Emek ve meslek örgütlerinden birleşik mücadele vurgusu

Karaburun Bilim Kongresi’nin üçüncü gününde biraraya gelen DİSK, KESK, TMMOB ve TTB yöneticileri, emek örgütlerinin sınıf mücadelesindeki yerinin tartışıldığı oturumda “birleşik mücadele” vurgusu yaptı.

Karaburun’nda ve Mordoğan’da yapılan 6. Karaburun Bilim Kongresi’nde biraraya gelen emek örgütlerinin yöneticileri sınıf mücadelesinde sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin yerini tartıştılar. Emek örgütlerinin temsilcileri konuşmalarında önümüzdeki dönemde emekçilerin birleşik mücadelesinin önemine dikkat çektiler.

Karaburun Bilim Kongresi’nde “Demokratik Kitle Örgütleri ve Sendikaların Sınıf Mücadelesindeki Yeri: Türkiye Örneği” başlığıyla düzenlenen oturuma KESK Genel Başkanı Lami Özgen, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, TTB Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu ve TMMOB temsilcisi Ferdan Çiftçi katıldı. Oturumu Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube’den Ulaş Yasa yönetti.

Oturumda ilk sözü alan DİSK Genel Sekreteri Görgün, 21. yüzyılda sendikaların kapitalizme karşı mücadelesinin daha önemli bir hale geldiğini söylerken, sendikaların sınıf mücadelesinin tam ortasında yer aldığını kaydetti. Görgün, sendikaların kendilerini dar ekonomik hedeflere hapsetmesinin çürümüş sendika yapılarını ortaya çıkaracağını ifade ederken, “Sömürüyü sonlandırma mücadelesi bütünsel bir mücadele olacaktır” dedi. Görgün her kriz sonrasında egemenlerin kendi arasındaki ve işçi sınıfı ile sermaye arasında dengelerin yeniden oluştuğunu ifade ederken, “Krizlerin faturası emekçilere çıkarılırken, sadece ekonomik sonuçlara odaklanmak doğru değil” şeklinde konuştu. Emekçilerin önümüzdeki dönemde karşılarına çıkan zorlukların artacağına dikkat çeken Görgün, yakın zamanda emekçilerin kıdem tazminatı, bölgesel asgari ücret, özel istihdam büroları gibi büyük tehlikelerle karşı karşıya geleceğini ifade etti. Görgün iktidarın emek karşıtı politikalarına, emekçilerin birleşik bir mücadele ile karşı koyabileceğini kaydetti.

“Birleşik emek cephesi oluşturulmalı”
KESK Genel Başkanı Özgen ise yaptığı konuşmada, sınıf hareketi mücadelesinin ekonomik, sosyal, siyasal bir bütünlük içerdiğini söylerken, “Emekçilere saldırılar bir bütündür, emekçilerde buna karşı bütünlüklü bir mücadele içeresinde olmalı” şeklinde konuştu. Özgen egemenlerin sendikaları kendi tahakkümleri altına almaya çalışmak için sendikaların sadece ekonomik haklar üzerinden mücadele yürütmesini dayatmaya çalıştığını ifade ederken, “Ekonomi ve siyaset birbirinin tamamlayıcısıdır, ekonomik talepleri ortaya koyduğunuz zaman bunun siyasetini de geliştirmek zorundasınız. Siyaset yapma hakkımız halen engelleniyor. Grevli ve toplusözleşme yapan sendika hakkımız halen engelleniyor” dedi. Özgen de konuşmasında birleşik emek cephesinin oluşturulmasının önemli olduğunu ifade ederken, bu zamana kadar bunun başarılamamasında sendikaların eksikleri olduğu ve önlerinde böyle bir sorumluluğun olduğunu kaydetti.

“AKP referandumla dikenli bahçeyi temizledi”
Toplantıda TMMOB adına konuşan Çiftçi ise, TMMOB’un mesleki çalışmada ilkesinin “emekçilerin ve halkın çıkarlarının savunusu” temelinde olduğunu söylerken, AKP’nin neoliberal politikaları her alanda derinleştirerek emekçilere karşı büyük bir saldırı içerisinde olduğunu ifade etti. Çiftçi geçtiğimiz yıl 12 Eylül’de yapılan Anayasa referandumunun önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydederken, “AKP bu referandumla önündeki dikenli bahçeyi temizlemiştir” şeklinde konuştu. Çiftçi referandum öncesinde AKP’nin başını sıkça ağrıtan yargıda büyük bir temizliğin yapıldığını kaydederken, AKP’nin kanun hükmünde kararnamelerle, TBMM’yi tamamen bypass ederek ülkeyi yönetmeye çalıştığını kaydetti. Çiftçi TMMOB’un açtığı davalarla hükümeti yargı yoluyla çeşitli davalarla engellediği ve rantların önünü kestiği için AKP’nin hedefine konduğunu ifade etti. Çiftçi konuşmasının sonunda önümüzdeki dönemin zor ve gerçek bir mücadele dönemi olacağına dikkat çekti.

“Yerimizi tutmak ve geliştirmek zorundayız”
TTB Merkez Konseyi Başkanı Bilaloğlu, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin giderek kitlesini kaybeden ya da kitlesini harekete geçiremeyen yapılar olma anlamında sıkıntılar yaşadığını söylerken, “Bu sorunu çözmek zorundayız” dedi. Konuşmasında TTB’nin tarihsel olarak mücadele dönemlerinde öne çıkan vurgularına ilişkin kimi bilgiler sunan Bilaloğlu, önümüzdeki dönemde sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin önünde “sınıf mücadelesinde yerlerini tutma ve bu yeri geliştirme” anlamında önemli bir sorumluluk olduğunu kaydetti.

“Demokratik Kitle Örgütleri ve Sendikaların Sınıf Mücadelesindeki Yeri: Türkiye Örneği” başlıklı oturum dinleyicilerin katkı ve sorularıyla son buldu.

(soL - Karaburun)