Soykırım

Geçen gün televizyonlarda bir hareket ne oluyor diye bir baktık, ABD kongresi komitesinde Ermeni karar tasarısı oylanıyormuş. Bu tasarı Türklerin Ermenilere soykırım uyguladığını iddia eden bir karar metninde oluşuyormuş ve her yıl olduğu gibi komitede oylanıyormuş. Geçen defalar iki defa tasarı kabul edilmiş ama Kongre'de reddedilirmiş, bu seferde en kötü ihtimal kabul edilse bile Kongre'de reddedilme şansı çok yüksekmiş. Bu hikayeleri o kadar çok dinledik ki, artık bir masal anlatır gibi olayları anlatmak uygun oluyor galiba. Ama işte kazın ayağı öyle değil, bu meseleleri çok ciddiye alan, yorumlar yapanlar çoğunlukta.

Fakat bu olaylar ABD'de cereyan ederken dünyanın başka bir yerinde Cezayir Parlamentosunda Fransızlara karşı bağımsızlık savaşını örgütleyen parti olan FLN (Ulusal Kurtuluş Cephesi) öncülüğünde 125 milletvekili Fransa'nın Cezayir'deki sömürgeciliğinin vahşetini ortaya koyan bir yasa tasarısı üzerinde çalışma kararı almışlar. Bilindiği gibi Fransa bırakın özür dilemeyi tersine “iyi ki de yaptık” der gibi 2006 yılında kendi parlamentolarında emperyalizmlerini övüp olumlu buldukları bir yasa çıkarmışlardı. Her ne kadar Sarkozy'nin geçen hafta Rwanda'ya gidip, Tutsi soykırımında Fransızların rolüne dair bir şeyler gevelemiş olsa da, Cezayirliler bunu tabii ki kendileri için yeterli görmüyorlar. Zaten Kuzey Afrika doğumlu olan eski Sosyalist yeni Sarkozy'ci olan ve Ulusal Kimlik, Göç, Bütünleşme ve dayanışmanın gelişmesi gibi uzun isimli bir bakanlığın başında olan Bresson 125 Cezayirli milletvekilinin bu tutumlarını hiç beğenmemiş.

Fransa'nın sömürgesi olan Cezayir'de Fransızların oradaki halka yaptıkları katliamlar, Cezayir sınırları dışına çıkma fırsatı pek bulmasa da, 1915 olayları öyle değil tabii.

Fransa'da okuduğumuzda her sene en az bir kere 1915 olayları ve Ermeni soykırımı ile ilgili sempozyum, toplantı olurdu ve oralarda hamasi nutuklar atılırdı. Bu nutuklarda Ermeni diasporası baş rolü oynuyordu onlara bazı Fransız ile Türk entelektüelleri eşlik ederlerdi. Herkesin hoşuna giden bu masalda kötü Türkler hep başrolu oynardı. O toplantılarda konuşmacı veya söz alıp konuşan Türklerin ise 1915 sorununa yaklaşımı genellikle 12 Eylül darbecilerinden öç alma şeklindeydi. Bu bağlamda olumlu bir anlam taşıyordu. Fakat iş tarihi olaylara gelince aynı diaspora gibi birbirinin aynı hamasi nutuklar atarlardı. O nutukları atanların yüzündeki Türkiye'ye değil Türklere karşı olan kin ve nefreti insan oturduğu yerden bile hissedebilirdi. Şimdi günümüzde Ermeni-Türk barışı, dostluğu çerçevesinde diaspora Ermenilerinin Türkiye'ye düşman tutumlarını bazı Türk entelektüelleri nihayet gördü ve kendi Türkiye görüşlerini de değiştirdiler. Tabii bu da bir ilerlemedir, ama işte batılı entelektüeller, batı kamuoyu aynı yargıyı paylaşmadı. Onlar için Ermeniler birdir ve Türkler Ermenileri sadece katletmemiştir soykırıma uğratmıştır. ABD en azından yıllardır bu durumu bu şekilde görüyor.

1915 olaylarını Ermeni Türk dostluğu, sevgisi, aşkı çerçevesinde romantik yüklü hamasi konuşmalarla çözmek isteyenler şimdiye kadar Türkiye'nin izlediği politikaları eleştirdiler. Çok haklı olarak Türkiye'nin boş yere 1915 olaylarını inkar eden ve böylece kabul etmese de o dönemi sahiplenen tutumu ülkeye hem zaman, hem enerji kaybı yarattığını söylediler. Sonuçta yıl 2010 yine ABD ermeni soykırım karar tasarını oyluyor, oylamıyor, donduruyor, azıcık açıyor, azıcık kapatıyor.

İşin belki bu tarafında bir sorun yok fakat tanımlarda sorun var: yani 1915 olaylarını bir soykırım değil katliam olduğunu iddia etmek, aynı zamanda silahsız Türklerin ve Müslümanlarında o dönemlerde Anadolu'da, Rumeli'de katliamlara uğradığını ve nüfusunun hızla azaldığını söylemek ve tüm bunları emperyalistlerin toprak savaşlarına bağlamak birden işin rengini değiştirip şimşekleri bu sözleri söyleyenlerin üzerine çekmektedir. Bu durumda ulusalcı refleks sahibi olmakla suçlanırsınız. Doğrudur belki ama bunu söyleyenlerinde unutmamaları gereken en hafifinden Clinton ile Kouchner reflekslerinin olduğudur.

Bugün Ermenistan Türkiye yakınlaşması halkların kaynaşması falan değildir, zaten ne demektir halkların kaynaşması? Tarihin hangi evresinde hangi ülkesinde hangi bölgesinde böyle bir kaynaşma gerçekleşmiştir? Bugünkü barış süreci bölgedeki ABD-AB emperyalizminin siyasal planıdır. Arkasında ekonomik çıkarlar vardır, ticaretin gelişmesi vardır, Rusya, batı çekişmesi vardır. Aydınlarımızın Ermenilerden özür mektubu, imzaları, bu genel siyasal planın uygulamalarından biridir. Bu gelişmeleri ister beğenin, ister beğenmeyin siyasettir ve aşk, sevgi nutukları çerezidir. Bresson yabancı uyruklu Fransızlara ülkede milli marşı ezberletmenin yollarını araya dursun, Fransızların Cezayir'deki katliamlarına kayıtsız kalsın ama 1915 olaylarına en fazla sahip çıkan yine o ve ülkesi olsun. Bu yaklaşım olabilir doğaldır çünkü siyasettir, ama kötü bir siyasettir.

Çocukken eve misafir geldiğinde ve misafirin sizinle akran ve üstelikte sizinle aynı yabancı dili bilen bir çocuğu olduğunda annemiz şöyle seslenirdi: “hadi siz içeri gidinde Fransızca konuşun bakalım”. İşte aydınların özürü de, Kouchner-Clinton ikilisinin Ermeni Türkiye dostluk planları da bu... Gidelim konuşalım da ne konuşalım? Çocukken de gider odaya gözümüz yerde konuşacak bir konu arardık. Başka yapacak bir şey var mı? Dostluktan kardeşlikten yakalandık bir kere... Ama Fransızca konuşmayalım lütfen...