-Gürcistan krizinde İran, Rusya'yla mesafesini açtı.

. Avrupa'nın doğalgaz alternatifi İran. (Almanya sözkonusu olduğunda mesele doğalgazdan ibaret değil)

. ABD - Avrupa ilişkilerinde "karşılıklı anlayış" şart hale geldi.

. Obama İran'la görüşebileceğini söyledi.

. Afganistan konusunda İran'la kader ortaklığı dönemine girildi.

Bu kadarı şimdilik yeterli.

***

Irak'ta Kürtler cephesine de bir göz atabiliriz. Mesud Barzani son ABD ziyaretinde Irak yönetimiyle anlaşmanın imzalanamaması halinde, kendilerinin Amerikan yönetimine üs verebileceklerini vurguladı. Kürt bölgesindeki kimi devasa boyutlardaki ABD üslerinin bir realite olması durumunun yarattığı zavallılığı bir yana bırakalım bu, demokrasi oyununda yeni bir "pazarlık" aranışının ürünüydü. ABD için bir süredir, Irak'ta işleri "merkezi hükümetle halletme" tercihi baskın tercih olmasına karşın pazarlıkta sınır olmadığı için Barzani'nin bu cilvesi tümüyle anlaşılmaz değil. Ama, belirsizlikler yavaş yavaş yerini daha kararlı tercihlere bırakıyor ve anlaşılan "Barzanicilik" görünür dönemde fazla öne çıkma şansına sahip değil. Aman yine not edelim: Pazarlıkta sınır yok ve Ortadoğu siyasetinde ise pazarlığın sonu yok!

***

"At pazarlığı" uzmanı Türkiye'nin durumuna gelince... Yukarıda sıralanan gelişme/durum/verileri bilmeme ihtimali bulunmayan Dışişleri, İran ile ABD arasında arabuluculuk yapma cüretini göstererek pek proaktif bir hamle yaptı. İran'ın "gerek yok" açıklamasından sonra konu üzerinde fazla durulmadı. Şimdi Irak-ABD anlaşmasının "detaylarını" inceleyecekler. Kimbilir belki bu sefer, Nobel Komitesiyle Nuri El Maliki arasında "arabuluculuk" önerisinde bulunabilirler.

Bakalım...