Neler oldu, ne olabilir? (Utku Dağ)

Seçimlerde seçmen sayısının 56 milyona yakın bir sayı olduğunu gördük. Erdoğan bunun 21 milyona yakınından destek gördü. 2011 genel seçim sonuçlarıyla karşılaştırdığımızda oy oranını koruduğunu görüyoruz. Bu aynı zamanda cemaatin oyunun 500 binden az 1 milyondan fazla olmadığını da gösteriyor.

İhsanoğlu ise oy kullanmayı tercih eden 41 milyon kişiden 15.5 milyonundan destek gördü. İhsanoğlunu destekleyen partilerin 2011 genel seçimindeki oylarını topladığımızda 17 milyonu aştığını görüyoruz. Sadece CHP ve MHP'nin beraber desteği ise 16.5 milyonu aşıyor. Bu veriler doğrultusunda 2.Cumhuriyet'in "Yeni CHP" sinin, seçmende akıl tutulmasına yol açtığını görüyoruz. Seçmenlerinin bir bölümü "terör örgütü" suçlamasında bulunduğu bir partinin adayına yönelebilirken, bir bölümü de bu oyunda ben yokum diyerek seçimi boykot etti. Seçimi boykot edenlerin toplam verisi ise 14 milyon.

2010 referandumunda Kürt hareketi seçimi boykot etmiş ve kullanılmayan her oyun onlara ait olduğunu dile getirmişti. Referandum da ise 49 milyon kayıtlı seçmen var ve bunların 38 milyonu oy kullanmış. 2010 referandumunda oy kullanmayan sayısı 11 milyon iken, Demirtaş'ın bugün aldığı oy ise 4 milyon. 2010 referandumunu boykot edenlerden Demirtaş'ın aldığı oyu çıkardığımızda 7 milyon kalıyor. Bu 7 milyon kişiyi de günümüz seçimlerinde ki veriden çıkartsak bile bugün hala en az 7 milyon kişinin bilinçli olarak oy vermediğini görüyoruz. Evet artan seçmen sayısına rağmen bu şekilde toplama, çıkarma işlemleri yapmak tam doğru olmasa da tam yanlış değil, önemli olanı ise sonuç kötü değil.

Demirtaş aldığı oydan tatmin olmuştur elbet ama bu oyların seçeneksizliğin çaresizliği olduğu da okunabilir.

Çünkü bu ülkenin komünistleri seçim öncesinde siyasetini halka taşımakta oldukça eksik kalmıştır. Buna rağmen en az 7 milyonluk bir bilincin biz onlara ulaşamadan doğru reaksiyon göstermesi bizim tutunacağımız daldır.

***

Tabi bir de seçimin galibine yeniden dönmek gerekli. Gerekli çünkü bizim için tutunabileceğimiz bir dal gözümüze çarpsada bizi bazı sonuçlar beklemektedir. Unutmamalıyız ki hiçbir diktatör birisi tarafından itilmedikçe düşmez. Dezavantajımız ise bunu diktatör de biliyor ve önlemler almak için eli artık daha güçlü!

Geçen yıl 10 milyon kişinin aktif katılımıyla salladığımız hatta düşürdüğümüz şahıs kimse kusura bakmasın düştüğü yere doğru tırmanmak için çaba sarf etmektedir ve bu yolda önemli bir adım atmıştır.

Tırmanmaktan asla vazgeçmeyecek olan Erdoğan hiç bir zaman aynı noktaya ulaşamayacaktır ama bu tırmanışta çok kritik bir nokta vardır. Erdoğan yeniden tırmanmaya çalışırken onun ayağını kim kaydıracak?

Kimin kaydıracağı sorusunun cevabı aynı zamanda kimin tırmanışı tamamlamada önemli bir yer kazanacağının da cevabıdır. Galip ayrılan mezhepçi, hırsız, katilin elinin altında artan güçle yapacağı saldırılar olacaktır ve bunun hedefi bizlere yönelik olacaktır. Bu da bizim onun ayağını kaydırmak için orada bulunmamıza engel olabilme ihtimalini doğurmaktadır.

Bana göre bir şizofren yeniden güçlenmek ve bütün kontrolü ele almak için ansızın kılıçları çekebilir...

***

Artık somut hedefler koymanın vakti gelmiştir, geçmektedir...

Hızlı bir şekilde kendimizi toparlamamız, kendimizi örgütlememiz, 7 milyonluk dalı ekip beslememiz gerekmektedir.

Çünkü bence de lanet olsun ki birbirimize ihtiyacımız var. Ve Lanet olsun ki birkaç kez ölümü gören Erdoğan bizden korkmasına rağmen, sınırları zorlamaktan korkmayacaktır.