“Esas fakirliği konuşmak lazım”

Aydın ve sanatçılara hükümetin “Kürt açılımı” hakkındaki görüşlerini sormaya devam ediyoruz. Bugünkü konuğumuz müzisyen İsmail Hakkı Demircioğlu.

AKP hükümetinin gündeme getirdiği “Kürt açılımı” konusunda siz neler düşünüyorsunuz? Böyle bir konuda AKP hükümeti samimi olabilir mi sizce?

Bu tabii çok önemli bir konu Türkiye için. İlk olarak, Türkiye'de bu işin çözülmesine itiraz edecek bir insan olmaz diye düşünüyorum. Ama nasıl çözülecek? İşte işin bütün püf noktası orada. AKP bu açılım diye ortaya çıkmadan önce bütün partilere, sivil örgütlere deseydi ki mesela, “bu işi nasıl çözeriz diye herkes bir şey hazırlasın”. Bir süre verilseydi ve sonra bunlar konuşulsaydı, kendileri de bir şey hazırlamış olsaydı, bence daha samimi bir şey olurdu. Çünkü bu şeyin hem içeriğinin ne olduğu belli değil hem de politik bir yatırım gibi. Tarih de verildi, işte yılbaşına kadar çözmemiz lazım falan diye. Yani şüphe uyandırıcı bir durum. Ortamın karışması da biraz ondan belki. Tabii muhalif olanlar aynı şeyleri düşünerek, inanmadıklarını söylüyorlar. AKP'nin açılımına karşı çıkıyorlar diye sanki bu meselenin çözülmesini istemiyorlar gibi düşünülmemesi lazım.

Yani çok inandırıcı gelmiyor bana bunların açılımı.

Aslında Genelkurmay'ın da açıklamasından sonra, DTP'liler de “meğer bunlar da samimi değilmiş, cevap vermiyorlar konuşulanlara” noktasına geldiler. Yani kimse aslında inanmamış bunlara ama ortaya bir yem atıldı ve birileri de her şey çözülüyor sandı.

“Kürt sorunu”nun çözümü konusunda siz neler düşünüyorsunuz? Bu sorun hangi temel ilkeler etrafında çözülmeli sizce?
Bu ülkede hepimize, yönetenler tarafından bir sürü yanlışlar yapıldı. Kürtlere belki daha fazla yaptılar. Ama bunun Amerika'ya havale edilip çözülebileceğine ben inanmıyorum açıkçası. Her zamanki gibi bir demokrasi lafı ediliyor, demokrasi belki son yıllarda en çok edilen laf, ama nedir, içine ne atılıyor, belli değil.

Bu konuda mesela anadilde isimlerin verilebilmesi lazım, anadilini konuşması lazım insanların.

Ama mesela içeriden Abdullah Öcalan'ın söylediği federasyonvari ama adına federasyon da denmeyen, “eğitimi biz yapıcaz, savunmamızı biz sağlıycaz” gibi şeylerin olması da mümkün görünmüyor bana. Ayrı bir eğitim sistemi, sağlık sistemi, savunma sistemi aynı ülke içerisinde nasıl olacak? Benim aklım almıyor. Bir kere bu ülkede bir birlik olması gerektiğini düşünüyorum, bölünme gibi şeyleri ben düşünemiyorum açıkçası.

Orası nasıl kalkındırılır onun çalışmalarının yapılması da gerekiyor. Ben Karadenizliyim, oranın dağlık bölgelerinde yaşayan insanlar da çok fakirler. Her tarafta var fakirlik. Ama bu konuşulmuyor. Son 10-15 yıldır yalnız etnik temel üzerine geldi her şey. Oradaki ekonomiyle, paylaşımla ilgili şeylerin lafı edilmiyor. Başka şeylerin konuşulması lazım. İstanbul'daki milli gelir, mesela 5 bin dolar da diyelim Diyarbakır'daki 200 dolar, bunu çözmek lazım diye düşünüyorum ben. Bu çözülürse zaten her şey çözülür.

------------
Yarın: Ataol Behramoğlu