CHP iktidarında 1946-1950 yılları arasında gerçekleştirdiği dönüşümler, daha sonra iktidar olanlar tarafından da çeşitlendirilip artırılarak devam ettirilmiştir.

Köy Enstitülerinden sonra (I)!

CHP’nin 1946 genel seçimleri sonrasındaki tutum ve davranış değişikliği, bakanı Reşat Şemsettin Sirer’in Köy Enstitülerinde gerçekleştirdiği gerici dönüşümlerle sınırlı değildir. Eğitimdeki gerici dönüşümler, Sirer’den sonra eğitim bakanı olan Hasan Tahsin Banguoğlu zamanında da devam etmiştir. Üstelik CHP iktidarında 1946-1950 yılları arasında gerçekleştirdiği dönüşümler, daha sonra iktidar olanlar tarafından da çeşitlendirilip artırılarak devam ettirilmiştir. CHP’nin 4 yılda gerçekleştirdiği gerici uygulamaları şöyle özetlemek mümkündür: 

  • Ankara Üniversitesi Senatosu Mart 1947’de, tutucuların komünistlikle suçladıkları Niyazi Berkes, Behice Boran ve Pertev Naili Boratav’ın meslekten çıkarılmaları için sorgulanmalarını istemiştir. Bu konu, H. Ali Yücel’in bakanlığının son günlerinde çıkmasını sağladığı özerk üniversite yasası gereği, bu kanunla kurulan Üniversitelerarası Kurul’da (ÜAK) ele alınmıştır. Başbakan Hasan Saka ile eğitim bakanı R. Şemsettin Sirer soruşturma açılıp bu akademisyenlerin meslekten çıkarılmasında ısrarcı olmuşlarsa da, ÜAK, disiplin soruşturması açılmasına gerek olmadığına karar vermiştir1.  
  • Kasım 1948’de din dersi ilkokullarda seçmeli ders yapılmıştır. 
  • Berkes, Boran ve Boratav’ı üniversiteden uzaklaştıramayan CHP, çoğunlukta olduğu mecliste 6 Temmuz 1948 tarih ve 5239 sayılı Ankara Üniversitesi Kadroları Kanunu’nu çıkarıp bu akademisyenlerin kadrolarını iptal ederek üniversiteyle ilişkilerinin kesilmesini sağlamıştır2.
  • 1949’da Türkiye-ABD arasındaki ikili anlaşma ile ‘Türk ve Amerikan halkları arasında eğitim ve kültürel değişim yoluyla ortak bir anlayış geliştirmek için’ (!!!) Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonu (Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri Kültürel Mübadele Komisyonu) kurulmuştur.  Büyük bir teslimiyetle ve aymazlıkla ülkemizdeki bu komisyonun başkanının bir Amerikalı olması kabul edilmiştir. Örneğin günümüzdeki komisyonda birkaç Türk genel müdür ve bir dekan varken, komisyon başkanı, elçilik yapmış ve aynı zamanda ING Bank başkanı olan bir Amerikalıdır (genel müdür ve dekan olanların bir Amerikalının başkan olduğu bu komisyonda çalışmayı nasıl içlerine sindirdiklerini anlamak da mümkün değildir). Bu komisyon Türkiye’ye piyasacı ve gerici önerileri yanında, ağırlıklı olarak ABD’ye beyin göçü sağlayan bir kuruluştur. 

1950 seçimlerini kazanan Demokrat Parti (DP), CHP’nin açtığı piyasalaşma ve gericileşme yolunu etkin bir şekilde kullanmıştır. Örneğin;

  • 18 yıl sonra ezanın yeniden Arapça okunmasına başlanmıştır. 
  • Kore’ye asker gönderip Amerikalıları korumak için ölerek, emperyalizm aracı olan NATO’ya üye olunmuştur. 
  • Eğitim yerine maarif, anayasa yerine teşkilatı esasiye ve genelkurmay yerine erkanı harbiye reisi gibi eski sözcüklerin kullanılmasına özen gösterilmiştir. 
  • 8 Ağustos 1951’de mecliste kabul edilen yasayla, 1940’larda açıldığı yörelerde halkın tek kültür ve sosyal etkinlik kaynağı olan Halkevleri ve Halkodaları kapatılmıştır.
  • Ekim 1951’de, imam hatip okulları meslek okulu niteliğinde yeniden açılmıştır. 
  • Din dersi ilk öğretmen okullarında 1951’de seçmeli ve 1953’te de zorunlu ders olmuştur.  
  • 28 Temmuz 1953 tarih ve 6185 sayılı yasayla, “siyasal yayınlarda ve beyanda bulunmak” meslekten çıkarılma nedeni sayılmıştır. 
  • 27 Ocak 1954 tarih ve 6234 sayılı yasayla Köy Enstitüleri tamamen kapatılıp ilk öğretmen okullarına dönüştürülmüştür. 
  • 25 Haziran 1954 tarih ve 6422 sayılı yasayla, üniversiteler dahil devlet kurumlarına, 25 hizmet yılını tamamlayanları zorunlu emekli etme yetkisi verilmiştir.  
  • 5 Temmuz 1954 tarihli ve 6435 sayılı bir yasala akademisyenlerin gerektiğinde bakanlık emrine alınabilmesinin önü açılmıştır. 
  • 11 Kasım 1955’te, fen derslerinin yabancı dilde yapılacağı ve 1970’lerde Anadolu Lisesine dönüşen Maarif kolejleri açılmıştır. Bu kolejlerin açılması Türkçenin gelişmesini yavaşlattığı gibi, seçkinci eğitimi ve seçme sınavlarını körüklemiştir. Bu durum ezbere dayalı öğrenmeyle dershanelerin yaygınlaşmasına ve de eğitimde fırsat eşitliğinin giderek bozulmasına yol açmıştır.  
  • Maarif kolejleri için yurtdışından sözleşmeli yabancı öğretmenler getirtilmiştir. 
  • İlkokuldaki seçmeli din dersini almak istemeyenlerin dilekçe vermesi koşulu getirilmiştir. Benzer koşulla Mart 1956’da da din dersi ortaokullarda seçmeli ders olmuştur. 
  • DP liderlerinin “Her mahallede bir milyoner yaratacağız” ve “Küçük Amerika olacağız” söylemleriyle ve Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler pekiştirilerek, toplumun bir kesiminde Amerikan hayranlığı artırılmıştır.
  • Amerikan Ford Vakfı’nın desteğiyle, 1958’de öğretmen yetiştirme konusuyla ilgilenecek olan Eğitim Milli Komisyonu kurulmuştur. Bu komisyonun 1950-1960 dönemiyle ilgili değerlendirmelerinin bir bölümü şöyledir: “Eğer bu nesil (imam hatipte okuyanlar), hem dine hem inkılaba inanmış bir nesil olmaz bilakis inkılabın önüne çıkar, bu milletin inkişafını durdurmaya çalışırsa, bu okullar da sevimsiz bir hatıra bırakarak medreselerin akıbetine uğrayacaklardır... Okullarımızın din öğretimi dışında köylere kadar uzanan sivil bir öğretim faaliyeti, son yıllarda gittikçe artan bir hızla yayılıyor. Bu faaliyet, Kur’anı Kerim kurslarıyla yürütülüyor3.” 
  • Said-i Nursi gibi kimi tarikat liderlerine hoşgörü gösterilmesine başlanmıştır.
  • İmam hatiplere öğretmen yetiştirmek üzere 20 Kasım 1959 yılında Yüksek İslam Enstitüsü açılmıştır. 

[email protected]

  • 1. M. Çetik, 1998, Üniversitede cadı kazanı: 1948 DTCF tasfiyesi ve Pertev Naili Boratav’ın müdafaası. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
  • 2. . Hatipoğlu, 2000, Yükseköğretim Kurulu nedir? abece, 168, Ağustos, 8-9.
  • 3. Y. Z. Bahadınlı, 1968, Türkiye’de eğitim sorunu ve sosyalizm. Ankara: Hür Yayınevi.