Patronlara Kürt paketi

Patronlar için neredeyse her hafta bir yenisi açılan kıyak paketlerinin sonuncusu hafta sonu Diyarbakır’da açıklandı. Başbakan bu kez Doğu ve Güneydoğu’da yatırım yapacak patronlara 140 milyar liralık teşvik müjdesi verdi.

Paket, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası sermayeye verilen imtiyazlarla kendisini sağlama almaya çalışan hükümetin aynı eksendeki girişimi aslında. Bir de “süreç” politikasına dönüş yolunun en azından şimdilik kapalı olduğunun farkında olan AKP’nin “ekonomik kalkınma” görüntüsüyle idare etme ihtiyacı duyduğu anlaşılıyor.

Yani, paketi ortaya çıkaran ihtiyaçla Kürt sorununun yakından uzaktan ilişkisi bulunmuyor. Bu paket ile Kürt sorununda bir dirhem yol alınamayacak ama Kürt, Türk, yabancı, herhangi bir ayrım olmaksızın patronlar bir de bölgede ihya edilecek. Kürt yoksul ve emekçilerinin payına ise yağma ve sömürü düşecek. Bu nedenle paketin adına “Patronlara Kürt paketi” demek daha doğru.

Pakette neler var, yakından bakalım;

Bölgedeki 23 ilde 4 yıla yayılacak olan 140 milyar liralık yatırım öngörülüyor. Bu miktarın 62 milyarı doğrudan devletin bütçesinden yatırım yapacak patronların kasasına girecek. Öncelik elbette müteahhitlerde. Başbakan 36 bin konut hedeflediklerini söylüyor. Yerle bir ettikleri il ve ilçelerde konut, devlete ait kamu binaları, ve restorasyon projelerini üstlenecek müteahhitlere yaklaşık 10 milyar lira aktarılacak.

Bölgede her yıl 80 yeni fabrika kurulması öngörülüyor. Fabrikaların arazisi patronlara bedava verilecek. Bazı fabrikaları devlet yapıp patronlara teslim edecek. Kullanılacak makine ve teçhizata sıfır faizli kredi olanağı sağlanacak, teminat desteği Kredi Garanti Fonu’ndan karşılanacak. Üretim tesisini bölgeye taşımak isteyen patronlara ise 1 milyon liraya kadar ek teşvik imkanı sunulacak. Üstelik bunlardan Kurumlar Vergisi alınmayacak. Destekler 2027 yılına kadar devam edecek.

İki bin kilometreye yakın yol, iki büyük köprü ve tüneller için toplam 8,5 milyar lira, enerji alanında yapılacak yatırımlara 3,1 milyar lira kaynak sağlanacak. Bu sektörlerde iş tutan eş, dost, akraba ve eski yeni yandaşlar şimdiden avuçlarını ovuşturuyor olmalılar.

23 il için 5 “cazibe merkezi” oluşturulacağı açıklandı. Bu merkezler Van, Diyarbakır, Kars, Erzurum ve Malatya. Burada yatırım yapılacak işletmeler ağırlıklı olarak mobilya, hayvancılık, tekstil, gıda, çağrı merkezi gibi emek yoğun sektörlerde yoğunlaşacak.

Aslında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki 15 il, mevcut teşvik sisteminde 6. Bölge olarak adlandırılan ve en yüksek teşvik olanaklarının sağlandığı bölge olma özelliği taşıyor. Halen bölgede iş yapan patronlara vergi indirimi, SSK pirim desteği, faiz oranı desteği, gelir vergisi stopajı ve arazi tahsisi kalemleri diğer bölgeler arasında en yüksek oranla uygulanıyor. Şimdi bu imtiyazların hem kapsamı genişliyor, hem de yeni kalemler ekleniyor.

Bedava arsa, bedava fabrika, neredeyse sıfır vergi, sigorta, faiz yükümlülüğü… Bunun yanında alabildiğinde uzun çalışma süreleri, kayıt dışı işçilik, asgari ücretin altında ücretlerle çalışma… Bu sektörlerde İstanbul’da bile çalışma koşulları böyleyken bölgede Kürt emekçilerine daha fazlasını vermeyi sanırım hiçbir patron düşünmeyecek. “Cazibe merkezleri” diye adlandırılan bu kentler aslında sömürü merkezlerine dönüştürülecek.

AKP’nin Kürt sorunda yapabileceği bundan fazlası değil. Nasıl ki Cerablus operasyonu İŞİD ile mücadele amacı taşımıyorsa, bölge için açıklanan bu yeni ekonomi paketi de Kürt emekçilerinin yaşam koşullarını iyileştirme amacı taşımıyor. Çünkü ilki ABD’ye, ikincisi patronlara hizmet ediyor.

Kürt sorununun kaynağında emperyalizm ve kapitalist sömürü var. AKP dahil geçmişteki tüm hükümetler soruna hep emperyalist merkezlerin ve patronların öncelikleriyle müdahale ettiler. Sonuç koca bir sıfır! Bu, tersi için de geçerli. Patronları toptan karşısına almayan demokrasi mücadelesi de sorunun çözümünde yol alamadı.

Bugün de kimsenin Kürt sorununu patronlarla çözme şansı bulunmuyor. AKP’nin “patronlara Kürt paketi”nden çıkan ise alabildiğine sömürü olacak.