İki "Öz", İki Cumhuriyet ve "Fetojenik Sol"un Sonu

"Birinci Cumhuriyet"in başarısız kalması kader değildi, aydınlanmayı taşıyan veya taşıyacak solla bağlantılı bir şeydi ama artık o noktadayız. İslamofaşist bir cumhuriyetteyiz. Nihai çöküş kesindir. Bunu aynı soyadlı iki savcı üzerinden de ifade edebiliriz: Doğan Öz ve Zekeriya Öz.

İkincisinin yerleşebilmesi için, anlaşılan, birincisinin 30 yıl kadar önce katledilmesi ve bir yolun kapanması gerekiyordu. "Birinci Cumhuriyet"in, daha doğrusu "1923 Projesi"nin bir yeniden kuruluşa ve kurtuluşa, kalıcılığa, açılması için mutlaka sol yoldan geçmesi gerekiyordu. O yoldan geçmezse, tıpkı Avrupa aydınlanmasının "meşru" çocukları faşizm ve nazizm gibi, Türkiye aydınlanması da kendi içine ve gerici bir rejime dönüşebilecekti. Tabii küçülerek. İşte Doğan Öz, sosyalist savcı, Türkiye aydınlanmasının bu temiz yüzü, yolu sadece gerici meslektaşlarına açmak için değil, Türkiye’yi bir gerici batak olarak çökertmek amacıyla bitirildi. O cinayetin temsili niteliği var büyüktür.

Sektör, Türkiye’nin aynasıdır: Doğan Öz’ün tasfiyesi, dümene Zekeriya Öz’lerin geçmesi içindi. Büyük oyun buydu. Başardıkları anlaşılıyor.
İki hukukçu "Öz"den, biten cumhuriyetin tarihine böyle bir anlam çıkarmak mümkün. Doğan Öz-Zekeriya Öz hattı, tam bir özettir. Bitirilen Türkiye, hiç bundan daha kısa ve anlamlı anlatılamaz. Biz, Metin Çulhaoğlu’nun çağ açan formülasyonunda kalalım: Gerçekten de aydınlanmayı sadece sol taşır, "aydınlanma düşüncesi" tek başına solu taşımaz ve eninde sonunda "tefessüh eder" Türkiye o nedenle bitiyor. Çünkü solu kusmak zorunda kalıyor, sadece sol, Türkiye’yi taşıma kudretine sahip. 12 Haziran’da bunu anlatmaya çalışacağız.
Bitiş sürecindeyiz. Merdan Yanardağ’ın sözleriyle "Birinci Cumhuriyet’in Sonbaharı"nı yaşıyoruz. Yıkım, kapıdadır.

Tabii bunun sonuçları oluyor. Biri, soldadır. Fethullah Gülen hareketiyle bağlantılandırılmış bir etiketi eğip bükerek kavram halinde kullanacak olursak, "fetojenik sol", hani şu yıllarca Ergenekon falan diye devrimci sola saldıranlar, şimdi islamofaşizm gereği teker teker içeriye alınınca, bu komploya başından itibaren uyanan komünistlerin haklı olduğunu söylemek zorunda kaldılar ya, onlar, tablonun farklı yüzünü sahneye çektiler. En rezilleri "yetmez ama evet"çiydi.

Başa dönelim. Birinci Öz’ün tasfiyesiyle ikinci Öz’ün yerleşmesi sürecinde, solda da fetojenik bir kökleşme kavgası yaşanması gerekiyordu. Yaşandı. Ürünleri, ortada.

O halde, hazır olalım: 13 Haziran’dan itibaren bu noktalarda büyük kırılmayı yaşayacağız. Ama tam bir iç savaş sath-ı mailine girmiş Türkiye’yi de yaşayacağız. O aşamada fetojenik cahil Ufuk Uras ve kravatı, halkın hiçbir işine yaramaz. Demek, görece yeni fetojenik oyunbazlar gerekiyor.

Fetojenik Türkiye, fetojenik sol olmadan kurulamazdı. Kabul. Kuruyorlar. Ama her anlamda "kuruyorlar". Kurdukları rejim, kupkuru ve paramparçadır. Pul pul dökülüyor... O pulları bize sol veya özgürlük diye satmaya çalışanları kabul etmemiz mümkün değildir.

Bu yüzden karşı çıkıyoruz. Halkımıza, bu büyük felaketin içinden ancak örgütlü bir beraberlikle çıkabileceğimizi, örnekler eşliğinde, programımızdan ana başlıklar vererek anlatabiliriz. Yarım milyon öfkeli ve bilgili kadın ve erkek, bu ülkenin bitişe kilitlenmiş talihini tersine çevirebilir. Bu yolla, Türkiye solunun başta Arap dünyası olmak üzere bütün bir bölgeye kurtuluş sinyali vereceği, hatta bayraklaşacağı kesindir.

CHP’nin yerle yeksan olacağı bir seçimin ardından, sahneye tsunamiler üzerinde su kayağı yapabilecek cürette genç bir sol politikacılar kuşağının çıkması kimseyi şaşırtmayacak. "Fetojenik sürü"nün şimdilerde hiç farkında olmadığı bir şey de bu.

Sandıktan adıyla sanıyla yarım milyon komünist oy çıkarsa, soysuz burjuvazi ve onun her renkten uşakları için 13 Haziran, tam bir felaket tarihi olur. Ülke birkaç gün içinde tanınmaz hale gelir. Olumlu bir süreçten söz ediyoruz. O noktaya itiliyoruz.

Peki, ne yapacağız?