Uyarılar

AKP’ye, iktidarı boyunca, bireysel, örgütsel, kimi zaman alanları dolduran çok yönlü uyarılar yapıldı. Bunlardan her biri çeşitli özellikleriyle anlatıldı, yazıldı, tarihe not düşüldü. AKP, hukuk maskeli hukuksuzluğu ve dinsel siyasetiyle birlikte, bildiğini okumaya, dönüştürmeye devam eti.

Demokratik ve hukuksal uysallık sınırları içinde AKP baskısını kıramayan muhalefet de uyarıldı. AKP’nin demokrasisine, anayasa oyunlarına, yasalarına, uygulamalarına ve yeni anayasasına ortak olan ya da göz yuman medya dahil, herkes uyarıldı. Yetmedi, AKP’nin adaletsiz yasalarına sığınan, hukuksuzlukla savaşmak yerine hukuksuzluğun üzerine hukuksuzluk koyan, üç temel ayağından birini, “savunma”yı düşman ilan eden yargı da uyarıldı. AKP kızdı.

“Yasama”ya ve “yargı”ya, beğenilmeyen mevcut Anayasa kuralları içinde kendilerinin, siyasal iktidarın adına değil, “Ulus” adına yetki kullanmaları, “demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” ilkelerine uymaları gerektiği insanı da, ayrım yapmadan, insan gibi görmeleri gerektiği anımsatıldı. Bu uyarıların büyük bölümü, Batı demokrasileri tarafından da yapıldı, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nden (İHAM) mahkumiyet kararları çıktı. Onlar da “demokratik toplum ve hukuk düzeninin gereklerinden sapmayın” dediler. AKP onlara da kızdı.

Son uyarılar, polis şiddeti ve kimyasal gaz kullanımında, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) “Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz” şeklindeki 3. maddesinin ihlali nedeniyle geldi. Önceki kararlarını anımsatan İHAM, son iki kararında, “yetti gayrı, biz sizi mahkum ediyoruz, siz akıllanmıyorsunuz sözleşme ihlaline devam ediyorsunuz, artık önüme bu konuda dava gelmesini istemiyorum, gerekli önlemleri alın” dedi. Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etmekle yetinmedi. Gaz kapsülünün yakın mesafeden ve doğrudan hedef alınarak ciddi yaralanmalara, hatta ölümcül vakalara yol açmasını önlemek için Türkiye’deki mevzuatın değiştirilmesi gerektiğini söyledi. İHAS taraf devletlerin kesinleşmiş İHAM kararlarına uymak zorunda olduklarını, İHAS’a ek 14 No’lu Protokolü de anımsatarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin kararın uygulamasını denetleyeceğini, gerekirse yaptırım uygulayacağını anımsattı.

İHAM, Türkiye’de yasal mevzuat, “şahısların fiziksel bütünlüklerinin korunması için güvence sağlamıyor” derken, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da hemen yanıtı yapıştırdı “Karar siyasi, Mahkeme’nin varlığına gölge düşürmüştür. AB ülkeleri de bu gazı kullanıyor, onları neden uyarmıyorlar” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin, on yıllık tutukluluk süresine ilişkin iptal kararının ardından bir yıllık yeni düzenleme süresi tartışılırken keyfi tutukluluk ve hukuk dışı yargılamalarla ilgili bir uyarı da Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’ndan geldi.

AKP, iktidar partisi… Kapitalizmin ve onun iktidarını ayakta tutan demokrasinin Türkiye temsilcisi… Sermaye ile özdeşleşen İslamcı siyasetin sadık uygulayıcısı… Ancak temsil ettiği demokrasinin uluslararası kuruluşlarının nazik uyarılarını anlamıyor, anlasa da anlamazlıktan geliyor. Tanrının seferber ettiği olanakları geri çevirdiği için ölümden kurtulamayan papaza benziyor direttikçe sona yaklaşıyor.

Sömürü düzeninin, kendi selameti için yaptığı uyarılar, halka, “düzenle uğraşmayın, uyumlaşın” denilmesi ve arayışların düzen siyasetiyle sınırlandırılması, Haziran Direnişi’nin, meşruluğu, niteliği ve gerçek hedefini daha da netleştiriyor. Artık, istediğini istediği gibi anlayan, istediğini de anlamayan siyaset ve keyfi yönetim istenmiyor. Talep, “AKP’yi hizaya sokma” ya da “düzen içinde seçenekler arama” gibi kabulcü çerçeveyle sınırlı tutulmuyor. Sermayeyi ve yandaşları ihya ederken halkı ve emekçileri baskı altında tutan, onurunu kıran, şiddet uygulayan yönetim istenmiyor. Uyarı, sadece hükümete ve AKP’ye yapılmıyor devlete, muhalefete ve tüm topluma yapılıyor. Kapitalizmin vahşi düzenine ve hegemonyasına hizmet etmeye karşı çıkılıyor. “Somut bireylerden oluşan halkı soyut demokrasinizin ve politik ekonominizin içinde eritip yönetemezsiniz” deniliyor.

Direnişin “toplumsal dudaklar”ının uyarıları, kurulu düzenin zevahirini kurtarmaktan çok öte… Güneşin aydınlığının herkesin çanağını doldurmasını hedefliyor.