Az kaldı, işçiye ücret de ödemeyecekler

Krize rağmen ihracatçıların önceki yıllara göre daha fazla kazandığı anlaşılıyor. Otomotivciler, yıl bitmeden 2017 ihracat rakamını aşmış oldu. Ocak-Kasım arası kasaya koydukları rakam 28,5 milyar dolar. Bu yeni bir rekor.

Diğer yandan konkordato ilan eden şirketlere her gün yenisi ekleniyor. Esasen onlar da bu yöntemle borçlarının bir bölümünden kurtuluyor, bir bölümünü ertelemiş oluyorlar. Acından ölen patron yok anlayacağınız.

Bunu bildikleri için sürekli istiyorlar. İhracata teşvik, yatırıma destek, makinaya, arsaya, elektriğe, suya indirim…

En çılgın talebi,  işçi ücretleri işsizlik sigortası fonundan karşılansın diyen Ankara Sanayi Odası Başkanı yapmıştı.

Çılgın dediğime bakmayın, bu talep ne yeni, ne de gerçekleşmesi mümkün olmayan bir patron fantezisi. Daha önce uyguladılar. 2005 yılında başladı. O dönem kuş gribi salgınından etkilenen şirketlerin patronları bu kıyaktan yararlandı. 268 işçinin 96 bin liralık ücreti işsizlik sigortası fonundan karşılandı. Adına “kısa çalışma ödeneği” dediler.

2008-2009 krizinde kıyağın kapsamı genişletildi. Bu kez patronlar ekonomik krizi ya da dışsal zorlayıcı sebepleri gerekçe göstererek çalışma süresini en az üçte bir oranında azaltıp, bu sürelerin işçi ücretlerini kısa çalışma ödeneği olarak işsizlik sigortası fonuna ödettiler. 2009 yılında 190.223 işçinin patronlar tarafından ödenmesi gereken ücretin bir kısmı olan 162.506.000 lira işsizlik fonundan ödendi.

Bir kısmı diyorum zira patronlar ödemesi gereken ücretten kurtuldu ama işçi alması gereken ücretin tamamını alamadı. Çünkü kısa çalışma ödeneği için en düşük ödeme bürüt asgari ücretin yüzde 60’ı olarak belirlendi, en yükseği yüzde 150’siyle sınırlandırıldı.

Bir de kısa çalışma ödeneğini alabilmesi için işçinin işsizlik ödeneğine hak kazanmış olması gerektiğinden, hiç ödeme alamayanlar da oldu.

Ücretlerinin bir bölümü bu şeklide işsizlik sigortası fonundan ödenen işçiler ilerleyen yıllarda işsiz kaldıklarında bir başka sürprizle karşılaştı. O işçilerin işsizlik parasından kısa çalışma ödenekleri kesildi.

2009 krizinden sonra, miktar azalsa da fondan ücret ödemeye devam ettiler.  Libya’ya yapılan müdahale sonrası başlayan iç savaşta bölgede iş yapan müteahhitlerin, deprem ve sonrasındaki tusunami nedeniyle Japonya bağlantılı şirketlerin, Van depremi ile Reyhanlı saldırısı sonrası bölgedeki kimi şirketlerin kısa çalışma ödeneği başvuruları kabul edildi. 

2018 yılında durum biraz değişti. AKP kriz göstergesi istemiyor. Bu nedenle şimdiye kadar şirketlerin yaptığı kısa çalışma başvurularını bakanlık büyük ölçüde reddetti. Ama TİSK başta olmak üzere patron örgütleri ödeneğin yeniden devreye alınması için çok bastırdılar. Çözüm “kriz var” demeden kısa çalışma ödeneği vermekte bulundu. Buna göre Bakanlık şirketlerin başvurularını genel, bölgesel ya da sektörel kriz gerekçesiyle değil, deprem, su baskını, heyelan gibi “dışsal etkiler” kategorisinin içine eklediği bir cümleyi veri alarak onaylayacak. O cümle şöyle: “İşverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine olanak bulunmayan, geçici olarak çalışma süresinin azaltılması veya faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumlar…” Yeni yönetmelik 9 Kasım tarihinde Resmi Gazetede yayınlandı

Çok yaratıcı değil mi? Patronlara kriz kıyağı, “kriz var” demeden yapılacak!

Bu değişikliğin işçiler için başka sonuçları da var. Kısa çalışma ödeneğinin ekonomik kriz bağlamından çıkarılması, şirketlerin genel kriz dönemleri dışında da bu uygulamadan yararlanmasının önünü açıyor. Bundan sonra işi bozulan patron bal gibi “kısa çalışma yapacağım, ücretleri fondan ödeyin” diyebilir.

Görünen o ki patronlar 2019’da ücretlere, çalışma hakkına, iş güvencesine, işçinin güvenliğine daha fazla el uzatacak. Buna karşı örgütlenmeyen kaybedecek, örgütlenen yolunu açacak.