Kamu emekçisinin sendikal esareti devam ediyor

Kamu emekçileri sendikalarının üye sayılarını gösteren Bakanlık istatistiği 6 Temmuz 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. İstatistik yılda bir kez Temmuz ayında yayımlanıyor.

TKP Emek Merkezi yayımlayacağı bir raporla söz konusu istatistiği değerlendirdi. Son bir yıl içinde çalışan sayısı, sendikalı sayısı ve sendikalaşma oranlarındaki değişimin yorumlandığı çalışmada ilgi çekici bulgular yer alıyor. Tek cümle ile özetleyebiliriz: Kamu emekçisinin sendikal esareti devam ediyor.

Üstelik uzun zamandan beri…

Kamu emekçilerinin başında, AKP döneminde palazlanan bir Memur-Sen belası var. Bu bela kimi zaman enflasyon altında zamma, kimi zaman üye olmamak için direnene sürgün cezasına neden olabiliyor. AKP iktidara gelmeden hemen önce üye sayısı 41 bin olan, şimdi ise 1 milyonu devirmiş bir kontrol aparatı bu.

Yaklaşık sayıları vereceğim; 2,5 milyon çalışan kamu emekçisinin 1,7 milyonu sendikalı. Yüzde 70’e dayanmış bir sendikalılık oranı demek bu. Gören, duyan Türkiye’de güçlü bir memur hareketi olduğunu zanneder. Oysa durum başka. Kamu emekçileri sendikalı ama örgütsüz! Sendika eliyle sendikasızlaştırma diye de adlandırabiliriz. İşçi sendikalarında da çok örneği var. 

Söz konusu sarı sendikalarsa, tek ata oynandığı görülmemiştir. Memur-Sen’den önce Türkiye Kamu-Sen vardı. KESK’in yükselişine karşı bu konfederasyon devreye sokulmuştu. Hâlâ var. Memur-Sen yükselirken Türkiye Kamu-Sen yedekte tutuldu. Biri badem, diğeri çengel bıyıklı sendikadır. Yıllar sonra ilkinin üye sayısındaki artışın durduğunu, diğerinin ise ilk kez üye sayısını en fazla arttıran konfederasyon haline geldiğine tanık oluyoruz. Emek Merkezi’nin raporu Kamu-Sen’deki bu büyümenin altını çiziyor. MHP’nin meyveleri toplamaya başladığını söyleyebiliriz.

KESK ise yangın yeridir. OHAL’den bugüne üyelerinin yüzde kırkını kaybetmiş durumdadır. Ve artık kimse bunun tek nedeninin hükümetin konfederasyona karşı yürüttüğü sistematik saldırı olduğunu söylememelidir. KESK en az bunun kadar tasfiyeciliğin ve Kürt hareketinin sendikal alandaki pragmatizminin bedelini ödemektedir. BES, SES, BTS, Eğitim-Sen… Her biri Türkiye memur hareketinin kilometre taşıdır ve bugün üye sayıları kamu emekçileri içinde yüzde 2 ile 6 arasında değişmektedir. 

Bu tablo altında kamu emekçileri için 5'inci dönem toplu sözleşme görüşmeleri başlayacak. Açıklanan istatistiklere göre 11 hizmet kolu için toplu sözleşme masasında temsiliyet bu yıl da Memur-Sen üyesi sendikalarda olacak. Geçtiğimiz hafta kamu işçileri için yüzde 5 zam teklif eden hükümetin devlet memurları için 1 Ağustos’ta başlayacak sözleşme görüşmelerinde bundan farklı bir yaklaşımda bulunmasını kimse beklemiyor. Üstelik Memur-Sen bir önceki dönemde altışar aylık dilimler için bu oranın bile altına imza atmıştı. Şimdi bu ekip yüzbinlerce kamu emekçisinin hakları için sözde pazarlık yürütecek! 

İş güvencesi ortadan kaldırılmış. Toplu pazarlık hakkı yok. Grev hakkı yok. Çalışanın her şeyi kurumdaki siyasi otoritenin iki dudağı arasına sıkışmış. Ama ortada koca koca sendikalar, yüzde 70’lere varan sendikalaşma oranları, on binlerce üyesi olan konfederasyonlar var. 

Büyük bir statüko oluşturuldu ve tüm aktörler bu statükonun parçası haline geldi. Kamu emekçilerinin önemli mücadeleler sonucu elde ettiği sendikal haklar böylece kullanılamaz duruma geldi.

Kimse “ben de bir yer kaplıyorum” diye düşünmesin. Kamu emekçilerinin sendikalaşmasında esas mücadele bu statükoya karşı verilmelidir. Bir de unutulmamalıdır. Büyüğüyle küçüğüyle statüko statükodur.