1962’de fen liselerinin açılması seçkinci eğitimi pekiştiren bir uygulamaya dönüşmüştür. Aynı yıl ABD’den barış gönüllülerinin gelip okullarda, köylerde çalışması Amerikancılığın artmasına yaramıştır.

Köy Enstitülerinden sonra (II)!

27 Mayıs 1960 devrimini gerçekleştirenler, cumhuriyetin aydınlanmacı değerlerine sahip çıkmışlarsa da, 19 imam hatip okulu için bakanlıkta din öğretimi genel müdürlüğünü kurmuşlardır. 28 Ekim 1960 tarih ve 114 sayılı yasa ile 147 öğretim elemanı üniversitelerden çıkarılmıştır (sivil düzene geçince Nisan 1962’de çıkarılan bir yasayla bu kişiler görevlerine geri dönebilmiştir). 

1961 seçimlerinden sonra kurulan İsmet İnönü başkanlığındaki koalisyon hükümetleri zamanında, 1962’de fen liselerinin açılması seçkinci eğitimi pekiştiren bir uygulamaya dönüşmüştür. Aynı yıl ABD’den barış gönüllülerinin gelip okullarda ve köylerde çalışması Amerikancılığın artmasına ve ABD'nin bizi yakından tanımasına yaramıştır.

Suat Hayri Ürgüplü’nün kurduğu koalisyon hükümetinde Adalet Partisi (AP) milletvekili Cihat Bilgehan’ın eğitim bakanlığında, 

  • 8 Haziran 1965 tarih ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu çıkarılmıştır. Bu yasa, özel okul, kurs ve dershane açılmasını düzenlerken, bu kurumların hızla çoğalmasına yol açmıştır. Birkaç yıl içinde ilk kez özel yüksekokullar açılmıştır (bu özel yüksekokullar AYM tarafından, Anayasa’ya aykırı bulunup 12 Ocak 1971’de kapatılmıştır). 
  • Haziran 1965’te de, Kuran kursu açma yetkisi, eğitim bakanlığından Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilmiştir. 

1965 ve 1969 genel seçimlerini kazanan Süleyman Demirel-AP, 27 Ekim 1965-26 Mart 1971 tarihleri arasında iktidar olmuştur. Bu yıllarda gerçekleşen gerici dönüşümleri şöyle özetlemek mümkündür:

  • 1966-1967 öğretim yılında, okullara gönderilen bir genelgeyle, örgüt ve örnek gibi Türkçe sözlüklerin kullanılması yasaklanmıştır. 
  • İmam olamasalar da, kızların imam hatip okullarına alınmasına başlanmıştır.
  • Ekim 1967’de, din dersi liselerde seçmeli ders olmuştur. 
  • 1968 üniversite öğrenci dernekleri peş peşe, “...üniversitenin halka dönük olmasını istiyoruz, ...üniversite halkındır, halka hizmet yönünde yetişeceğiz. ... kültür emperyalizmine paydos. İşçi ve köylü çocukları üniversiteye. ... inkılapların ve rejimin sahibi ve bekçisiyiz1” gibi açıklamalarda bulunmuşlardır. 
  • Genelkurmay başkanlığından Cumhurbaşkanı yapılan Cevdet Sunay, “Bugünkü okullar (1968-69) birer anarşi yuvası haline geldi. Bu okullardan yetişen gençlere memleket idaresi teslim edilemez. 10 yıl sonra bunlar işbaşına geçecekler. Onlara nasıl güvenebiliriz? Hem biz laik okullara karşı İmam Hatip okullarını bir 'alternatif' olarak düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine getireceğimiz kişileri bu okullarda yetiştireceğiz2” diyebilmiştir.
  • Komünizmle Mücadele Derneği, Milliyetçi Öğretmenler Derneği ve Ülkü Ocakları gibi kuruluşlar ortaya çıkmış ve iktidar tarafından desteklenmiştir. 
  • Gençler arasında sağ-sol çatışması artmış, S. Demirel’in iç işleri bakanı “İti (solcu) kurda (ülkücü) kırdıracağız” demiştir. 
  • Demirel, Nurculara yaklaşıp Milli Güvenlik Kurulu’nun da desteğini alıp “1966-1967’de okulları ve üniversiteleri solcu öğretmenlerden temizlemek için girişim başlatmıştır3.” 
  • 16 Şubat 1969’da ABD 6. Filosuna “Defol!” demek için Taksim’de toplanan gençlere, neredeyse polisin himayesiyle saldıran gericiler, ‘Kanlı Pazar’ denen vahşeti yaşatmışlardır. 
  • 7 Temmuz 1969’da Kayseri’de Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Genel Kurulu’nun toplandığı bina ateşe verilmiştir. 
  • TÖS’ün 9-13 Şubat 1971 tarihlerinde yapmayı tasarladığı ikinci “Devrimci Eğitim Şurası”, katılacakların can güvenliği nedeniyle iptal edilmiştir4
  • Bu arada yükseköğretim gençlerinin kurduğu ilerici bir kuruluş olan Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) 1966’dan sonra dinci bir kuruluşa dönüşmüştür. Yıllar sonra AKP’nin TBMM başkanlığına getirdiği İsmail Kahraman’ın gerçek olmayan suçlamasıyla, MTTB’nin ilerici başkanı seçimi kaybetmiş ve tutucu bir kişi başkan olmuştur. İ. Karaman’ın MTTB başkanlığında da (1967-1969) bu kuruluş İslami bir örgüte dönüşmüş ve S. Demirel’i desteklemeye başlamıştır. Cemalettin Tayla’nın başkanlığı döneminde de (1976-1977) MTTB, “Tüm Türkiye’de her okulda mescit istiyoruz” kampanyası başlatmıştır5.

 Silahlı kuvvetler, 12 Mart 1971 tarihinde Cumhurbaşkanı’na bir muhtıra vermişlerdir. Bu muhtıranın bir bölümünde, “… mevcut anarşik durumu giderecek ve Anayasa'nın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir Hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir6” denmiştir. Durum düzelmezse silahlı kuvvetlerin idareyi ele alacağı açıklanmıştır. Ardından S. Demirel hükümeti istifa etmiştir. AP’nin çoğunlukta olduğu mecliste, CHP’den istifa eden Prof. Dr. Nihat Erim, 26 Mart 1971-22 Mayıs 1972 tarihleri arasında partiler üstü iki hükümet kurmuştur. N. Erim, 1968 üniversite gençliğiyle ilgili olarak S. Demirel’i, “Düşünülmelidir ki, geri kalmış bir ülke olan 1968 Türkiye’sinde en üst bilim kuruluşu olan üniversitelerimiz, toplumsal gelişimde baş görevleri olduğu mecburiyetini duymalıdırlar. Görev sorumluluğunu duyan üniversiteli gençler, bugünkü bozuk düzen içinde, halka dönük eğitim reformu istemektedirler7” diyerek eleştiren kişidir. Ancak N. Erim başbakan olarak pek çok faşist ve gerici uygulamalarıyla tarihe geçmiştir: 

  • İlk işlerinden biri Balyoz Harekatını başlatıp pek çok akademisyen ve yazarı tutuklatmak olmuştur. Tutuklananların çoğu işkenceden geçirilmiştir. 
  • 30 Haziran 1971’de 1421 sayılı yasayla ve 30 Eylül 1971’de de 1488 sayılı yasalarla Anayasa’daki demokratik haklarla TRT’nin özerkliği kısıtlanmış ve memurların sendika kurması yasaklanmıştır. Bu değişiklik nedeniyle TÖS kapatılmıştır. 
  • Bilindiği gibi, solcu olarak nitelenen üniversite gençliği bağımsızlıktan yanadır, ABD karşıtıdır, halkçıdır ve hükümetin Anayasa’ya uygun bir şekilde hizmet vermesini isteyen gençliktir. Bu gençlerin öncülerinden olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, anayasayı değiştirmeye kalkıştıkları (!) gerekçesiyle 9 Ekim 1971’de idam cezasına çarptırılmıştır. Gençlik liderlerinden Mahir Çayan ile dokuz arkadaşı, bu idamların durdurulması için Ünye Radar Üssünde çalışan üç yabancı teknisyeni kaçırıp Kızıldere köyünde bir eve sığınmışlardır. Kuşatma altına alınsa birkaç günde teslim olacak bu gençlerin dokuzu, o evde 30 Mart 1972 günü katledilmişlerdir. 6 Mayıs 1972’de de, AP’lilerin A. Menderes, H. Polatkan ve F. Rüştü Zorlu’yu kastederek “Üç bizden üç sizden” söylemiyle Deniz’lerin idam kararı mecliste onaylanmıştır!
  • DİB, Cumhuriyet’in 50. yılında yayınladığı kitapta, “Millî hakimiyet Kitabımızın ve Peygamberimiz'in gösterdiği yoldur8” diyebilmiştir.  

Bu arada Cevdet Sunay, “… ülkücülerin eylemlerini anlatan İnönü’ye ‘onlar komünizme karşı mücadele eden çocuklar9’ diyerek ülkücülere sahip çıkmıştır (akt. Uzun, 2020).  

AP’nin desteklediği Naim Talu koalisyon hükümeti (15 Nisan 1973-26 Ocak 1974) zamanında, 20 Haziran 1973 tarih ve 1250 sayılı Üniversiteler Kanunu kabul edilmiştir. Bu yasayla bir Yükseköğretim Kurulu (YÖK)  oluşturulmuş ve üniversite özerkliği kısıtlanmıştır (AYM, YÖK ile ilgili maddeyi 1975’te geçersiz kılmıştır).

1973 Ekim’inde yapılan seçimler sonrasında, Bülent Ecevit başkanlığında CHP-Milli Selamet Partisi (MSP) koalisyonu hükümeti kurulmuştur (26 Ocak-17 Kasım 1974). Yaklaşık 10 aylık bir zamanda;

  • 15 Mayıs 1974 tarih ve 1803 sayılı af yasası çıkarılmıştır. Bu yasayı çıkarma sürecinde, kamu düzenini dini esaslara göre düzenlemek isteyenlere ceza kanununun 163. maddesi gereğince verilen cezalar affedilmiştir. Ancak sıra solculukla ilgili olan 141 ve 142’inci maddelerden ceza alanların af edilmelerine gelince, MSP’liler oturumu terk edip onların affını engellemiştir (AYM, bu haksızlığı düzeltip solculara da af getirmiştir). 
  • Erim hükümeti 1972 yılında imam hatip ortaokulları dahil tüm meslek ortaokullarını kapatmıştır. İki yılda imam hatip liselerine giden öğrenci sayısı yüzde 70 kadar azalınca10, MSP lideri Necmettin Erbakan’ın ısrarıyla imam hatip ortaokulları 1974’te yeniden açılmıştır.

Mart 1975-12 Eylül 1980 arasında B. Ecevit 1,5 yıl ve S. Demirel ise 3,5 yıl kadar başbakanlık yapmışlardır. Demirel bu 3,5 yılda imam hatip okulu sayısını 37’den 330’lara çıkarmıştır. İlerici öğretmenler ve TÖS yerine kurulan TÖB-DER S. Demirel iktidarlarının boy hedefi haline gelmiştir. Bu dönem genelde suikastlar ve katliamlarla geçmiştir.

  • 1 Mayıs 1977 İşçi Bayramı’nda Taksim Meydanı’nı dolduran emekçilerle ilerici gençlere ateş açılması sonucunda 34 kişi ölmüş 130 kişi yaralanmıştır11
  • 16 Mart 1978 günü İstanbul Üniversitesi’nden çıkan solcu öğrencilerin üzerine atılan bombayla yedi öğrenci öldürülmüştür. 
  • 17-20 Nisan 1978’de Malatya'da,  4-5 Eylül 1978’de Sivas'ta, 19-26 Aralık 1978 günlerinde Maraş’ta yaşanan solcu/Alevi katliamlarında yüzlerce insan ölmüş ve binlerce insan yaralanmış, binlerce işyeri de harap olmuştur. 
  • Bu katliamlar dışında, büyük çoğunluğu ilerici kesimden olmak üzere pek çok insan öldürülmüş ve yaralanmıştır. Örneğin 26 Aralık 1978- 11 Eylül 1979 tarihleri arasındaki olaylarda 869 vatandaş ve 29 güvenlik görevlisi öldürülmüş ve 3.633 kişi yaralanmıştır. 12 Eylül 1979- 11 Eylül 1980 tarihleri arasında ise 2.677 vatandaş ve 135 güvenlik görevlisi öldürülmüş, 6.784 kişi yaralanmıştır12.
  • Bu yıllarla ilgili olarak, S. Demirel, “Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” derken; E. J. Zürcher13, “Sağ ve sol arasındaki mücadele eşit bir mücadele değildi. 1974-1977 yıllarındaki ‘milliyetçi Cephe’ hükümetleri zamanında, polis ve güvenlik güçleri, Türkeş’in MHP’sine tahsis edilmişti” demektedir. 
  • S. Demirel iktidarı 24 Ocak 1980’de, emekçilerin aleyhine ve küresel sömürgenlerin beklentilerini karşılayan ekonomik kararlar almıştır. 

Tüm gerici uygulamalara karşın 12 Eylül 1980 öncesinde, tutucu öğretmen sendikalarının toplam üye sayısı, laik, bilimsel ve halkçı eğitimi savunan TÖB-DER’in üye sayısının yarısından daha azdır14.

[email protected]

  • 1. S. Onat (der.) 1968, Üniversite olayları ve Demirel. Ankara: Sega Yayınları, s.33, 40, 52.
  • 2. M. İ. Erdost, 2003,Türkiye’nin kararan fotoğrafları. Ankara: Onur Yayınları, s.250-251.    
  • 3. E. J. Zürcher, 2004, Modernleşen Türkiye’nin tarihi. İstanbul: İletişim yayınları, s.365.
  • 4. M. Aksarı, 1998, 12 Mart darbesi öncesinde TÖS’ün yapılamayan 2. devrimci eğitim şurası..., abece, 140, Nisan, 5-6, s.5.
  • 5. M. Ağırel, 2020, Sarmal. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi.
  • 6. Cumhuriyet, 13 Mart 1971.
  • 7. Onat, 1968, s.79.
  • 8. DİB (1973): Hutbeler. Ankara: Ayyıldız Matbaası.
  • 9. T. Uzun, 2020, Sert bakışlı gençler: “Ülkücüler”, https://www.perspektif.online/sert-bakisli-gencler-ulkuculer/, erişim 23 Nisan 2022.
  • 10. M. Öcal, 1996, 15. Milli eğitim şurası ve okullarımızda din eğitimi. İstanbul: Türkiye Gönüllü Teşekkülleri Vakfı yayını.
  • 11. https://www.youtube.com/watch?v=c2YdLxNjqXg, erişim 23 Nisan 2022.
  • 12. Y. Koç, 2010, 30. yıldönümünde 12 Eylül Darbesi ve işçi sınıfı, mülkiye, XXXIV, 268, 43-74, s.49.
  • 13. E. J. Zürcher, 2004, s. 380.
  • 14. H. Yıldırım, 2013, Türkiye’de öğretmen örgütlenmeleri. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, yayımlanmamış yüksek lisans tezi,