İçimizdeki İrlandalılar

Gördünüz mü şu İtalya’nın bize yaptığını. İrlanda karşısında alacakları mağlubiyetin bizi evimize göndereceğini domuz gibi bilmelerine rağmen, sahaya yedek takımla çıkmak iyi niyetli bir davranış mı şimdi?

Zaten İtalya Berlusconi’den sonra çok bozuldu. Adamı bitirdikleri yetmiyormuş gibi, eski dostlarını da cezalandırıyorlar. Kendisinin bizimle dostluğu Bilal oğlana nikâh şahitliği yapacak kadar sağlamdı tabii. İki başbakanın, Recep ile Silvio’nun birlikteliğinde Türkiye ile İtalya arasındaki ilişki altın çağını yaşamıştı. Bir de şimdi bakın duruma. Berlusconi olsaydı İtalya hiç yedeklerle çıkar mıydı maça? Kesin anlaşma vardı maçta, kesin!

Ya Macaristan-Portekiz maçına ne demeli? 70 dakika bir o kalede bir diğer kalede karşılıklı üçer gol at, sonra millet “iki takım da çok mücadele etti ama” desin değil mi? Oysa bir gol daha atsa biri, üst tura çıkıveriyoruz. Ronaldo da güzel oynadı rolünü, artist! 3-3’ten sonra kaçan gollere dövünmeler, çimleri tekmelemeler, böyle dişlerini sıkmalar… Bu maç da kesin anlaşmalıydı.

UEFA da bu kumpasın içinde, ben size söyleyeyim. Bizim takımın neden İrlanda ile aynı grupta olmadığını düşündünüz mü mesela? Kuraymış falan, geçiniz… Bu da ayarlanmış belli ki. Bizim İrlandalılarla geçen seneden kalma bir hesabımız olduğunu bilmeyen var mı sanki. Marketten su alırken dolap kapağını sert kapayarak yaptığı terbiyesizlik yetmiyormuş gibi, kendisini bu nedenle uyaran Laleli esnafını neredeyse tek başına döven İrlandalı turistin derin yaralar açtığı ulusal onurumuzu tamir etmek için Fatih hoca öyle bir motivasyonla oynatacaktı ki takımı…

Ayrıca size hiç ilginç gelmedi mi, adadan tam 4 takımın birlikte bir üst tura yükselmesi? Galler, Kuzey İrlanda, İrlanda ve İngiltere, hepsi gruplarından çıktı. Grönland’a yakın olabilir ama Britanya’ya komşu sayabiliriz; İzlanda’yı da ekleyin siz. Ada futbolu İngiltere’nin dışında da çok gelişti havası verip İrlanda’nın üst tura çıkmasını meşru gösterme çabası bunlar hep. Bütün hesabın Türkiye’nin değil, İrlanda’nın bir üst tura çıkması üzerine yapıldığını anlayın artık.

Zaten Avrupalılar istemiyor bizi. Bak vize işinden nasıl kıvırdılar hemen. Suriyelileri alacak, vizeyi kapacaktık. İnsan hakları yokmuş, gazeteciler tutuklanıyormuş, terör yasası kabul edilemez hükümler içeriyormuş… Hep bir itibarsızlaştırma çabası.

Turnuvada da olan budur, İrlanda’nın üst tura çıkarılması Türkiye’yi itibarsızlaştırma girişimidir.

Almanı İngilizi, Amerikalısı Rusu, tamam yedi düvel karşımızda biliyoruz da şu içimizdeki İrlandalılara ne demeli?

Neymiş, Burak golü atınca niye “al babayı” hareketi yapmış! Çeklere attığımız golden sonra yaşanan sevinç gösterisinde birlikte girdikleri fotoğraf karesinde Emre ne de güzel gülüyormuş da Burak’ın kaşları burnuna yapışmış surat ifadesiyle o el hareketini neden çekiyormuş falan. Canım ne var bunda? Emre daha çocuk... Gol atınca da çocuk gibi sevinecek tabii şimdilik. Ama Burak abisi gibi öğrenecek sonra rakibine hırslanmayı, elini kolunu kullanmayı. Ayıptır söylemesi biraz kaşarlanacak yani. Allah aşkına bunlar gündeme getirilir mi böyle hayat memat maçında? Hep içimizdeki İrlandalıların işi bunlar.

Bir de Fatih hocanın aldığı para mevzu bahis ediliyor. Yılda 3,5 milyon avro. Neymiş, asgari ücretin 750 katıymış, kişi başı milli gelirin bilmem ne kadar fazlasıymış…

Tamam, hocanın aldığı bu para astronomik bir rakam olabilir ama her şeyin bir fiyatı var öyle değil mi? Yani şimdi maden ocağında kömür çıkarmaktan başka bir becerisi olmayan bir işçiyle koca takımı çalıştıran hoca hiç aynı olur mu? Adil olmak lazım konuşurken…

Öte yandan başarısız olursa sonuna kadar eleştireceğiz zaten. “Aldığın paranın hakkını ver hoca” diyeceğiz. Onda sorun yok. Zaten öyle yapmadık mı İspanya maçından sonra? İşçisi patronu, zengini fakiri, sağcısı solcusu hep birlikte eleştirmedik mi hocayı ilk iki maçı kaybedince. O kadar para alıyorsun dedik, ayıp dedik…

Yok yok, bu içimizdeki İrlandalılarda en ufak adalet duygusu yok.