Sapır sapır dökülen düzende umut

Ekonomisi, aydınlanması, laikliği, kültürü, bilimi, eğitimi, sağlığı, tarımı, insanlığı, siyaseti, hak ve özgürlükleri, adaleti ve eşitliği, devleti ve hukukuyla sapır sapır dökülüyor düzen.

Ama sermaye sınıfı memnun, tarikat ve cemaatleriyle gericiler memnun, AKP ve lideri memnun. Lideri “halife” gibi gören, dinsellikle kafaları bulanmış şükürcüler memnun. Bu düzenden düzen içi bulamaç yapan muhalefet memnun.

Demokrasi, sermayenin ve iktidarının elinde kendilerine çalıştırılan, halkı kandırmaya yarayan sihirli değnek. Düşünce özgürlüğü de kendilerine ve halka baskıya serbest. Kamu görevlisi bakanların ve memurların AKP adına seçim kampanyasına katılması da serbest. Üniversite alanları muhalif adaylara yasak, AKP’lilere ve tarikatlara serbest.

Görevi, yurdun iç güvenliğini ve asayişini, kamu düzenini ve genel ahlakı, Anayasada yazılı hak ve özgürlükleri korumak olan İçişleri Bakanı AKP’li olmayanlara tehdit üstüne tehdit savuruyor. Onun tehditleri düşünce özgürlüğü, AKP’li siyasetçilere yapılan eleştiriler hakaret sayılıyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun onay verdiği belediye başkan adaylarını suçlu ilan etmesi de ne hukuk ne de yargı tanırım anlamına geliyor.

Adı üstünde Adalet Bakanı aynı yolun yolcusu; kimi belediye başkanı adaylarını terörle işaretleyip seçmeni korkutarak AKP’ye oy istiyor.

Bir başka bakan, Kültür ve Turizm Bakanı, sandık görevlilerine "Kaleyi tutan sizsiniz. Son dakika golü yemeyelim, hep beraber son dakika golü atalım. Ev ödevinize iyi çalışın" talimatı vererek zaten adaletsiz olan seçim düzeninde oy kullanma ve sandık başı adaletini yalnızca AKP için var sayıyor.

Hepsi insanlığa karşı suç işliyor.

AKP’ye oy vermeyenleri öteki dünyayla tehdit eden AKP’liler, başkanın fotoğraflarına el sürerek dua eden gericiler ve gericiliğe kapılan akılları körelmişler malum. Yatırımına yatırım, birikimine birikim, kârına kâr kattığı düzende başkanlı rejimi ve uyumlu İslamı baş tacı eden patronlar da malum.   

Laiklik ve OHAL KHK’si kararlarında, kendi içtihatlarını yok sayarak AKP siyasetini koruyan Anayasa Mahkemesi geri kalır mı? YSK üyelerinin süresini uzatan yasa değişikliği seçim yasası kapsamında değilmiş ve Anayasaya uygunmuş. O da malum.

Ne AKP, ne gericiler ne de patronlar aslında dökülmüyorlar, asıllarını döküyorlar ortaya. Sınıfsal özelliklerini açık dille anlatıyor, işçi sınıfına düşmanlıklarını itiraf ediyorlar. Sömürü hırslarını dışa vurmaktan kaçınmıyorlar.

Enflasyon gibi, trafik gibi çok canavarları var ama asıl olarak sınıfları ve düzenleri canavar. Akla, aydınlanmaya, bilime, evrime, yurtseverliğe asıl olarak da kadına, emekçilere ve işçi sınıfına düşmanlar.

Ucuz emek gücü için ihtiyaç duyulan, siyasete ve haklara gelince yok sayılan, sonra da yüzler kızarmadan oy istenen bir kitle onlar için emekçi halk.   

Bir yanda para ve dinsellikle saltanatını sürdürerek sömürenler, diğer yanda her yönden sömürülen, ezilen, insanlığı ve onuru kırılan emekçi halk.

Bir yanda sömürü düzeni ve adayları, diğer yanda paranın ve dinselliğin saltanatına, insanın insanı sömürüsüne karşı çıkan, “aynı gemide değiliz”, “bu düzen değişmeli” diyen Türkiye Komünist Partisi ve adayları.

Ovacık’tan Dersim’e, Adıyaman Kömür’den Nevşehir Hacıbektaş’a, Türkiye’nin her yerinde; kandırılmışlık, uyuşturulmuşluk, kulluk, kölelik, eziklik, moral bozukluğu, umutsuzluk gibi nitelendirmelerle sorumluluğu hep başka insanlara yıkmaya kalkan siyaset kolaycılığını reddederek, hem yerel yönetimler için hem de emekçi halk için komünist ilkelerle tavrını ortaya koyarak, seçimden seçime değil her an işçi sınıfının devrimci mücadelesini vererek örgütlenen TKP.

Bugün Hacıbektaş mitingi (28 Mart Perşembe, Saat: 16.30, Eski Pazar Yeri Meydanı) var TKP’nin. Birçok aydın, sanatçı, yazar, bilim insanı ve emekçinin destek verdiği “siz de katılın” dediği miting ve TKP Belediye Başkan adayı Ali Haydar Can Sümer için Prof. Dr. Mustafa Türkeş şöyle sesleniyor:

Hacıbektaş'lım,

Bilirsin, düzen partilerinden hayır yok,

Bak ne hale getirdiler güzelim Hacıbektaş'ı,

Softahaneye çevirdiler o güzel mekanlarımızı,

Öteleyip, erteleyip, tüketmek istediler buluşma günlerimizi,

Sakın verme izin daha kötüsüne,

Şüphen olmasın; çözeriz her tespit ettiğimiz sorunu,

Her yerde, hep beraber,

Biliriz kentin, Hacıbektaş'lının sorunlarını,

Bak Ali Haydar’a,

Eline, diline, beline sahip Can,

Okumuş ODTÜ’de, aklı da gönlü de Hacıbektaş’ta

Artırmış görgüsünü mesleğinde,

Hem de yerel yönetimlerde,

Birlikte yaparız; her yerde, hep beraber,

Donanımlıyız, birikimliyiz; çoktur elverecek dostlarımız,

Gel sen de el ver,

Umut olacaksın Hacıbektaş'lım; yalnızca kendin için değil,

Umudun karartıldığı bütün Türkiye’ye.