Bir yakınma

Uzun süredir soL Portal’a yazı yazıyorum. Son iki hafta içinde yazılarımı yetiştiremedim, kişisel nedenler yüzünden. Trafik kazası, aile sorunları, pasal sıkıntılar, klavyemin bozuk olması vb…

Ama daha da önemlisi vardı ki bu en önemlisiydi… Arkadaşlık, dostluk ilişkileri…

İlk yazım 1977 yılında sevgili Hüseyin Yurttaş’ın Dönemeç dergisinde, Atilla İlhan’ın desteğiyle çıktı. Ne yazar olmak gibi bir niyetim vardı ne de kitapları çok satan bir “zengin”… Laf olsun diye de göndermiştim yazımı…

Sonrası bugünlere kadar geldi. Artık yazı yazmak ve çeviri yapmak dışında bir şey yapmaz durumdayım. Devlet memurluğu da gazetecilik de yaptım ama yazı beni bırakmadı.

Ama anlatmak istediğim kendi hayatım değil…

Anlatmak istediğim, yazı yazmaya çalışan ve bu anlamda kendini yazıya adayan, ilk şiir kitabını, romanını, öyküsünü çıkarmaya çalışan insanlarla olan iletişimim oldu.

Şunu ilk kural olarak koydum kendime: Herkes benden daha iyi yazardır…

Nitekim bir yığın insan da bu kuralı yerine getirdi ve beni fersah ferah geçti.

Geçenlerden çoğu da beni sevmedi zaten. “O da kim” havasına girdi.

Kimi, “Edebiyatı iyi bilir ama edebiyatçı değildir” yargısında bulundu.

Bütün bunlar “insani” olan şeylerdi ve çok da üzülmedim.

Ama dostluk denilen şey hep aklımın bir ucunda kaldı. Beni sevmese de insanların, en azından hakkımda kötü şeyler söylememesi gerektiğini düşündüm. Susup oturabilir, bana hiç sataşmayabilirlerdi. Ben de, “yahu, yazdığın kitabın bir bölümünü ben yazmadım mı” demezdim.

Öyle zamanlar oldu ki, “Abi bu yazıyı sen yazmışsın üslup çok benziyor, altına başka imza atmışsın” eleştirileriyle karşılaştım.

Amacım birilerini meşhur etmek, yazar yapmak değildi, amacım bu ülkede bir yığın yazarın yetişmesi ve her birinin ötekini geçmesiydi, olmadı.

Ucuzluk, her zaman galip geldi ve Tanzimat döneminin yazarlarını bile yakalayamaz olduk.

Dost da kalamadım bu insanlarla, insani ilişkileri de yaşayamadım.

Biri çıktı, “Yalnız kalmaya ihtiyacım var” dedi, diğeri çıktı bundan sonraki romanımı kendim seçeceğim dedi, öteki çıktı bundan sonra ne yazayım dedi, bir sonraki çıktı, “Benim için şunu yazar mısın” dedi, bir diğeri “Beni niye bu kadar merak ediyorsun” dedi…

Dedim ki kendime, “Bu ülke bana yabancı. Başka bir yabancı ülke daha az yabancı olmayacak. Bilgisayarın elinin altındaysa eğer, dünyaya ulaşırsın. Asıl sorun ise, “dost” aramazsın"…

“Yalnız kalmak istiyorum” diyenleri de yalnız bırakırsın…

Haksız mıyım?