İsrail-Türkiye: Gericilerin ‘Enternasyonalizmi’

Bizim katiller onlara veya onların katilleri de bizimkilere benziyor.

Galiba gericilik, en çok birbirinden kopya çekiyor.

İsrail, Osmanlı gibi kaotik ve belki çok zengin, ama çok da acımasız bir siyaset harmanından çıkan Türk politikasını hiç ciddiye almaz olur mu?

Gazze'deki Arap halkına yönelik insanlık dışı saldırıya, o açık katliama bakınca, İsrail'in cinayetleriyle Türk egemenlerinin cinayetlerinin birbirini andırdığını, Türk ve Yahudi kasapların birbirlerine yoğun bir eğitim verdiğini görebiliyoruz.

Ne mi demek istiyoruz?

Bazı açılardan İsrail'in bir tür İlhan Selçuk'u diyebileceğimiz Uri Avnery'nin son saptamalarına ("Molten Lead") şöyle bir göz atmak bile yeterli olabilir (http://www.avnery-news.co.il/english/index.html): 85 yaşındaki Avnery, Hamas'ın kimin yetiştirmesi olduğunu açıklıkla söylüyor. Sanki Türk faşizminin dönüm noktasındayız. Gerici Türklerin sözde kurnazlığını anımsıyoruz: Arap halkına kan kusturan İsrail adlı bu işgal gücü, başdüşman olarak "eski" Arafat ve FKÖ'yü gördüğü yıllarda, özellikle 1980'lerde, gerçekten de işgal bölgelerinde hep islamcı güçleri destekledi. Usulünce tabii. Tüm diğer ilerici hareketler acımasız bir şiddetle, bir kasap pervasızlığıyla, en kanlı biçimde bastırılırken, islamcıların camilerde, daha doğrusu "kamusal alanda" bol bol propaganda yapmasına olanak sağladı İsrail yönetimleri... Henüz tümüyle çürümemiş olduğu yılların Arafat'ıyla FKÖ'sünü düşman ilan eden bir islamcılık, hele hele Sovyetler Birliği de varken, İsrail için bulunmaz nimetti. Değerlendirdiler.

Avnery, İsrail iç istihbaratının (Şin Bet), Hamas'ı kollarken ("yaratmadık, ama yaratılmasına da engel olmadık"), Filistin'in laik ve sosyalizme açık devrimcilerini, El Fetih'i resmen doğradığını, üyelerini acımasızca öldürdüğünü veya zindanlara tıktığını söylüyor. Sanki 12 Eylül bunların ağa babasıydı ya da tersi: Bu kasaplar 12 Eylül'ün akıl hocalarıydılar. Şimdi şu Ergenekon rezaletinde AkP ve ardıllarını kendisine böyle yöneldikleri için pişman edeceği kesin Prof. Dr. Yalçın Küçük, Türk-İsrail iç içeliği konusunda hep haklıydı. Siyonizm, sanki bir ortak kasap ideolojisi...

Avnery, Gazze acısıyla kaleme aldığı analizindeki saptamalarında haklıdır: Bugün artık durum değişmiş, başka bir sayfa açılmıştır. Şeytan artık FKÖ değil, Hamas'tır. Ama asıl olan da, Filistin halkının dayanma gücünü test etmektir.

O halde Avnery, İsrail'in canice testini ABD ve AB'nin geniş desteğiyle gerçekleştirdiğini açıkça yazarken, bilmeden, Türk ve Kürt liberal gericiliğiyle ilgili bir ders de vermiş oluyor. Yakından izlemek, bazı kesitlerde ters düşsek bile ciddiye almak zorunda olduğumuz bir kavga adamı bu Avnery. Dedik ya, bizim İlhan Selçuk'umuzu andırıyor yer yer...

Neyse...

Burada ne görüyoruz?

Bir çıkmazın içinde olduklarını ve başkentleri kasıp kavuran finansal-ekonomik krizin elindeki emperyalistler kadar, onların yerli uşaklarının da gerçekten körleştiğini ve her türlü yaratıcılığı yitirdiklerini görüyoruz. Emperyalizmin dışsal değil içsel bir sorun olduğunu da...

Ama en önemlisi, faşist 12 Eylül darbesiyle birlikte sahnelenen oyunun, emperyalizm için hiçbir zaman tehdit olmamış islamı destekleyerek solu silmeyi hedefleyen kanlı oyunun yani, İsrail'de ve işgal ettiği topraklarda başka boyutlarda onyıllardır yinelenmekte olmasıdır.

Sorulabilir: Bu İsrailli katiller mi bizim canilerden öğrendi bu yolları, yoksa bizim caniler mi İsrailli katillerden öğrendi?

Gericiliğin, bir tür enternasyonalizm olduğunu niye söylemeyelim?

Ortaya çıkıyor işte: Gerçekten de Türkiye'de ilericiliğin üzerindeki kanlı baskı, hep islamı şişirmeye yönelikti ve Erdoğan-Gül hareketi bu alanda emperyalizmin en çalışkan öğrencilerinin Türk islamcıları olduğunu kanıtlamış oldu.

Ama çelişkilerin inanılmaz ölçülerde şişerek biriktiği Arap dünyasında bozulan bir şey var. Filistin'de Hamas, Lübnan'da Hizbullah, galiba istemeden, emperyalizmin Türkiye'de başarıyla uyguladığı bir ezberi bozmak zorunda kaldılar. Irak'tan sonra, bir daha: Artık karşımıza yeni bir Arap kimliğiyle çıkacaklar. Arap insanı değişiyor.

Dolayısıyla ve buna rağmen, oyunu tamamen bozamadıkları kesindir. Ama bu değişen Arap direncinin, emperyalizmin Türklerden alıştığı bir iğrenç ezberi şimdiden bozduğunu rahatça söyleyebiliriz.

Neden?

Döküntü solcuların bir zamanki moda sözü "ezber bozmak" herkesin harcıdır. Ama oyunu sadece iktidara oynayan sosyalistler bozabilir. Aslolan oyun bozmaktır. İslamcılar, yani din satarak politika yapanlar, şu ya da bu aşamada emperyalist başkentlerin oyuncağı olmaya mahkumdur. Fakat ortada zıvanadan çıkmak üzere bir cepheleşme var.

Çelişkiler o kadar keskinleşmiş durumda ki, İsrail yönetimi bir türlü 12 Eylül ve sonrasındaki Türk yönetimleri gibi kolay bir başarıya ulaşamıyor. Solu, islamı şişirerek kazıyamıyor islamı, kendi çıkarları için şişirmekte güçlük çekiyor. Bombalar elinde patlıyor.

Avnery, haklıdır: Artık tarihin bambaşka bir sayfasındayız. Arap acısı böyle bir şey.

Anadolu topraklarında ise bizden yana, yani Türkiye ilericilerinden yana işleyen ek bazı birikimli mekanizmalar var. Türkiye'nin aydınlanma geleneği ve Ekim Devrimi ile zorunlu akrabalığından doğan cumhuriyetin kurucu şifreleri, işi bozuyor olabilir.

Sürekli önde gelen emekli generallerin, yargı adamlarının gözaltına alınması veya hırpalanması falan da böyle bir zorlamanın sonucu kabul edilmelidir. Arap dünyasında olmayan, "Türkî" dünyada var. Türkiyemizdeki "Kürdî" dünyada da var. Ergin Yıldızoğlu'nun vurgusu yerindedir: Türkiye Cumhuriyeti, sonraki büyük haksızlık yıllarına rağmen, en azından 1920'lerde, eğer bir Türk-Kürt ittifakının ürünüyse, Kürtler de, tıpkı Türk kardeşleri gibi, aydınlanma ve Ekim Devrimi ile akrabadır.

İş, bu noktada bozuluyor.

Zaman, Türkiye ilericilerinden yana işliyor o halde...