CHP greve sık bakalım

Bu yıl içinde kırılan üçüncü büyük grev bu!

Birincisi Çaykur’da yaşanmıştı fabrikalara sabah asılan grev pankartları, akşam olmadan kaldırılmıştı. İkincisi THY grevinin kırılmasıdır burada greve katılım uçakları pistte tutacak kadar güçlü olamadı. İlki iki saat sürdü, ikincisi son derece zor şartlarda devam ediyor. Sonuncusu ise İzmir’de belediye işçilerinin İZELMAN ve İZENERJİ’de Yüksek Hakem Kurulu’na takılan grevidir.

Her üçünde de yaklaşık onar bin işçi çalışıyor. Kısa bir süre önce başlayan Hatay-İskenderun merkezli demir-çelik grevlerinde (İsdemir ve MMK Metalurji) halen 6 bin işçinin grevde olduğunu düşünürsek, bu üç grev kırılmasaydı, ülkenin son dört ayında toplamda 40 bine yakın işçi greve çıkmış olacaktı. Haziran günleri ile birlikte bu ölçekte grevlerin, sermayenin de içinde bulunduğu iktidar bloğu için tam bir kabus olacağı kesindi!

***

Olanla, ölene çare yokmuş! Ama İZELMAN-İZENERJİ grevinde olanlar, öyle yenir yutulur cinsten değil. Önce neler olduğuna yakından bakalım:

İZELMAN ve İZENERJİ şirketlerinde, Büyükşehir Belediyesi ile DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nın sürdürdüğü toplu sözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanıyor ve grev aşamasına geliniyor. Genel-İş, her iki işletme için de 26 Temmuz günü uygulanmak üzere grev kararı alıyor. Tam grevin başlayacağı gün Yüksek Hakem Kurulu’ndan konuyla ilgili bir karar geliyor (Belediye’nin sözleşme sürecinde yaşanan uyuşmazlığı, işyerlerinin yasada grev yasağı olan işletmeler kapsamında olduğunu ileri sürerek YHK’ye götürmüş olduğunu, bu başvuruyu da Mart ayında yaptığını DİSK Ege Bölge Temsilcisi’nin soL gazetesine verdiği demeçten öğreniyoruz). Bu görüşmede YHK’da, DİSK ve Türk-İş’in de birer temsilcisi var. YHK, her ikisinin de şerhine rağmen başvuruyu esastan görüşme kararı alıyor ve önce İZELMAN için, sonra İZENERJİ için toplu iş sözleşmesini bağıtlıyor. Yani grevleri engelliyor.

İZELMAN ve İZENERJİ bünyesinde birçok farklı iş yapılıyor. Sendika grev kararını “grev yasağı kapsamında olmayan” işyerleri için alıyor. Bunu ise DİSK’in YHK’da bu görüşmede yer alan temsilcisinin kamuoyuna yaptığı yazılı açıklamadan öğreniyoruz. Sendikanın “şehir içi toplu taşıma hizmetleri” dışındaki işlerde grev kararı aldığını yine bu açıklamadan anlıyoruz.

Olanlar bunlar. Bir tarafta Çalışma Bakanlığı’nın dediğinin olduğu YHK, diğer tarafta CHP’li işveren İzmir Büyükşehir Belediyesi. Sendikadan kaynaklanan kimi belirsizlikler de bir başka mesele.

Sendikadan başlayalım… Olağanüstü Genel Kurul’dan yeni çıkmış olan Genel-İş’te, sendikacılar birbirini suçluyor. İşçilerin de tepkilerinin bir bölümü sendikaya yönelmiş. Belediye’nin YHK’ya aylar öncesinde başvurduğu anlaşılıyor. DİSK’in, YHK’da temsilcisi bulunuyor. Yani YHK’nın sözleşme sürecine dahil olduğu, grev günü ortaya çıkan bir gelişme değil. Bu konunun son güne kadar işçilere duyurulmaması, doğal olarak tepkilere yol açıyor.

YHK’nın kararı ise tam bir skandal! Zira, yapılan kimi işlerin grev yasağı kapsamında, kimi işlerin ise grev yasağı kapsamında olmadığı işletmelerde, sendika, grev yasağı kapsamında olmayan işyerinde grev yapabiliyor. Bu konuda geçmişte, Eskişehir Belediyesi ve ASKİ’de yaşanan benzer durum için grev yapılabileceğine dair Yargıtay kararları var. Buna rağmen YHK, grev uygulamasını engelliyor.

Hukuk, bir grevde daha ayaklar altına alınmış durumda. Grev kırıcılığı sicili oldukça kabarmış bir Hükümetin YHK’sından tersini beklemek de pek mümkün olmasa gerek.

***

AKP halka da, emeğe de, uzunca bir süredir “sıkıp” duruyor zaten. Ama bu sefer “sıkan” CHP oldu. CHP’li belediye, İzmir’de on binin üzerinde işçinin alınterine, aşına, evine götüreceği bir dilim daha fazla ekmeğe, grev hakkına sıktı. Hem de gözünü kırpmadan…

“Kendisine oy veren İzmirliler, Basmane’de polisin gazına-copuna-sivil faşistine direnirken soluğu cemaatin Türkçe Olimpiyatları’nda alan bir başkandan başka ne beklenirdi” diye sorulabilir. Ancak YHK skandalının yaşandığı günden bu yana, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bağlı olduğu siyasi partinin genel merkezinden herhangi bir açıklama gelmemesine ne demeli? Bu arada Kılıçdaroğlu, grev ziyaretlerinden geri kalmıyor üstelik!

Hadi partiyi geçtik. Mesela CHP’nin sendikacı vekilleri, Musa Çam ve Süleyman Çelebi, bu konuda en önce konuşması gereken kişiler değil mi?

Sendika ve kitle örgütlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, halen sendika başkanıdır. Başkan’ın sendikasında Darphane işçileri 23 gündür grev sürdürüyor. Sendikanın orada da grev kırıcılığı ile uğraştığını biliyorum. Kılıçdaroğlu ile sıkça bir araya gelen Akkaya, İzmir’de yaşanan grev kırıcılığıyla ilgili neden konuşmuyor?

CHP… CHP’li belediyeler... CHP’li sendikacılar… Engellenen grevler…

Sık bakalım CHP…

Sonra seçimleri bekle…

Nasıl olacak bu işler!