AKP, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde yüzde 50’ye yakın oy almıştır. AKP bu gazla, piyasalaşma ve gericileşme bağlamında ustalık dönemine hızlı bir giriş yapmıştır

Köy Enstitülerinden sonra (V)!

AKP, yargıda kadrolaşmanın kolaylığıyla girdiği 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde yüzde 50’ye yakın oy almıştır. AKP bu gazla, piyasalaşma ve gericileşme bağlamında ustalık dönemine hızlı bir giriş yapmıştır. Bu yazı çerçevesinde AKP’nin ustalık dönemini, R. T. Erdoğan’ın Başbakanlık ve 28 Ağustos 2014 sonrasını da Cumhurbaşkanlığı yıllarına göre özetlemek olasıdır. 

Başbakan, 2011 seçimi sonrasında Prof. Dr. Ömer Dinçer1’i (6 Temmuz 2011-24 Ocak 2013) ve ardından da Prof. Dr. Nabi Avcı2’yı (24 Ocak 2013-24 Mayıs 2016) milli eğitim bakanlığına getirmiştir. Haziran 2011’den Cumhurbaşkanı seçimi yapılan 28 Ağustos 2014’e kadar gerçekleşen değişimleri aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:

  • 27 Ağustos 2011 tarih ve 651 sayılı KHK ile TÜBİTAK ve TÜBA AKP’lileştirilip daha piyasacı bir yapıya dönüştürülmüştür.
  • 14 Eylül 2011’de 652 sayılı KHK ile 3797 sayılı yasa yerine bakanlık örgütü piyasacı ve gerici bir içerikle yeniden yapılandırılmıştır. Bu KHK ‘de, 3797 sayılı yasada yer alan “…  insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaş olarak yetiştirmektir” amacı yerine “küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlayan eğitim ve öğretim” (m. 2-a) amacına yer verilmiştir. Bakanlığın ders araçları ve yayım gibi üretim yapan birimleri kapatılıp bu tür gereksinimlerin piyasadan karşılanması uygulaması getirilmiştir. Teknik öğretim, kız teknik öğretim ile ticaret ve turizm öğretimi genel müdürlükleri, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü olarak birleştirilirken, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü sistemin ana birimi haline getirilmiştir. Pek çok birim ve görevin adı değiştirilirken Talim ve Terbiye Kurulu’na (TTK) eğitimci olmayanların üye olmasının yolu açılmıştır. Bakanlıktaki üst düzey bürokratlarının görevleri sona erdirilmiştir (mevzuat gereği görevden alınamayan-AKP’lileşmeyen- bürokratlardan kurtulma yolu açılmıştır). 
  • Ö. Dinçer, bu KHK ile ilgili olarak, “Bakanlığın ideolojik nitelik taşıyacak hassasiyetlerini korudum” diyebilmiştir (Milliyet, 15 Eylül 2011)!
  • 17 Eylül 2011 tarih ve 653 sayılı KHK ile Kuran kurslarına başlamak için ilkokul 5’i bitirme koşulu kaldırılmıştır. 
  • 11 Ekim 2011 tarih ve 666 sayılı KHK ile kamu görevlilerinin emsalinden birkaç kat fazla maaşla sözleşmeli olarak (ve de AKP’nin istediklerini sorgusuz sualsiz yerine getirecek şekilde) çalıştırılmasının yolu açılmıştır. 
  • 11 Aralık 2011’de bir vakıf üniversitesi rektörü olan Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya YÖK başkanlığına getirilmiştir.
  • Başbakan bir gün, “Dindar gençlik yetiştireceğiz” demiş (Hürriyet, 2 Şubat 2012) ve bir kaç gün sonra da, “Dininin ve kininin davacısı olacak gençler” istediğini belirtmiştir (Hürriyet, 20 Şubat 2012). Sonra da, kamuoyunda 4+4+4 yasası olarak bilinen taslak gündeme gelmiştir. Ö. Dinçer 6 Nisan 2012 günü yapılan 32. Gün TV programında bir soru üzerine “Başbakan’ın isteği bizim için emirdir” demiştir. 
  • Muhalefetin karşı çıkmasına karşın, 30 Mart 2012’de eğitim sistemini gerici bir sisteme dönüştüren 4+4+4 yasası kabul edilmiştir. Bu yasayla imam hatip ortaokulları açılmıştır. İlkokula başlama yaşı bir yıl küçültülerek ve ortaokullar 6. sınıf yerine 5. sınıftan başlatılarak, küçücük çocukların imam hatipli olmasına kapı açılmıştır. Zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılırken yetişkinler için açılmış olan açık lise de zorunlu eğitim içine alınmıştır. Kuran-ı Kerim ile Hz. Peygamberimizin hayatı adlı dersler seçmeli ders olmuştur. 2012’nin ilk aylarında Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) projesi çerçevesinde yapılacak harcamalar mali denetim dışında bırakılmıştır (bu projenin, milyonlarca liranın özel sektöre aktarılmasından başka pek bir işe yaramadığı pandemi sürecinde iyice ortaya çıkmıştır). 4+4+4 yasası Anayasa’nın 3., 10., 42. ve 58. maddelerine karşı olsa da, üyelerinin çoğunu A. Gül’ün atadığı Anayasa Mahkemesi (AYM), geçmişte benzer konularda verdiği kararları yok sayarak, bu yasada anayasaya aykırılık görmemiştir. 
  • Bu yasa çıktıktan sonra, hafızlık kursuna giden çocuklara ilkokula bir yıl geç başlama izni verilmiş ve Temel Din Bilgileri adında seçmeli bir ders daha açılmıştır. Dinçer, Kuran dersi için, “Çocuk Arap harfleriyle bir kelimeyi okumayı öğrenecek ama okuduğu şey Kur'an olacak. Bir müfredat oluşturacağız. Okuyacak ama anlamayacak. Zaten Kur'an okuyanların büyük bölümü anlamazlar, onu kutsal bir kitap olarak okurlar” demiştir (Milliyet, 7 Haziran 2012). Yeni imam hatipler açılırken, genel eğitim yapan okulların da imam hatibe dönüştürülmesine başlanmıştır. Kıyafet yönetmeliği değiştirilerek, okullarda türban kullanımı serbest bırakılırken, ‘şort, tayt gibi kıyafetler ile diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek’ giyilmesi yasaklanmıştır. Eylül 2013’te değiştirilen ortaöğretim kurumları yönetmeliğinde, eski yönetmelikte yer alan ‘düşünen, eleştiren ve araştıran öğrenci yetiştirme’ ilkesine yer verilmemiştir. Ortaöğretim öğrencilerine evlenme izni verilmiştir. 
  • Ö. Dinçer, “Öğretmen olmak isteyenleri, Eminönü’ndeki caminin önünde bekleyen güvercinlere benzetiyorum. Bekliyorlar ki biri önlerine yem atsın” diyebilmiştir (soLportal, 30 Eylül 2012).
  • 29 Mayıs 2013’te, imam hatipli siyaset bilimci Doç. Dr. Yusuf Tekin, bakanlık müsteşarlığına getirilmiştir. 
  • “Çocuklar saklambaç, körebe yerine savaş oyunu oynuyor. Kovalıyor, yakalıyor ve öldürüyorlar. …. Adı Gülbeddin Hikmetyar, liderimiz bizim. Allah adıyla konuşur, Allah için savaşır en önde…”   ve benzeri ifadelerinin yer aldığı kitaplar, 2. sınıf öğrencileri için okullara gönderilmiştir! (Milliyet, 17 Eylül 2013).
  • 2013-2014 öğretim yılı başında, bir genelgeyle genel liseler kapatılmış, 49’u imam hatibe, 400 kadarı meslek lisesine ve diğerleri de Anadolu lisesine dönüştürülmüştür. Haziran 2014’te de Anadolu Öğretmen liseleri kapatılmıştır. 
  • Seviye Belirleme Sınavı yerine Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) adlı sistem getirilmiştir. TEOG sistemi için, “Okullara alternatif olarak ortaya çıkan kurumlara (dershanelere) ihtiyaç duymayacaksınız” diyen N. Avcı, Mayıs 2013’te sınava hazırlanmaları için lise son öğrencilerine, 45 gün izin vermiştir. Bu kararla dershaneye giden öğrenci sayısı aniden artmıştır. 
  • 14 Mart 2014’te halk arasında bilinen adıyla dershane yasası çıkarılmıştır. 652 sayılı KHK’de bazı değişiklikler yapılıp pek çok birim ve görevin adı yeniden değiştirilmiş ve TTK kuruluş niteliğinden uzaklaştırılıp sıradan bir birime dönüştürülmüştür. Ayrıca bir kez daha üst düzey bürokratların görevlerine son verilmiştir. Bu yasaya göre dershaneler bir yıl içinde kapatılacaktır, öğretmen atamalarında performans değerlendirmesi yapılacaktır, bakan istediği okulu ‘Proje okulu’ yapabilecektir ve devlet özel okula gidenlere destek verecektir. Bu yasa çerçevesinde özel okula giden öğrenci başına belli bir bedel ödenmesine başlanmıştır. Kapatılan dershanelerin üçte bir kadarı bakanlığın verdiği sıfatla ‘temel lise’ olmuştur. Proje okulu uygulamasıyla N. Avcı toplumun gözdesi olan Anadolu liselerine kendi adamlarını atayabilmiştir. 
  • 2014’te Avrupa Birliği’nin beklentileri doğrultusunda ve de piyasacı nitelikte olan, ikinci ‘Türkiye Hayat Boyu Öğrenme Strateji Belgesi’ ile ‘Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ yayınlanmıştır. N. Avcı, eylem planının sunuş sayfasında, amacın “Mesleki ve teknik eğitimi yerel, ulusal ve uluslararası iş piyasasının beklentilerine uygun yapılandırarak genç nüfusumuza gerekli bilgi, beceri ve yetkinliği kazandırmak” olduğunu açıklamıştır. 
  • 26 Temmuz 2014’de çıkarılan bir yönetmelikle okullarda mescit açılmasının yolu açılmıştır.

4+4+4 yasası çıktıktan çok kısa bir süre sonra 2013-2014 öğretim yılında, imam hatip okulu sayısı 537’den 2.235’e, imam hatip öğrenci sayısı 268 binden 714 bine, Kuran kursuna giden öğrenci sayısı da 297 binden 1,12 milyona çıkmıştır3.  

[email protected]

  • 1. R. T. Erdoğan belediye başkanıyken danışmanı olan Ö. Dinçer 1994’te, “Türkiye Cumhuriyeti’nin, başlangıçta ortaya koyduğu temel ilkeleri, laiklik, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha ademi merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesinde” olduğunu açıklamıştır (Hürriyet-Ö. İnce, 12 Nisan 2008). Ö. Dinçer, R. T. Erdoğan’ın Başbakanlık Müsteşarlığını yürütürken, YÖK, bir kitabında ‘intihal yaptığı’ gerekçesiyle, Prof. Dr. Ömer Dinçer’e öğretim üyeliğinden çıkarma cezası vermiştir (Evrensel, 22 Ekim 2005). Ö. Dinçer’in istifası beklenirken, 2007 seçimlerinde milletvekili yapılıp Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına getirilmiştir.
  • 2. R. T. Erdoğan’ın “Hocam” dediği N. Avcı, Kanal 7 televizyonunda program ve Yeni Şafak gazetesinde de yazarlık yapmış ve 4+4+4 yasasının çıkması için var gücüyle çalışmıştır.
  • 3. R. Okçabol, 2014, Laik eğitim, Eleştirel Pedagoji, 36, Kasım-Aralık, 20-28.