Köy enstitüleri, kendileri  ‘fikri hür, vicdani hür, irfanı hür’ olan ve öğrencilerini de bu nitelikte yetiştirmeye çalışan öğretmenler mezun etmiştir.

Köy Enstitüleri ile ilgili söylemler ve gerçekler (II)

Bir önceki söylemler ve gerçekler yazısında değindiğimiz gerçeği bir kez daha vurgulayalım: Köy enstitüleri asli amacı dışında milletimizin değerlerine karşı ideoloji yükleme aracı haline getirilmemiştir. 

Eskişehirli toprak ağası ve 1946’da Demokrat Parti’ye geçen Emin Sazak, 1945’te mecliste köy enstitülü öğrencilerin kendilerini birer Atatürk olarak görmelerini eleştirmiştir. Bu eleştiri üzerine H. A. Yücel, “Biz, arkadaşlar, köy enstitüsündeki bu Türk çocuklarını sizin kabul ettiğiniz kanunlarda yazılı ne varsa onları yapmak üzere yetiştiriyoruz” diyerek yanıtlamıştır1.

Dolayısıyla köy enstitüleri, TBMM’nin kabul ettiği kuruluş amaçlarına uygun bir şekilde, kendileri  ‘fikri hür, vicdani hür, irfanı hür’ olan ve öğrencilerini de bu nitelikte yetiştirmeye çalışan öğretmenler mezun etmiştir. Köy enstitüleri deyince aşağıda örneklenen gerçekleri de unutmamak gerekir:

    • Köy enstitülerinin fiziksel yapılanmasının çoğu, öğrencilerle birlikte ve genel bütçeden emsallerine göre çok az harcama yapılarak gerçekleştirilmiştir. 
    • Bu enstitülerde, öğrencilerin yaparak ve yaşayarak bilişsel, duyuşsal ve devinimsel gelişim gösterip özgür birer yurttaşa dönüşmesi sağlanmıştır. 
    • Enstitülerde her hafta öğrencilerle birlikte yapılan toplantılarda, geçen haftanın uygulamaları değerlendirilip gelecek hafta yapılacak olanlar kararlaştırılmış, bu yolla öğrencilerin demokratik tutum ve anlayış kazanmasına çalışılmıştır. 
    • Enstitülerde öğrencilere birer yetişkinlermiş gibi davranılmıştır.
    • Köy enstitüleri, bulundukları yörenin tarımsal ve/ya da hayvansal üretim merkezi haline gelmiştir. 
    • Köy enstitüleri, bulundukları yörenin folklorunun, türkülerinin, sanatının,… gün yüzüne çıkarılıp topluma mal edilmesine yol açmıştır.
    • Bir enstitünün girişine, “Bozkırları baştanbaşa yeşille öreceğiz/ Tanrının geç kaldığı işi biz bitireceğiz” ifadesi yazılmış ve öğrenciler, “Şu benzi güz elması renkli/ Lacivert ceketli sevimli çocuk/ Neden böyle de/ Şu saz benizli/ Yalın ayak, başı kabak çocuk/ Öyle değil?/ Nedendir ey ağacım,/ dalının biri sarı, biri yeşil/ Biri kurur, biri büyür,/ Biri ağlar, biri güler,/ Nedendir2” gibi şiirler yazmıştır. 
    • Yaklaşık olarak 1848-1940 yılları arasında 6.000 öğretmen yetiştirilmişken, köy enstitülerinde 7-8 yılda 8.756 eğitmen ve 17.321 ilkokul öğretmeni yetiştirilmiştir3
    • Köy enstitülüler, imece usulüyle köy yolu, su kanalı ve 7.090 köy okulunun yapılmasını sağlamışlardır.
    • Köy enstitülüler, köydeki üretimin çeşitlenip artmasını sağlamış ve köylünün ağanın baskısından kurtulmasına yardımcı olmuşlardır. 
    • Köy enstitülüler, kendi haklarına sahip çıktıkları gibi köylünün haklarına da sahip çıkmaya çalışmış, öğretmen örgütlenmesinin öncüleri olmuşlardır. 
    • Köy enstitülüler, kişilerin inancıyla ya da cinsiyetiyle uğraşmamış, barıştan yana olmuşlardır. 
    • Köy enstitülüler, yurt ve öğretmenlik sevgisi kazanmış, öğretmenlik ve yurttaşlık sorumluluğu ile cumhuriyet değerlerine sahip çıkmayı ölene değin sürdürmüşlerdir.

Yukarıda örneklenen gerçeklerin hiç biri, milletimizin değerlerine karşı olan tutum ve davranışlar değildir. Köy enstitüsü uygulaması, başarılı bir uygulama olduğu için UNESCO tarafından gelişmekte olan ülkelere önerilmiştir. Ayrıca UNESCO, ağırlıklı olarak köy enstitülerindeki başarısı nedeniyle, ‘Hasan Ali Yücel’in Doğumunun 100. Yıl Dönümü’, 1997 UNESCO Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri arasına alınmıştır4.  

Bilindiği gibi her eğitsel uygulama, bireyde ve toplumda istenen tutum ve davranış kazandırmaya yönelik olduğundan, belirli ölçülerde ideolojiktir. Evrim kuramının ders programlarından çıkarılması ve eğitim sisteminin imamhatipleştirilmesi ideolojik olduğu gibi köy enstitüleri de ideolojiktir. Bu ideoloji konusunda önemli olan, hangi ideolojinin geçerli ve çağdaş olmasının yanı sıra insan, toplum ve doğa yararına olduğudur; hangisinin insan haklarına, barışa, toplumsal cinsiyet eşitliğine öncelik verdiğidir. Eğitim sistemini imamhatipleştirmenin ideolojisi özetle “dinin ve kininin davacısı olacak” öğrenci yetiştirmek, köy enstitülerinin ideolojisi ise ‘fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür” öğrenci yetiştirmektir. 

  • 1. Milli eğitimle ilgili söylev ve demeçler: Hasan- Ali Yücel, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1993.
  • 2. Çağdaş eğitim ve Köy Enstitüleri. Bekir Özgen, Dikilitaş Kültür Yayınları, 1993.
  • 3. Türkiye Cumhuriyeti’nde Köy Enstitüleri ve Kemalist ideoloji, Deniz Ilgaz, doktora tezi, 1995.
  • 4. https://www.unesco.org.tr/Pages/132/149/Anma-ve-Kutlama-Y%C4%B1l-D%C3%B…, erişim 13 Şubat 2022.