12 Eylül 1980 darbesinin başlattığı piyasalaşma ve gericileşme süreci, 1995’ten itibaren sonuçlarını vermeye başlamıştır.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra, eğitimin piyasalaşıp gericileşmesi hız kazanmıştır. 12 Eylül darbe hükümeti zamanında;
- 3 Kasım 1980’de 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu çerçevesinde başlayan bir uygulamayla çoğunluğu solcu olan 5.000 dolayında öğretmen, akademisyen ve devlet memuru, yargılanmadan ve tüm kazanılmış hakları ellerinden alınarak işten çıkarılmıştır.
- 28 Nisan 1981’de, Suudi Arabistan’ın liderliğinde bir kuruluş olan RABITA’nın (Dünya İslam Birliği) yurt dışında görevli imamlarımızın maaşlarını ödemesine izin verilmiştir (Cumhuriyet, 19 Mart 1987).
- 6 Kasım 1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu çıkarılıp iktidarın anlayışına kulak verecek şekilde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) oluşturulmuştur.
- 21 Aralık 1981’de YÖK başkanlığına getirilen Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Türk-İslam anlayışında olan kişilerin YÖK üyesi, rektör ve dekan olmalarına özen göstermiştir.
- 27 Mayıs Anayasası yerine, antidemokratik, piyasacı ve gerici 1982 Anayasası getirilmiştir. Bu anayasayla;
- Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) dersi ilk ve ortaöğretimde zorunlu olmuştur.
- Kâr amacı gütmeyen vakıflara yükseköğretim kurumu açma izni verilmiştir.
- Genel eğitim ve kültür politikası olarak Türk-İslam sentezi benimsenmiştir. Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) raporuna göre1, “… bu kadar canlı olarak yaşanan bir dinin ve ahlakın milli kültür planlamasında ihmal edilmemesi gerekir. … Bu durumda din, kültürün özü, kültür de dinin formu olmaktadır. …Ancak, böyle bir kültürle, iyimser, itaatli, ümitli ve akılcı bir nesil yetiştirmek mümkün olabilir.”
- 18 Haziran 1983 tarih ve 2842 sayılı yasa ile imam hatiplilere, Harp Okulu dışında kalan yükseköğretim programlarına girme hakkı verilmiştir.
13 Aralık 1983-20 Kasım 1991 tarihleri arasında iktidar olan Anavatan Partisi (ANAP) hükümetleri zamanında;
- ABD’den yaratılış düşüncesini savunan kitaplar ilk kez Türkçeye çevrilmiş ve yaratılış konusu biyoloji müfredatına dahil edilmiştir.
- Türk-İslam sentezi anlayışı bakanlıkta yaygınlaşmış, bu anlayışta olanların istihdamı artmıştır.
- Sosyoloji ve felsefe dersleri azaltılırken, çağdaş yazarların kitapları yasaklanıp çocuklara Kırk Hadis, İlahiname, Nur Hikayeleri ve İlahi Hadisler gibi gerici yayınlar önerilmiştir.
- YÖK başkanı İ. Doğramacı, 1984’te kendi vakfı aracılığıyla, devlet üniversiteleriyle rekabet edecek Bilkent üniversitesini kurmuştur.
- Diyanet bir yayınında2 dinsizliği, “… her türlü faziletsizliğin doğmasına ve yayılmasına ve bunun sonucu olarak da ahlaki düşüncelerin kaybolarak toplumun bozulmasına” neden olmakla suçlayabilmiştir.
- YÖK/İ. Doğramacı, türban kullanılmasını, birkaç kez yasaklayıp serbest bırakarak toplumsal bir sorun haline getirmiştir.
- 1985-1986 öğretim yılında, yabancı dille eğitim yapacak Anadolu imam hatip liselerinin, arkasından da süper imam hatiplerin açılmasına başlanmıştır.
- 1986’da ANAP bakanlarının ve Doğramacı’nın da üye olduğu Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurulu, Türk-İslam sentezi anlayışını sahiplenen “Kültür Unsurlarının ve Kültür Politikasının Tespitinde Uygulanacak Yöntem ve Sorumluluklar” başlıklı raporu kabul etmiştir3.
- 1986 yılında çıraklık ve meslek eğitimini düzenleyen, aslında öğrencinin sömürülmesini kolaylaştıran, 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitim Kanunu çıkarılmıştır.
- 27 Aralık 1988’de çıkarılan 3511 sayılı yasayla dinsel inanca dayalı giysi serbestliği getirilmişse de, AYM ilgili maddeyi 7 Mart 1989’da iptal etmiştir.
- 1989-1990’da, okul açılacak kadar öğrencisi olmayan köylerdeki öğrencilerin merkezi bir okula taşınması (Taşımalı Eğitim) uygulaması başlatılmıştır.
- Eğitim bakanı Avni Akyol, Kuran kurslarına 8 yıllık ilköğretim diploması verilmesini önerebilmiştir.
- 11 Nisan 1990 tarih ve 418 sayılı KHK ile vakıf üniversitelerine genel bütçeden kaynak aktarılmasına başlanmıştır.
- 1991’de Türk Ceza Kanunu’ndan (TCK), ‘‘Laikliğe aykırı olarak, devletin sosyal veya ekonomik veya siyasi veya hukuki temel düzenini, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla cemiyet tesis, teşkil, tanzim veya sevk ve idare edenlerle … Dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan şeyleri alet ederek her ne suretle olursa olsun propaganda yapan veya telkinde bulunan kimselere” ceza verilmesini öngören 163. madde iptal edilmiştir. Bu eylemler suç olmaktan çıkarılmıştır.
- ANAP’ın eğitim bakanlarından Hasan Celal Güzel, 1997’de kabul edilen sekiz yıllık kesintisiz eğitim yasasını, çatıların üstünde yeşil bayrak sallayarak protesto etmiştir.
20 Kasım 1991-6 Mart 1996 tarihleri arasında da, önce S. Demirel ve sonra Tansu Çiller başkanlığında DYP-SHP, daha sonra da Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit başkanlığında koalisyon hükümetleri kurulmuştur. Bu yıllarda;
- 1992’de, laik ve bilimsel eğitime uzak duran Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) ile Türkiye Eğitim Çalışanları ve Öğretim Hizmetleri Sendikası (Türk Eğitim-Sen) kurulmuştur.
- 14 Kasım 1992’de, üniversitelerde gece eğitim yapacak ve paralı ‘İkinci Öğretim’ programları başlatılmıştır.
- 1994 yılında, Dünya Bankası’nın (DB) kredisiyle ve uzmanlarının öncülüğünde, ‘YÖK/Dünya Bankası Hizmet Öncesi Öğretmen Yetiştirme Projesi’ başlatılmıştır. Bu proje sonunda ABD’den örnek alınarak yapılandırılan ve ülkemizin koşullarına hiç uymayan bir öğretmen yetiştirme sistemi4, 6 Kasım 1997’de uygulamaya konmuştur.
- YÖK, 11 Temmuz 1997’de, DKAB dersi öğretmenini ilahiyat fakültelerinde yetiştirmeye başlayıp bu öğretmenlere, ilköğretimde Türkçe ya da sosyal bilgiler öğretmeni olma hakkını da vermiştir.
- 2000’de de YÖK, Avrupa Birliği’nin (AB), AB’yi dünyanın ekonomik gücüne dönüştürmek amacıyla başlattığı ve sonuna kadar piyasacı nitelikte olan Bologna Süreci’ne dahil olmuştur.
12 Eylül 1980 darbesinin başlattığı piyasalaşma ve gericileşme süreci, 1995’ten itibaren sonuçlarını vermeye başlamıştır. Örneğin;
- Erbakan, partisinin 13 Ekim 1996 tarihli kongresinde, imam hatiplerin Refah Partisi’nin arka bahçesi olduğunu açıklamıştır5.
- Gençler, 1980 öncesinde sevgiden sonra bağımsızlığa değer verirken 2000 öncesinde sevgiden sonra paraya değer vermeye başlamıştır6.
- Depremin, yörede işlenen günahlar nedeniyle olduğuna inananlar artmıştır.
- Tutucu öğretmen sendikalarının toplam üye sayısı, 12 Eylül 1980 öncesinde, laik, bilimsel ve halkçı eğitimi savunan sendikanın üye sayısının yarısından daha azken, 2002’de neredeyse eşit hale gelmiştir.
- Darbe hükümeti ile sonrasında görev yapan hükümetler sayesinde, AKP gibi bir parti tek başına iktidara gelebilmiştir.
- 1. DPT, 1983, Beş yıllık kalkınma planı özel iktisat komisyonu raporu: Milli kültür. Ankara: DPT (1920/300), s 141, 514 ve 515.
- 2. E. Sanay, 1984, Gurbetçinin el kitabı. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, No: 238, Emel Matbaacılık Sanayii, s.37.
- 3. B. Güvenç; G. Saylan, G. ve İ. S. Tekeli, 1991, Türk İslam sentezi. İstanbul: Sarmal Yayınevi, s. 69-110.
- 4. R. Okçabol, 2005, Öğretmen yetiştirme sistemimiz. Ankara: Ütopya yayınevi.
- 5. M. Adem, 2000, Zorunlu eğitim amacına ulaştırılmadı, Cumhuriyet Gazetesi, 4 Eylül, s.2.
- 6. T. Ateş, 2004, ‘Gençlerin öncelikleri’, Cumhuriyet Gazetesi, 19 Şubat, s. 3.