Geçen yüzyılın 90&rsquolı yılları başlarında, Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa sosyalizmin yıkılması karşısında heyecanlanan İmparatorluğun önemli düşünürleri, doğanın ya da ilahi güçlerin belirlediği kaçınılmaz bir şartmış gibi, önümüzde vahşi kapitalizmden başka bir yolun olmadığı hükmüne vararak, &ldquotarihin ve ideolojilerin sonunun&rdquo geldiğini ilan ettiler.  
Bununla beraber, aynı düşünürler, XXI. yüzyılda iktidarın, tek kutuplu bir dünyaya hükümdar olacak süper gücün Washington&rsquodan çıkacağına dair tartışmasız inancı da kabul ettirmeye çalışarak, &ldquoYeni Amerikan Yüzyılı&rdquo teorisini hazırladır.  
Bu teorilerle halkları teslim olmaya, silahlarını ellerinden almaya, bozgunu kabul ettirmeye, zaten herşeyin kaybedildiği bu yüzden de mücadele etmeye devam etmenin artık mümkün olmadığı inancını işleyerek çalışıyorlardı.  
Bu iyimser emperyalist davranışlarla yirmi yıla yakın bir süreyi geride bıraktık ve görüldüğü kadarıyla da tarih bu istekleriyle pek örtüşmüyor. İmparatorluk ve sistemi, başarıyla çıkacakları şüpheli, ekonomik, mali, siyasi ve özellikle de etik ve ahlaki derin bir krize batmış durumdadır. Terörizmle mücadele gibi yanlış muhakemelerle Irak&rsquola başlattıkları küresel hakimiyet savaşını kaybettiler ve İmparatorluğun Başkanı, bu cezai macerasının tek yüz kızartıcı mükafatı olarak, kafasına fırlatılan kirli bir çift ayakkabı oldu.  
1 Ocak&rsquoda, İmparatorluğun yakınlarında küçük bir takımada olan, Küba, Sosyalist Devriminin Zaferinin 50. Yıldönümünü kutlayacaktır. Devrimimiz, ülke içerisindeki ve dışarısındaki devrim karşıtı grupların desteği ve finansman kaynaklarıyla dinmek bilmeyen propoganda kampanyalarıyla ekonomik, siyasi ve diplomatik ablukalarıyla -alenen ya da gizlice- askeri yollarla boyun eğdirmeye çalışan, insanlık tarihinin en güçlü ve yıkıcı erkine karşı başarıyla direnme gücüne ve kabiliyetine sahip olmuştur.  
Sadece ekonomik savaşın Küba&rsquoya verdiği zarar, bu elli yıl içerisinde, 90 milyar dolara ulaşmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinin desteklediği veya örgütlediği terörist eylemler ve saldırılar neticesinde hayatını kaybedenlerin sayısı üç bini aşmakta ve yine aynı sebeplerden ötürü fiziken etkilenenlerin yada yaralananların sayısı ise çok daha fazladır.  
Küba Sosyalist Devrimin mevcudiyeti, sürdürülmesi ve geleceğe ışık tutması, İmparatorluğun düşünürlerini açıkça yalanlamaktadır: en zor koşullarda bile sosyalizmi yada eşanlamlı olarak halk iktidarını ve halk için iktidarı inşa etmek mümkündür.  
Küba&rsquoda Sosyalist Devrim, kazanımlarıyla, tabii ki zorlukları ve sınırlamalarıyla, Sosyalizmin sosyal adalet hedeflerine ulaştığını ve Üçüncü Dünya ülkelerinindeki büyük halk kitleleleri ve Birinci Dünya ülkelerinden önemli boyutta dışlanan kesimler için hala bir hayal olan sorunları çözmeyi başardığının bir göstergesidir.  
Bu 50 yılda, Devriminin baş kahramanı, Küba halkı, aşağıdaki kazanımlara ulaşmıştır:
- Tüm ülkenin okur-yazar edilmesi.
- Genel ve ücretsiz eğitim. Tüm çocuklar, dokuzuncu sınıfa kadar okula gitmektedir. UNICEF ve UNESCO&rsquonun verilerine göre üniversite öğrencilerinin sayısı, nüfusuna oranlı olarak dünyanın en yüksek rakamları arasındadır, kişi başına düşen öğretmen sayısı da aynı şekildedir.
- Sonuçları Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanınan, herkes için ücretsiz sağlık sistemi. Çocuk ölüm oranı, Amerika Birleşik Devletlerininkinden bile daha düşüktür ve Amerika kıtası genelinde sadece Kanada çok küçük bir farkla daha düşük bir orana sahiptir. Yaşam ömrü 78 yaşa kadar uzanmıştır.
- Herkes için iş. Küba&rsquoda işsizlik yok denilebilinir.
- Çiftçiler için toprak, mülkiyeti veya intifa hakkı olarak.
- Kültürde, Sanat dallarında ve Sporda halkın gelişimi.
- Halkın oluşturduğu Silahlı Kuvvetler. Ordu, polis ve milisler, vatanı koruma görevini gururla yerine getiren uniformalı halkın ta kendisidir.
- Büyük güçlerin hakimiyet çıkarlarına cevap veren uluslararası mali kuruluşların zorlamalarını kabul etmeyen ve yararları sadece halkın çıkarlarını korumaya yönelik, devlet ekonomisi.
- Irk ve kadın &ndash erkek eşitliği. Yüz kızartıcı ırk ayrımcılığı ortadan kaldırıldı ve kadına, erkeğin sahip olduğu hakların hepsi aynı şekilde verildi.
- Genel sosyal güvence. Hiçkimse kaderine terk edilmemektedir, yaşlıların bakımı ve emekliliği güvence altındadır. Çalışmak zorunda kalan yada sokağa terk edilen tek bir çocuk yoktur.
- Devrim öncesinde Küba toplumu için birer bela olan siyasi yolsuzluk, gangasterlik, suç işleme ve uyuşturucu trafiği ortadan kaldırıldı.
 
Bu başarılar ve makalemin çok uzun olmasını önlemek amacıyla daha sayamadığım diğer tüm başarıları, Küba&rsquoda Sosyalizmin ve Devrimin güçlenmesinin en önemli kaidelerini oluşturmaktadır. Küba halkına kazandırılan şeref ve onur, bir devrimci, devlet adamı ve entellektüel olarak daima Devrimin kendi çıkarları ve talepleri seviyesinde durmuş, Fidel Castro&rsquonun yeşerttiği ve Jose Marti&rsquonin ektiği ideolojik ilkeleri sunan hayatiyetle örülmektedir. (birbirine bağlanmaktadır)
Küba Dışişleri Bakanı, Felipe Perez Roque, bir konuşmasında, Küba Devrimi liderinin özelliklerini sıralamıştır: &ldquozaferin önkoşulu olarak birlik, beraberlik anlayışı amacın, araçları haklı çıkardığını kabul etmeyen, devrimcilerin işkence etmesini yada insanları öldürmesini kabul etmeyen, düşmanların metodlarını taklit etmeyen, Devlet inancı etiği materyallerin, övgülerin ve beyhudeliklerin çözülmesi ilkelere uygunluk ve ilkelerin her türlü çıkarın üzerinde olması önceden yapmaya hazır olmadığı bir şeyi birinden istememek, kişisel örneği daha fazla özveri ve kısıtlamayla, ödenek hakkı olmaksızın sorumlulukları üstlenmek saygı görmek için bir silah ve şart olarak gerçekler diğerleri için üzülebilme ve kendi acısı veya üzüntüsüymüş gibi hissedebilme duyarlılığı diğerlerinin yaşadıklarını anlamaya muktedir bir insan gibi hissetmekten asla vazgeçmemek mütevazilik, devrimcilerin bir arzusu olarak beyhudeliklerin olmaması okuma, öğrenme ve çalışma azmi savunulan davaya, halka, verilen bir söz olduğu için işlerin iyi çıkması sorumluluğuyla görev ve kişisel sağlamlık mağlubiyetin herzaman galibiyete çevrilme imkanı olması sebebiyle kabul edilmediği müddetçe mağlubiyetin mağlubiyet olmadığı evrensel bir dava olarak, sınırlar olmaksızın, herkes için adalet hedefi fikirlerin gücü, haklı bir fikrin bir ordudan bile daha güçlü olabileceğine inanç hiçkimseye hiçbir şekilde nefret duymamak düşman bile olsa asla bir insana karşı olmamak kaydıyla ırk ayrımcılığına, sömürmeye ve haksızlığa derin öfke.  
Bu 50 yılın bilançosu, sistemimizin daha üstün, daha adil, daha şerefli, daha insancıl olduğunu bizlere göstermektedir.  
Ayrıca, Küba DAHA İYİ BİR DÜNYANIN MÜMKÜN OLDUĞUNA dair inancını sadece kendi sınırları içerisinde gerçekleştiridiği eylemleriyle kısıtlamamaktadır. Uzun yıllar boyunca, dünyanın bir çok ülkesinden ve halkından dayanışma gördüğümüz gibi aynı şekilde onlarca ülkede binlerce öğretmen, hekim ve teknisyenin mevcudiyetiyle açıklanan Latin Amerika, Afrika ve Asya&rsquoda dayanışmacı desteğimizi sunuyoruz. Bu da ayrıca Küba&rsquodaki Devrim ve Sosyalizm için büyük bir güç oluşturmaktadır.  
Tarihin sonunun geldiğini gören kahinler, çok büyük bir ihtimalle sistemlerinin temelleri sarsılırken, vahşi kapitalizmi, neoliberalizmi, hakimiyet ve halkları sömürme planlarını kurtarmak üzere yeni teoriler geliştirmeyi düşünmektedirler.  
Devrim ve Sosyalizm rüzgarları, Latin Amerika&rsquoda yeni yollar açmaktadır. Artık Küba ve Sosyalizmi yalnız değildir.  
Ankara, 29 Aralık 2008