Küba Örneği ve Etkisi ERNESTO GOMEZ ABASCAL

Birkaç gün önce Bursa'nın merkezindeki tarihi çarşıda yürürken, orta yaşlı bir bey benim Küba Büyükelçisi olduğumu anlayınca, çok sıcak ve candan hareketlerle "Fidel Castro tamam!" diye bağırdı.

Aslında bu olay hem benim, hem de Türkiye'de çalışmaktan çok büyük zevk duyan diğer Kübalıların başına birçok kez gelmiştir. Bazen de nereli olduğumuzu sorduklarında Kübalı olduğumuzu söylediğimizde, gururla yanlarında taşıdıkları bir Che Guevara resmini göstermekteler ya da cep telefonlarına zil sesi olarak yükledikleri Carlos Puebla'nın "Comandante Che Guevara" şarkısını dinletmekteler.

Bir süre önce bir gazeteci sağcı olarak sınıflandırılanlar da dahil olmak üzere Türkiye'deki hemen hemen tüm siyasilerin, Küba Devrimine sempati duymalarının nasıl mümkün olduğunu sordu. "İşin sırrı nedir?" diye soruyordu bana.

Bunun, biz Kübalıları gururlandırdığını saklayamam. Bu soru, bir açıklama bulmam için beni düşünmeye zorladı, gerçekten farklı tarihlere, kültürlere ve dinlere sahip birbirine uzak ülkeleriz, hatta geçmişte bir süre Doğu - Batı yüzleşmesi ve soğuk savaş çerçevesinde farklı konumlardaydık. Öte yandan, haber pazarını avuçlarında tutan büyük Amerikan ve diğer batılı basın kuruluşları, genellikle Küba Devrimini karalayıcı haberler yapmaktalar. Ayrıca yazılanlara bakılırsa, bu karalama kampayası için de Washington Hükümeti, her yıl onmilyonlarca dolar bütçe ayırmakta.

O halde, Türk halkının Küba'ya sempati duymasının sırrı nedir?

Bu olayın muhtemel sebeplerinin kısaca bir listesini çıkardım:

- DİRENİŞ ÖRNEĞİ: Devrimini ve sosyal sistemini devirmek için, paralı asker çıkarmak da dahil olmak üzere her tür siyasi, terörist eylem gerçekleştiren, ekonomik savaşla ve nükleer bir saldırıyla tehdit eden, tarihin en kuvvetli gücünün birkaç kilometre uzağındaki, sınırlı ekonomik gelişime sahip, küçük bir ülkenin 50 yıllık muzaffer direnişidir. Halkının kararlılığı ve bütünlüğü, yöneticilerinin bilgeliği sayesinde Küba, en zor koşullarda bile, ilkeleri olan bir politika yürüterek ve hiç bir tavizde bulunmayarak, direnmenin ve ilerlemenin mümkün olduğuna dair bir örnek teşkil etmektedir.

- BAĞIMSIZLIK ÖRNEĞİ: Özellikle kendi tarihi bağlarına dayanan yurtsever bir bilinç itibariyle, Küba, küçük bir ülke olunsa bile ulusal bağımsızlığı savunmanın mümkün olduğunu göstermiştir.

- SOSYALİZM: Büyük sosyal sorunların çözüm formülü olarak sürdürülmektedir ve Küba'da ayrıca ulusal bağımsızlığın korunması ve direnişin sürdürülebilmesi için çok önemli bir faktör olduğunu göstermiştir.

- Küba, SOSYAL ADALET örneği olmaya devam etmektedir: ırk, cinsiyet, inanç ve ekonomik durumdan kaynaklanan ayrımcılığı tamamen ortadan kaldırmıştır. Herkese eşit imkanlar sunmuştur: iş, bedava eğitim, sağlık hizmetleri, çiftçilere toprak, kültürde yüksek gelişim, spor ve bilim, yaşlılara sosyal güvence. Dünyada çocukların yüzde yüzünün, ortaokula kadar eğitim aldığı çok ender ülkelerden biridir. Sokaklarda ne kaderine terk edilmiş ne de çalışmak zorunda bırakılan tek bir çocuk vardır.

- DEMOKRASİ VE DÜRÜSTLÜK: Küba Devrimi siyasi yolsuzluğa ve demogojiye son vermiştir, yöneticiler sadece halka hizmet etmek üzere çalışma imtiyazına sahiptir ve halk, hükümet yetkilileri hakkında tahkikat açtırarak, görevlerinden alabilir. Hükümet yetkilileri, halkla aynı koşullarda yaşamaktadır, topluma örnek olma ilkesini benimsemektedir, ne imtiyaz sahibi sınıflar ne de gruplar mevcuttur. Başkan Fidel Castro, savaşta hep en ön saflarda yer almıştır, Küba'nın tarihi geleneği, önderlerinin örnek oluşuna ve özverisine dayanmaktadır, bu da bizlere, hiç şüphesiz, çok büyük bir güç vermektedir.

- İNSAN HAKLARI: Amerikan çıkarlarına boyun eğen basının karalama kampanyalarına rağmen, Küba insan haklarına saygıda bir örnektir: Devrimin 49 yıllık tarihinde vatandaşlara baskı, işkence ve kaybolma gibi kötü muameleye dair hiç bir kanıt bulunamaz. Uluslararası örgütlerdeki Küba temsilcileri, sık sık gerçek insan hakları ihlalcilerini ortaya çıkarmakta ve duyurmaktadır. Buna bağlı olarak da Küba, kendisini BM İnsan Hakları Konseyi üyeliğinine büyük bir çoğunlukla seçen Üçüncü Dünya ülkelerinin hemen hemen hepsinin desteğini kazanmıştır.

- ENTERNASYONALİZM VE DAYANIŞMA: Küçük bir ülke olmasına ve kısıtlı kaynaklarına rağmen, Küba örnek ülke olarak gösterilebilir. Kübalı savaşçılar, Afrika ülkelerinin bağımsızlık mücadelelerine katılmışlardır, Güney Afrika saldırısı karşısında Angola'yı desteklemişler, Namibya'nın bağımsızlığına kavuşmasına ve Güney Afrika'nın Apartheid rejiminin yıkılmasına katkı sağlamışlardır. Yüzbinlerce Kübalı, Afrika, Asya ve Latin Amerika'daki fakir ülkelere işbirliklerini sunmuş ve sunmaya da devam etmektedirler. Bugün, bu dayanışma misyonunu üstlenen 30 bin Kübalı doktorumuz mevcuttur. Önceleri sadece Küba'nın yürüttüğü ve şimdilerde ise Venezuela'nın da katıldığı "Mucize Operasyon" sayesinde, son üç yılda, yeniden net bir şekilde görebilmeleri için, Latin Amerika ve Karayipli bir milyonu aşkın yoksul kişinin göz ameliyatlarının yapılması mümkün olmuştur. 30 bine yakın öğrenci, Küba üniversitelerinde ve eğitim kurumlarında okumaları için Üçüncü Dünya ülkelerine verilen burslar sayesinde, meslek sahibi olmuştur.

- DIŞ POLİTİKA ÖRNEĞİ adalet, devletler arası eşitlik, çatışmaların barışçıl yönlerden çözümü, bağımsızlığın savunulması, halkların egemenliği, savaş karşıtlığı, çok taraflılığın savunulması ve hegemonyacılığın reddi ilkelerine dayanmaktadır. Küba, her yerde, terörizmle mücadeleden bahsettiklerinde asıl kendilerinin bu kötülüğün kaynağı ve teşvikçileri oldukları gösteren ABD ve müttefiklerinin uyguladıkları çifte standardı duyurmaktadır. Emperyalizmden korkmaksızın, bağımsız, dostluk ve saygıya dayanan bir dış politika örneği sunmaktayız.

Muhtemelen bu ilkeler, dünyada birçok halkın Küba'ya duyduğu hayranlık ve saygıyı açıklamaktadır. Belki de bunu teyit etmek ve göstermek için bir anket yapılması gerekmektedir. Buna benzer diğer araştırmalar, sahip oldukları bu kadar güce ve zenginliğe rağmen emperyal politikanın halk tarafından yüksek oranlarda dışlandığını gözler önüne sermiştir, veya belki de sebebi sadece budur.