Paketten kıdem tazminatı çıktı

Damat merakla beklenen ekonomi paketini dün açıkladı.

Durumun özeti şu; AKP’nin ülke ekonomisini krizden çıkaracak herhangi bir planı bulunmamaktadır. Enflasyonla mücadele için tanzim satış neyse, bu da o…

Ama paketin krize dair bir çözüm önermemesi, patronların çıkarını gözetmediği anlamına gelmiyor. Kıdem tazminatının tasfiyesi, yeniden zorunlu BES dayatması, yeni vergi düzenlemeleri… Bir kez daha krizi fırsat bilerek adım atıyorlar. İşçileri ezen, patronları koruyan bir paket daha açmış oldu AKP.

Artık anlaşılmış olmalı. Türkiye burjuvazisi “yapısal reform” diye ağzını açtığında iktidarın cebinden çıkan sömürüyü arttıran uygulamalardır.

Bu nedenle yapısal reform paketinden kıdem tazminatının çıkması şaşırtıcı değil.

Kıdem tazminatı yıllardır tartışılıyor. Bu sefer mesele tek başına “ayağımıza bağlı zincir” diye niteledikleri bir yükten patronları kurtarmak değil. Bu yükü kendileri için yeni bir finansal kaynak haline getirme peşindeler.

Evet, fon sisteminde kıdem tazminatı olarak patronların cebinden daha az para çıkacak ve aynı anlama gelmek üzere işçilerin cebine giren tutar azalacak. Ama en az bunun kadar önemli olan, işçiyi işten çıkarana kadar patronun kasasında duran bu para bir finansal enstrüman olarak piyasaya sunulmuş olacak. Üstelik kıdem tazminatı ödeme koşulları zorlaştırılacağı için işçinin hak ettiği ve alması gereken para da piyasada patronların kullanımında olacak.

Peki ne kadar bir büyüklük söz konusu olan?

15 milyon SGK’lı çalışandan hareket edelim. Hesap için asgari ücreti baz alıp, yazılı basına sızan son tasarıda kıdem tazminatı fonu için prim kesintisi olarak ifade edilen %4 oranını kabul edelim; bu durumda her ay fonda 1,5 milyar lira toplanacak demektir. Yine aynı tasarıya göre ölüm ve emeklilik dışında fondan 10 yıl boyunca kimsenin parasını alamayacağı düşünüldüğünde bu süre zarfında yaklaşık 200 milyar liralık bir fonla yeni kaynak yaratılmış olacaktır. 

Damat, dün paketi açıklarken Kıdem Tazminatı Fonu ile zorunlu Bireysel Emeklilik Fonu’nun entegre edileceğini de söylüyordu. Bu entegrasyondan beş yıl içinde milli gelirin yüzde 10’u kadar bir kaynak oluşturmayı hedefliyorlar. Hesap aşağı yukarı böyle.

Bir sınıftan başka bir sınıfa kaynak aktarmanın en basit yöntemi. Birinin cebinden diğerinin cebine…

Üstüne paketteki “vergi reformunu” ekleyin. Patronlara bu konuda verilen müjde ise kurumlar vergisinin düşürüleceği oldu. Bu nedenle düşecek vergi gelirleri için bulunan sihirli sözcük ise “verginin tabana yayılması’. Türkçesi, çoktan az, azdan çok almak. 

İlkel bir sömürü düzeni işletilen.

El koyma üzerine kurulu.

İşçinin ücretine, ödediği vergiye, yarattığı değere, kullandığı oya…