Yeni Bir Günlük Gazete! Neden mi?

Yapılacak çok iş var. Bu konuda hemfikiriz. Ama öncelikler nasıl örgütlenecek? Soru bu. Sorun da bu.

Buradan belki bir ilk öneri çıkarılabilir. Aslında da çıkarmak gerekir. Uzun bir süredir gerçekten eski solun tüm kodlarını hırpalayan, önemli bir bölümünü geçersizleştiren ve genelde Türkiye solunun da yakın takibe alıp kendisine yön belirlediği bir kurumsallaşma ile karşı karşıyayız. İçinde bulunduğumuz şu manyetik siyaset alanından söz ediyoruz: Bu gazete, soL, ve üzerinde yükseldiği siyasal irade, Türkiye solunun -belki adını anmaktan kaçınıyor ama- yine de çoktandır yönünü belirlediği bir merci halini almış bulunuyor.

"Dışımızdakilere" bakarak soralım: Ağır mı kaçtı?

İçerideki kardeşlerimizi düşünerek soralım: Yoksa çok mu haddini bilmez bir irade beyanı oldu?

Başkalarını bilemeyiz, ama bu satırların yazarına göre, Türkiye sol siyasetinde, artık işler böyle bir yerleşiklik kazanmıştır. Tamam, sonuçta, bir iddia bu. Tabii, bu iddiaya takılıp kalmamak lazım. Özellikle soL'un sınırlarını aşmak zorundayız. Peki, bunu nasıl yapabiliriz?

Çok açık: Zamanı gelmiştir bir günlük gazete örgütlemek gerekiyor ve bu, sanıldığı kadar zor değil.

Ama eski solun sadece yenilgi üretebilmiş tüm alışkanlıklarını nihai olarak kırıp dökecek ve kendisini solcu sanan/satan sağcı liboş sürünün de feleğini şaşırtacak bir gazete örgütlenmesinden söz ediyoruz. Elimizdeki gazeteyle, yani soL ile açılmış kapıların bile artık eskidiğini, gereksizleştiğini, kullanılmaz hale geldiğini kanıtlayacak bir çıkış örgütlemekten söz ediyoruz.

Olur mu?

Olur.

Olmazsa, geldiğimiz noktadan geriye düşeceğimiz kesindir. Sadece yürüdükçe ayakta ve dengede kalabiliyoruz malum.

Belki somut örneklerle daha kolay anlatabiliriz. Neresinden bakılırsa bakılsın, çöküş sürecindeki bir ülkede, yılların acımasız antikomünist bombardımanlarına rağmen, -hadi biraz yukarıya çekelim, çünkü rakamların aşağı çekildiğini biliyoruz- 100 bine yakın insan 29 Mart'ta bir sandığa gitti ve mührü Türkiye Komünist Partisi'ne vurdu.

Bu, bir irade beyanıdır.

Kemal Okuyan'ın çekinceleri, yorumları ve hatırlatmaları elbette doğrudur: Bu sonuç yeterli değildir. Ama biz, bir başka açıdan bakınca, bu sonucun, böyle bir ülke için her şeye rağmen önemli bir rakam ve "hareketlenme eşiği" anlamına geldiğini de söyleyebiliriz. Demek, Türkiye'de en az 100 bin komünist iddialı insan yaşıyor ve en olumsuz koşullarda bile bu duyarlılıklarına, bu fikirlerine sahip çıkıyorlar. Üstelik bu tutumlarını cümle âleme de ilan ediyorlar.

Buradan hareketle yapılabilecek çok şey var.

Bu gazetenin, internet gazetesi soL'un, aynı isimle ve insanların her gün ellerine ulaşacak, aşkın bir gazete olarak tüm somutluğuyla yeniden örgütlenmesi için zaman gelmiştir. Yani, soL'un, her sabah Türkiye'nin her köşesine ve somut bir çabanın ürünü olarak insanların eline ulaştırılması gerekiyor. Daha da önemlisi, Türkiye'nin her yanına dağılmış, her köşesine girmiş sosyalizm inadının, bu köşelerden beslenerek bir gazete halinde, yeniden biçimlenmesi, bu insanları bizimle ve bizi de bu insanlarla somut bir ilişkiye sokması gerekiyor. Karşılıklı somut destekten söz ediyoruz.

Bu, bir örgütlenmedir.

İsteyen, entelektüel şiddetin yeni örgütlenme aşaması olarak da okuyabilir.

"Nereden çıktı şimdi bu?" demeyelim. Bu satırların yazarının tek işi medya olduğu ve kendisine de yeni maceralar aradığı için falan değil: Şu anda ülkenin her yanını ve hatta Avrupa'yı da hedefleyen bir günlük gazete projesi, mutlaka eski solun kodlarından ve egemen piyasa cilvelerinden farklı bir ürün çıkarmak zorundadır. Renksiz, cansız, geçmişin bazı doğrularını papağan gibi art arda sıralayan, sevimsiz, yaratıcılığa adeta düşman bir "sol gazeteden" söz etmiyoruz. Bu, var. Sol geçmişe "eleştiri" yaftası altında küfürler sıralanan ve yaratıcılık adına piyasadaki malları taklit eden "döküntüler" de değil derdimiz. Onlar da var. Daha da olurlar.

Biz, yepyeni bir çıkıştan söz ediyoruz.

Sosyalizmin müdahale edememesi halinde çökeceği kesin bu Türkiye'de, medya kuruluşları ve ürünlerinin her gün yeni ve daha ağır darbeler alacağını biliyoruz. Buraların da sınıf mücadelesinin alanları olduğunu herhalde eklemeye gerek yok.

Peki, bu sallananların yerine neler geleceğini hiç bilen var mı?

Böyle yıkım dönemlerinde yeni ve çağın -hatta modanın- gereklerini karşılayan ürünlere mutlaka talep doğar. Eski prangalar hafifler. Alışkanlıklar birden gündemin dışına düşer. Geçersizleşmeye başlarlar. Eskimiştirler. Geleneksel çizgiler sıfıra doğru sürüklenir. Kaosu yaşarız.

Bu noktadayız.

W. Paul Cockshott ve Allin Cottrell, birkaç yıldır, bilgisayar teknolojilerinin merkezi planlamayı ne kadar kolaylaştırdığını anlatmaya çalışıyor. Sosyalist merkezi planlama için yepyeni olanaklar doğdu gerçekten de. Biraz, işte bunu andırıyor: Teknik olarak bugün gazete yapmak yerleşik demokratlar için güçleşmiştir, ama yaratıcı, yani yeni ve aşkın sol için büyük olanaklar doğmuştur. Entelektüel aşkınlığını yaratıcı çizgilere dökebilenlerin bu olanakları değerlendirmesi gerekir. Yepyeni bir ilişkiler ağı kurulabilir çünkü.

Eğer ilgi olursa önümüzdeki günlerde yeniden gündeme getirir ve tartışırız. Ancak, şu çok açık: Bugün Türk basınının, en sağdan kendisini solcu sananlarına kadar uzanan geniş bir cephede hep aynı gazeteyi çıkardığını görüyoruz. İşte soL, tam bu noktada, başlı başına bir aşkınlığı simgeliyor anlaşılan en çok da bu nedenle görmezlikten geliniyor. Ama biliyoruz ki, çok fazla okunuyor. Türkiye solu, bu gazeteye, soL'a bakarak, dengesini, yönünü belirliyor. Solumuza bakan, bütün yalpalamalarını, küçüklüklerini ve sözde yeni yönelimlerini doğru okuyabilir. Yönelimleri anlamlandırmak, soL'dan sonra çok daha kolay.

Bunu ileriye taşımak gerek.

İktidar yolundaki ittifaklar için gerekiyor bu.

Türkiye'nin her köşesinde, bu mücadeleye her gün somut katkıda bulunmak isteyenler var. Bir internet sitesinden, ki sanal dünya sonuçta sanal bir duyarlılıktır, istediğimiz sonucu alamayız. Sadece somut ürünlere bağlayabilirsek, bir destek alanı yaratabiliriz.

Bir redaksiyon ve dağıtım örgütlenmesinden söz ediyoruz.

Reklam diye bir gelir kanalı olmayacağına göre, yeni bir gazeteyi bu iki çemberden oluşturabiliriz. Haber örgütlenmesi ile dağıtım örgütlenmesi iç içe.

Türkiye'nin her köşesinde habercilik için redaksiyonlar kurabiliriz, buralarda genç insanları yetiştirebiliriz ve asıl önemlisi, böyle bir ürünün her gün dağıtımını örgütleyecek bir oluşum yaratabiliriz. İkisi de çok somuttur. Kuramsal olarak her gün 100 bin insanın elini uzatmak isteyeceği bir gazete, mümkün. 29 Mart'taki sandık sonuçlarına bakarak, diğer tüm partileri, solcuları dahil, bir kenara ayırarak söylemek zorundayız. Sandıklarda çok ilginç bir iradi şiddet beyanı yatmaktadır.

En azından ülkenin 100 büyük/büyücek yerleşim bölgesinde haber redaksiyonları örgütleyebiliriz, bu bir, ve, iki, bu bölgelerde dağıtım ağları da kurabiliriz. Bu insanlar yeni kapıları bu günlük gazete sayesinde açabilirler. İnsanlar bu gazete üzerinden yüz yüze ilişki kurararak birçok çemberi kırmayı da başarırlar. En önemlisi, bir dönem için çok gerekli ama artık yetersiz, sanal çemberlerin ötesine geçebiliriz. Devrimci çalışma yapacak insanlar için de ek bir katkı olur bu.
Bu işin neden olamayacağını biliyoruz, yani zorluğu konusunda ayrıntılı analizlerimiz var, ama bu işin bütün engellere rağmen, onları aşarak nasıl başarılabileceğini göstermek zorundayız.

Sermaye, insanları, onların eline üç-beş para sayarak bir araya getiriyor, biz onun bir araya getiremeyeceği sayıda insanı bambaşka nedenlerle bir araya getirebiliriz. Üstelik onların entelektüel kapasitesinin çok üzerinde, çok yetenekli, duyarlı ve fedakar insanları toplayabiliriz.

Bir araya gelebiliriz.

Bu noktadayız.

Böyle bir gazetenin, ki tekrar vurgulayalım, alışılmış çizgilerin ötesinde, ama "uçuk-kaçık" sanatsal ürünlere elbette benzemeyen, ciddi bir gazete kurmak için zaman gelmiş bulunuyor.

Bu konuyu, biraz önce dediğimiz gibi, eğer ayrıntılarıyla tartışmak gerekirse, yepyeni noktaların önümüze açılacağını göreceğiz.

Her yıl 1.5 milyona yakın genç insanın liseden çıktığı bir ülkedeyiz sonuçta. Böyle bir ülkede umutsuz olmak için neden çok, ama umutlu olmak için de nedenler yok değil.

Sonuçta soL, çok önemli adımlar attı ve daha önce pek kolay inanılamayacak bir potansiyeli de ortaya sermiş oldu. Geliştirilmesi gereken bir potansiyel bu.

"Olağan dışı şeyler yapmak gerekiyor", doğru. Başkalarının cesaret edemeyeceği, entelektüel şiddetin çağdaş çekimlerine de uygun şeyler...

Müdahale zamanındayız.

Değil miyiz?