Önlük ve sınıf

Asaf Güven Aksel'in “Önlük ve sınıf” başlıklı köşe yazısı 2 Aralık 2012 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Demek artık, tek tipten iyice kurtulacak şakımalar, üniformalı ilköğretim çocukları da olmayacak okul bahçelerinde. Ne güzel! Her biri, rengârenk giysileri içinde, bir davete gidercesine özenle hazırlanarak koşturacaklar sınıflarına. Ne özgürlük!

En eski tekerlemelerden biridir, komünistlerin “fakirlikte eşitlik” aradığı. Sermaye sistemine, patronlara karşıdırlar, demek ki, herkes fakir olsun istemektedirler. Zenginlik ve fakirlik bir bütün değildir, biri diğerinin nedeni değildir. Verili, doğal statülerdir onlar. Dolayısıyla, zenginler ortadan kalkınca, sadece fakirler kalır...

Bu ebleh mantığının, 30’lardan, 40’lardan sonra da uzunca yıllar kullanımda kalan demagojik bir mücadele aracı olabilmesi, orta ve alt tabakalarda “bir evim var onu da elimden alacaklar”dan, “demek benim hep yoksul kalmamı istiyorlar”a kadar uzanan karşılık bulabilmesi, zamanla etkisini yitirdi. Öyle sık dillendirilmez oldu.

Toplumsal bilincin biraz arttığı ve komünistlerin puhu kuşu benzeri bir şey olmadığının anlaşıldığı koşullarda, işte bu cehaleti manivela kullananların imdadına, aynı söylemi biraz entellektüalizme bandırarak, hem reel hem mecazi anlamda piyasaya süren liberaller yetişti.

Sermaye ve emeğin aynı gemideki yolcular oldukları teranesinden, çokrenklilik şekerlemelerine kadar uzanan bir skalada, “fakirler”i eskimiş bir edebiyatın, duygu sömürüsü basitliğinin parçası olarak küpeşteden attılar.

Bunların, okullarda kıyafet serbestisine geçişle ilgisi ne derseniz...

İlkokul kalmadı, siyah önlük kullanımdan kalkalı çok oldu. Ama biz, ilköğretim, üniforma yerine, yine bu kavramlarla ilerlersek, kat edilen yol biraz daha netleşecektir...

Liberal tezlerin, toplumsal yaşamda İslamiyet disiplinini hâkim kılmaya çalışan, ekonomide piyasacı olan bir melez iktidarca bir bir uygulamaya konulması, ibretlik bir manzara çünkü.

Yakın zamanda, siyah önlük ve and içme deyince akıllara Murat Belge’nin gelmesi, sürekli bu konu üzerinde tepinmesindendir. And içmede tek karşı çıktığı yön, şimdilerde “Türk övücülük” gibi algılansa da, aslolan, varlığını bir başka varlık için, diyelim ülke için, gelecek için armağan edebilme düsturuydu, feryadı ona karşıydı. Cumhuriyet bela etmişti! Şimdi AKP eliyle, and içme töreni de, önlükler de kalkıyor. Bir Murat Belge Cumhuriyeti, yandaşlarının nezareti ve tezahüratları arasında, İslamcı, piyasacı, faşist bir rejim olarak pekişiyor.

Yuh! Başka şeyler tamam da, bir önlükten bu çıkarım olur mu!

Buyurmuş ki bir bakan, “komünist ülkeler bile 90’larda bu tek tip uygulamasından vazgeçti!”... İşte bu yüzden olur öyle çıkarım. 90’larda, sosyalizmden vazgeçenler, önlüklerden de vazgeçti. Önlüklerden vazgeçelim önermesi liberallerin, devrimlerden vazgeçelim, eşitlikten vazgeçelim, sınıfsal statülerin silinmesinden vazgeçelim önermesiydi, yerini buldu.

Geçelim, dünyadaki ve sosyalizmdeki örneklerini, Türkiye’den bakalım. Alt tarafı önlük, üstelik sevimsiz, kara, çocuk yüzünü gölgeleyen ilkel bir tek tipleşme örneği mesela Cumhuriyet’in. Bundan vazgeçilmesiyle devrimlerden vazgeçilmesi arasında ne bağ olabilir? Özgürlükçü bir anlayışa göre, ileri bir adım değil midir hem? Bir siyah önlüğe ağıt mı yakacağız yani?

O siyah önlükler, çocuklar arasındaki sınıf farkını asla ortadan kaldıramadı. Kimininki basmaydı pazendi, kimininki ipekti atlastı. Kiminin beyaz yakası boynunu kesip yerleşik yara eden naylondandı, kimininki tığ işi. Kiminin tıraşından kafadaki yarık izleri sırıtır, nasıl bir hayat yaşadığını anlatırdı, kimininki alabrostu, alagarsondu. Bunun alttaki pantolonu, eteği, ayakkabısı vardı, fark yaratan.

Ama, liberallerin Cumhuriyet tarihinde karşı çıkmadığı tek şeydir sınıflar. Kapitalizmin inşası tek doğrudur onlar için o tarihten kalan. Milyonerler, milyarderler yaratmayı hedefleyen sistem, hiç değilse kullanılan malzeme açısıdan ilkokul çocuklarında o sınıf farklılıklarının dışavurumunu önleyemezdi. Ama gene de önlük vardı, yakalık vardı, tıraş vardı, kıvançta ve tasada ortaklık ülküsüyle harekete geçirdiği bir toplum tasavurrunun göstergesi, halka sunması gereken adım olarak.

Siyahtı önlük, beyazdı yaka, kısaydı saç. Kısaydı saç, bit salgınının en çok yoksulları vurduğu makine geçmiş kafadan belli olmasın diye. Tıraştan sınıf belli olmasın diye.

Tok açın halinden anlamaz. Yatılı okuldaki değil, hanelerindeki mürebbiyenin elinde büyümüş liberal için, kasvettir, siyah önlük paylaşımı. Yetmez ipek kumaşla ayrılmak.

Arsızdır artık liberal, hödüktür kapital. Bir davete gider gibi giyinmek ister, buna özgürlük der. Özgürlükteki müstahkem mevki, okul çocuğunun giysisiyle de kendi sınıfının elinde olmalıdır.

Bir dışavurumuydu siyah önlük, eşitlik tasavurrunun. Bir dışavurumudur kıyafet serbestisi, artık bu bahçede yoksulların sesi çınlamasın isteyenlerin.

“Fakirlikte eşitlik arıyor” derdi eskiler bize. “Özgürlük düşmanı” diyor şimdiki liberaller de... Aynı kapıya çıkıyor...

Gün gelip, siyah önlük de bir sınıf kapışması mevzisi olacakmış demek...