YÖK’e “rekabetçi” başkan!

Cumhurbaşkanı/AKP, kendilerinin emir eri gibi çalışan YÖK başkanı Özcan’ın yerine, Gökhan Çetinsaya’yı getiriyor.

1964 doğumlu olan Çetinsaya, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden 1985'te lisans ve 1988’de yüksek lisans, İngiltere’deki Manchester Üniversitesi’nin Ortadoğu Araştırmaları Bölümü'nden de 1994'te doktora derecelerini alıyor. Hacettepe Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nde araştırma görevlisi (1986-1994), yardımcı doçent (1995-1999) ve doçent (1999-2002) olarak çalışıyor. Sonra, İstanbul Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü’nde (2002-2008) çalışırken, 2008 yılında, AKP’in tahsis ettiği İstanbul Cevizli’deki Tekel arazisi üzerine bir vakıf tarafından kurulan İstanbul Şehir Üniversitesi’ne rektör yapılıyor.

Çetinsaya, ABD, Almanya ve İngiltere’de misafir araştırmacı olarak da çalışmış, Ortadoğu ile ilişkili olan doktora tezi nedeniyle, Irak’a demokrasi götürüp (!) bir milyon Iraklıyı öldüren öncü iki ülke olan Amerika ile İngiltere’nin Ortadoğu Çalışmaları Cemiyetlerinden ödüller almış ve bu cemiyetlere üye olmuş.

Çetinsaya, Kamu Yönetimi ile İnsan ve Toplum Bilimleri bölümlerinde çalışmış olsa da, bildiri ve makalelerinin daha çok, doktora teziyle bir şekilde ilişkili olup tarihsel süreçte ve günümüzdeki Türkiye-İran-Irak ilişkileri üzerine yoğunlaştığı görülüyor. Bildiri ve yazılarını tanımlayan anahtar sözcüklerin başında, İslam, II. Abdülhamit, Osmanlı, Irak, İran ve Türkiye sözcükleri geliyor. İngilizce basılmış olan “Irak’ın Osmanlı yönetimi” adlı bir kitabı bulunuyor. Doktora tezinin başlığı hakkında her hangi bir bilgiye ulaşılamıyorsa da, kitabına göz atanlar, ister istemez, kitabın tezinden üretilmiş olduğu kanısına varıyor.

Çetinsaya yazdıklarıyla ilgili birikimiyle, ABD’nin Ortadoğu Projesi Eş Başkanı’na Başdanışman yapılacağına, YÖK’e başkan yapılıyor!

Peki! Dokuz bine yakın profesör içinden bu görev için, neden Çetinsaya tercih ediliyor?

Çetinsaya’nın bir özelliğinin, yazılarından ve bildirilerinden anlaşıldığı üzere, Abdülhamit İslam, Osmanlı, Ortadoğu … konularındaki bilgisi ve ilgisi olduğu görülüyor.

Cemaate yakın olması, Çetinsaya’nın ikinci özelliği oluyor. Araştırma görevlisiyken yurt dışında doktora alması, onun büyük olasılıkla MEB ya da YÖK bursu aldığını gösteriyor. İnternete bu konuda bir bilgi bulunmuyor. Fethullah Gülen’in onursal başkanı olduğu Gazeteci ve Yazarlar Vakfı’nın da üyesi olması, Çetinsaya’nın öğrenim yıllarında cemaate yaklaşmış olabileceğini akla getiriyor. Rektör olduğu üniversitenin cemaatçi bir üniversite olarak bilinmesi, cemaate yakınlığının bir başka göstergesi oluyor.

Son iki yılda verdiği derslerden birinin, “uluslararası ilişkiler ve küreselleşme” dersi olması, Çetinsaya’nın aynı zamanda küreselleşmeci olduğunu akla getiriyor.

Çetinsaya, başkan olunca, gazetecilere, “Bu görevi hiç beklemiyordum, şaşırdım” diyor. Ancak ilk açıklamasının, “Uluslararası seçkin üniversitelerle rekabet edecek üniversite yaratacağım” gibi iddialı bir açıklama olması ve ilk icraatının da, Özcan döneminden kalan bürokratları görevden almak (23 Aralık 2011) olması, onun, bu göreve çoktan hazır olduğunu gösteriyor.

Bu “rekabetçi” söylem, aynı zamanda Çetinsaya’nın, “AKP’ye yakın bir kişi” olduğu anlamına geliyor. Çünkü bu söylem, AKP’nin içtenlikle benimsediği Bolonya Süreciyle de, Cumhurbaşkanı’nın ve diğer AKP’lilerin dile getirdikleri düşüncelerle de örtüşüyor.

Çetinsaya’nın, hemen ilk günden AKP yandaşı kalemşorlardan büyük destek alması, yeni başkanın bu cenaha da yakınlığını açıklıyor. Örneğin Mümtaz’er Türköne, onu, “Her şeyi bilen profesör” olarak tanımlıyor! Emre Uslu da onun için, “… akademik birikimi, uluslararası deneyimi ve özel üniversiteden gelen tecrübesiyle üniversitenin açılımını devam ettirip Özcan’nın başlattığı dönüşüm sürecini devam ettirecektir” diyor! Osman Can ise onu, “Üniversiteleri 20. yüzyılın tüm gerici ideolojilerinden ve faşizm tortularından temizleyebilmek için MEB ile koordinasyon içinde mevzuat taraması” yapmaya davet ediyor!

Çetinsaya’nın bu özellikleri, onun ne kadar doğru bir seçim olduğunu gösteriyor.

Başkan olur olmaz, “Uluslararası seçkin üniversitelerle rekabet edecek üniversite yaratacağım” demesi, bir bakıma kendisinden beklentileri olanlara verdiği ilk pas oluyor.

Çetinsaya, bu söylemin üniversiteleri birer ticarethaneye dönüştürme anlamına geldiğinin ve başkan olarak, “yumurta atılası pek çok icraat yapacağının” bilinciyle, öğrencilere de, “Yumurta atmayın, tweet atın” (15 Aralık 2011) diyor.

[email protected]