8 Mart öncesi kadın işçiler anlatıyor: Modern köleler oluyoruz

8 Mart öncesi kadın işçiler, yaşadıklarını soL'a anlatıyor. AKP'nin taşeron işçisi düzenlemesini bir kadın işçi soL'a değerlendirdi.

Haber Merkezi

AKP'nin taşeron işçisine yönelik söylediği yalanlara her gün yenileri eklenirken, 8 Mart öncesi bir kadın taşeron işçisi yaşadıklarını soL'a anlattı.

Bir devlet hastanesinde taşeron firmaya başlı çalışan B., "Bu ülkede kadın olmak zorken taşeron kadın işçi olmak daha da zor" diyor.

Merhaba, bize çalıştığınız yerden söz edebilir misiniz?

Devlet Hastanesi'nde taşeron firmalara bağlı veri giriş elemanı olarak çalışıyorum. Uzun yıllar aynı hastanede çalışmama rağmen defalarca girdi çıktı yapılarak farklı şirketlerle sözleşme imzaladık. Her defasında okumadan imzalamaya mecbur bırakıldığımız iş sözleşmeleri önümüze getirildi. İhale başlarında bizleri satın alan patronların haksız tehditlerine maruz kaldık.

“Sizleri satın alan patron” derken... Bu tam da modern kölelik tanımı gibi oldu.

Evet, gerçekten de öyle. Köleliği karın tokluğuna güvencesiz çalışma diye tanımlarsanız, biz taşeronda çalışanlar tam da modern köle oluyoruz.

Aldığınız asgari ücretten bir de zorunlu BES kesintisi yapıldı.

Bizlere hiçbir artısı olmayan bu BES denilen sistemden kurtulmak hiç de kolay olmadı. Çıkabilmek için günlerce uğraşmak zorunda kaldık.

Biraz da çalışma koşullarınızdan konuşabilir miyiz?

Hastane ortamındaki çalışma alanlarımız çok kötü. Hasta mahremiyeti adı altında bizlerin poliklinik dışına uygunsuz ortamlara yerleştirilmesi hem can güvenliğimizi hem de sağlığımızı tehdit ediyor. Yıllık izinlerimizi doktorların çalışma programına uygunsa kullanabiliyoruz. Uygun olmazsa kullanamıyoruz ve birikmiş sayısız izin yanıyor. Kısacası bu şartlar altında hiçbirimiz çalışma koşullarından memnun olamıyor, her geçen gün daha moralsiz ve isteksiz işe geliyoruz.

Kadın çalışan olmanın ek zorluklarından konuşabilir miyiz?

Bu ülkede kadın olmak zorken taşeron kadın işçi olmak daha da zor. Çalışma süresi boyunca defalarca hasta ve hasta yakınları, personel ve yöneticilerimiz tarafından sözlü tacizlere, yersiz iltifatlara maruz kalıyoruz. Karşılarında iş garantisi olmayan, işi pamuk ipliğine bağlı bir kadın işçinin ses çıkaramayacağını düşündüklerinden olsa gerek bu cesareti kendilerinde rahatlıkla bulabiliyorlar.

Bir taşeron çalışan olarak AKP hükümetinin taşeronları kadroya geçirme sözü hakkında neler düşünüyorsunuz?

Taşerona kadro olayını ilk duyduğumuzda hepimiz heyecanlanmıştık. Patron aradan çıkacak, maaşımız artacak, iş garantimiz olacaktı. Fakat gidişat hiç de öyle görünmüyor.

Peki, taşerona kadro konusunda şimdiki durum nedir?

Birçok arkadaşım çeşitli nedenlerle güvenlik soruşturmasından geçemedi. Biz geçenler ise içeriğini bilemediğimiz bir sınava tabi tutulacağız. Orada kimin ne şekilde eleneceğini bilmiyoruz.

Var olan haklarınızdan vazgeçmenizi de istediler mi?

Evet evet, zorunlu imzaladığımız sulh sözleşmesiyle tüm haklarımızdan vazgeçtik. Yapılacak sınavda bir şekilde elenirsek, hepimizin uzun çalışma geçmişi boyunca elde ettiğimiz tüm haklarımız yanacak ve üstüne işimizden de olacağız. Çok büyük belirsizlikler var; diyelim ki sözlü sınavı geçtik ve kadroya alındık. Süren güvenlik soruşturması sonucunda bir yıl sonunda bile işsiz kalabiliriz. Karar KHK ile alındığından itiraz ve dava hakkımız da olmayacak. Yine ihalelerde yaşanan sorunlar gerekçe gösterilerek böyle bir karara varılabilir.

OHAL denilerek sermayenin, patronların çıkarlarının tüm topluma ve emekçilere dayatılmasına karşı neler yapabiliriz?       

Aslında biz işçiler çok güçlüyüz ama örgütsüzlüğümüz nedeniyle bu gücümüzü gerçekleştiremiyoruz. Bize köleliği dayatan bu düzene tek tek direnemeyiz. Çoğunluk biziz ama bir araya gelemiyoruz. Tüm bu zenginlikleri var edenlerin bu zenginlikten payını alabilmesinin biraz da buna bağlı olduğunu düşünüyorum.