Soma Faciası

Burak Gürbüz
Soma’da yaşanan facianın ötesinde Başbakan başta olmak üzere hükümet üyeleri ve devlet erkânının yapmış olduğu açıklamalar insanlarda infial uyandırmaktadır. Maden cinayetinin üzerinden kaç gün geçti hala madenden ölenlerin sayıları tam verilmiyor. AKP ölümler üzerinden bile siyaset yapabiliyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Soma’lı bir vatandaşı tokatlayıp en yakın markete sığınmasını sanırım bütün dünya gördü. Yine Başbakanın müşaviri olan kişinin yere düşmüş bir Soma’lı vatandaşı nasıl tekmelediğini yine herkes gördü. Bu yapılanlar tabii ki toplumun her kesiminde infial uyandırdı. Demokratik bir ülkede bu facianın sorumluları istifa etmesi gerekirken, zeytinyağı gibi su üstüne çıkıp vatandaş tokatlamaları, tekme atmaları, tehdit savurmaları bardağı taşıran son damlalar oldu. O gün bugündür üniversiteler başta olmak üzere herkes tüm bu olan bitenlere tepkilidir. Gazeteler ve basın organları da bu son halk tepkisini, diğer yaşanmış toplumsal tepkilere nazaran daha iyi vermektedir. Bu durum tabii, olayın boyutlarını daha iyi görmemize neden olmaktadır. Ortada insan kaybının olması hükümeti çaresiz duruma bıraktığından, olayla ilgili yapılan haberlere fazla karışamamaktadır. Bundan dolayı hükümetin pek hoşuna gitmeyen bir olayı basın gösterebilmekte, yazabilmektedir. Zaten AKP hükümetinin tutulabilir bir yanı kalmamıştır. Son Soma’da sergiledikleri tavırlar da bunu göstermektedir. Ama iş sadece AKP’nin afra tafra meselesinin ötesinde özelleştirmelerin ve neo-liberal siyasetinin sorgulanması meselesidir. Bunun için Türkiye gibi küresel ekonominin taşeronluğunu yapan ülkeler ile Avrupa ülkelerinde iş kazalarını kıyaslamaya çalışacağız. Türkiye iş kazaları klasmanında kaçıncı sırada? Ona bakacağız. Verileri OİT (Organisation International du Travail)’den aldık.
Tablo 1: Ölümle sonuçlanan iş kazaları oranı (100000 bin işçi) ülke sıralaması

Yukarıdaki tablodan görüldüğü üzere Türkiye ölümlü iş kaza oranları yüzdesi bakımından Avrupa ülkelerine nazaran açık ara birinciliğini korumaktadır. 2000 yılında her 100 bin işçiden 22,9’u iş kazalarında ölmüştür. Bu oran 2007 ve 2008 yılında önce 20,5’a ondan sonra da 12,4’e düşmüştür. Fakat tüm bu azalmaya rağmen Türkiye tüm yıllarda ve 2008 yılında Rusya ile beraber diğer Avrupa ülkelerine nazaran açık ara birinci durumdadır. Mesela bir zamanlar Türkiye AB’ye girecek masalı anlatanlar hep ülkemizi İspanya ile kıyaslarlardı. İş kazalarında kıyaslanmamız pek mümkün olmuyor. Şöyle ki, 2000 yılında Türkiye’de iş kazalarında ölen kişi sayısı İspanya’nın yaklaşık 2,5 katı olurken, 2007’de 4,5 katı olmuş, 2008’de 3,9 katı olarak yüksek fark devam etmiştir. Tablodan fark edildiği üzere, en fazla iş kazalarında ölenler Türkiye, Rusya ve Ukrayna gibi küresel ekonominin taşeron ülkeleridir. Fakat Türkiye ile özellikle Ukrayna arasındaki işçi ölümleri farkı Türkiye aleyhine hep 2 kat civarı çıkmaktadır. Rusya ile 2008 yılı için aynı çıkmaktadır. İş kazalarında ölüm oranlarını Ukrayna, Rusya’da dâhil olmak üzere Toplam Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımızda aşağıdaki grafiği elde ederiz.
Grafik 1: İş kazalarında ölüm oranları (100 bin’de 1)

Toplam Avrupa’da iş kazalarında ölüm oranları 2000-08 yılları arası ortalama yüz binde 5 kişiyi geçmez iken, bu oran Türkiye’de 2000,01,02 ve 07 yıllarında 20 kişinin üzerine çıkmaktadır. Diğer yıllar 12 ile 15 kişi arasında seyretmektedir. Üstelik bir başka durum ise Türkiye’de yıllık iş kazalarında ölen işçi ölümleri diğer ülkelere nazaran inişli çıkışlıdır. 2000-08 yılları arası Türkiye’nin standart sapması 4,35 çıkarken bu oran Toplam Avrupa’da sadece 0,28’dir. Bu durumu nasıl açıklanabilir tam bilemiyorum ama, yüksek sesle düşünebilirsek eğer, Türkiye’de iş kazalarını önlemek için Avrupa ülkelerine nazaran planlı bir önlem paketinin olmadığını ve zorunluluk halinde palyatif çözümler ürettiğini söyleyebiliriz. Onun için belki rakamlarda çok iniş ve çıkışlar olabilir. Ama ne olursa olsun Türkiye işçi ölümlerinde Avrupa’ya karşı açık ara öndedir.
Son olarak Soma’da yaşanan facia öncesi muhalefet partilerinin uyarısını kulak asmayan hükümet istifa etmelidir. Türkiye’de ise bırakın istifa etmeyi, özür bile dilememiştir. Üstüne üstük Başbakan ve hükümet üyelerinin acılı vatandaşları tehditleri dayakları ve tekmeleri işin tuzu biberi olmuştur. İslamcı neo-liberal hükümete göre ölümler Allah’ın emridir. Soma faciası hem AKP’nin hem de neo-liberalizmin iflasıdır. Özel sermayeye peşkeş çekilen kamu şirketleri, artan taşeronlaşma ve işçi ölümleriyle sonlanmaktadır. Küresel ekonominin çevresine dâhil olmuş Rusya, Ukrayna ve Türkiye’de diğer Avrupa ülkelerine nazaran işçi ölümlerinin bu kadar yüksek çıkmasının herhalde en önemli sebebi budur. Unutmayalım Türkiye ölümler konusunda bu iki ülkeden de beterdir.