Eğitimde OHAL

Eğitim alanında, 12 Eylül darbe hükümetiyle başlayan ve özellikle de 2011 genel seçimleri sonrasında AKP iktidarınca çıkarılan yasalar, karar ve uygulamalar, laik ve demokratik hukuk devletini yok edecek ‘ohal’ niteliğinde değişikliklerdir. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olması, eğitim ve kültür yaşamının Türk-İslam sentezi anlayışına göre düzenlenmesi, eğitimin piyasalaşmasını ve gericileşemesini sağlayan yasal değişiklikler ‘ohal’ niteliğindeki değişiklik örnekleridir. Eğitimde, var olan ‘ohal’ durumu yetmezmiş gibi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da, bir başka düzeydeki OHAL durumu yaşanmaktadır.  

Anımsanacağı gibi, AKP iktidar olduğu ilk aylarda il ve ilçe müdürlerini değiştirmişti. 2011 Eylülünde çıkardığı 652 sayılı KHK ve 2014 Martında çıkardığı dershane yasasıyla, bu görevdekileri iki kez daha değiştirdi. En son göreve getirdiği il ilçe milli eğitim yöneticilerine, aday öğretmenlerin kadrolu öğretmenliğe atanması sürecinde onların AKP’liklerini değerlendirme yetkisi de verdi. ‘ohal’  uygulamalarıyla böylesi pek çok haksızlıkları gerçekleştiren MEB, şimdi OHAL uygulamasıyla kendi göreve getirdiği 12 milli eğitim müdürünü, ilçe milli eğitim müdürlerinin yüzde 90’dan fazlasını ve çoğu AKP zamanında atanmış 21 bin 738 öğretmeni açığa alıyor.                            

‘ohal’ uygulaması olarak dershaneden özel liseye dönüşen kurumlara ‘temel lise’ diyen MEB, şimdi OHAL uygulaması olarak, 1000 kadar temel liseyi (yargı kararları olmadan) kapattığı gibi bu okullarda çalışan 21 bin 29 personelin çalışma ruhsatını da iptal ediyor.

‘ohal’ uygulaması olarak temel liselerde okuyan öğrencilere (yine dershane yasası çerçevesinde) 3 bin lira destek vermeye başladığı halde Fetocu temel liselerde okuyanlara bu bedeli ödemeyen MEB, kapattığı temel liselerde okuyan 140 bin öğrenciyi, gözünü kırpmadan sokağa atıyor.  

Özetle ‘ohal’ uygulamalarıyla yasaları ihlal edip kimilerine ayrıcalık sağlayan MEB, OHAL uygulamalarıyla da açıkça suç işlemeye devam ediyor.

‘ohal’ uygulaması olarak sistemi 100 bin kadar öğretmen açığı ile çalıştıran MEB, görevden aldığı 22 bin öğretmen yerine 15 bin öğretmen almaya kalkıp OHAL’de daha büyük öğretmen açığıyla sistemi çalıştırmaya hazırlanıyor. Kapatılan özel okullarla askeri liselerde okuyan öğrencilerin önemli bir bölümünün kayıt yaptıracağı devlet okullarında daha da fazla öğretmene gereksinim olacağını bile bile bunu yapıyor. Üstelik bu öğretmenleri kadrolu değil de sözleşmeli olarak ve de yandaşlardan oluşturacağı sözlü sınav komisyonuyla da istediğini eleyerek istihdam etmeye yelteniyor.  ‘ohal’ uygulaması olarak ücretli ve sözleşmeli öğretmen çalıştırarak pek çok öğretmene ve öğrenciye haksızlık yapan MEB, OHAL ile mağdur olacak öğretmen ve öğrenci sayısını artırıyor. ‘ohal’ uygulaması olarak, operasyonlar ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle 200 bin kadar öğrencinin eğitim hakkından yoksun kalmasına ve örneğin yalnız Nusaybin’de 7 bin öğrencinin hiç bir eğitim verilmeden TEOG sınavlarına girmiş olmasına aldırmayan MEB, OHAL uygulamasıyla daha fazla öğrencinin öğretmensiz kalmasını sağlayacak adımlar atıyor.

‘ohal’ uygulaması olarak imam hatipleri ana akım okulu haline getirip piyasacı molla yetiştirmeye başlayan MEB, OHAL’i fırsat bilip imam hatipleri yaygınlaştırmaya çalışıyor; Antalya’nın bazı cumhuriyetçi ilçelerinde, ilkokul ve ortaokul binalarının içine imam hatip sınıfları açmaya kalkışıyor. 1 Ağustos tarihli genelge ile 34’ü kamp içi, 232’si kamp dışında Suriyeli öğrencilere eğitim veren geçici eğitim merkezlerinin, imam hatip ortaokulu ve Anadolu imam hatip lisesine dönüşmesinin önünü açıyor. ‘ohal’ uygulaması olarak yıllardır hizmet hareketinin hizmetinde olan MEB, Fetocuların temizlenmesiyle ortaya çıkan boşluğu, OHAL ile Ensar/TÜRGEV anlayışındaki imam hatiplerle durmaya kalkışıyor.

12 Eylül darbesinden bu yana eğitimdeki ‘ohal’ ve benzeri uygulamalardaki yanlışlıklar nedeniyle, nice nice okumuş insanların (bazı paşaların, akademisyenlerin, hakim ve savcıların, Enes gibi milli sporcuların, öğrencilerin, …) yığınlar halinde dini ya da siyasi kişilerin peşine takılıp akıllarını kullanamadıkları için 15 Temmuz’a gelindiğini söylemek yanlış olmuyor. MEB’in bir an önce ‘ohal’ ve OHAL uygulamalarıyla durumun daha da çıkmaza gireceğini görmesi; bireylerde akıl tutulmasını kolaylaştıracak piyasacı ve gerici uygulamalardan vazgeçip bireylerin aklını kullanmasını (bireyin özgürleşmesini) sağlayacak uygulamalara yönelmesi gerekiyor.

 

[email protected]