I.
Tamam. Geçen hafta kaldığımız yerden yürüyebiliriz: Günlük gazete önerisine yönelik ilginç ve gerçekten sevimli bir vurgu, muhtemelen pek genç bir sol.org.tr okurundan geldi. Bunu, kişisel bir notun ötesine taşımak için biraz rötuşlayarak ve aşağıda okuyabileceğiniz düşüncelerin "daha da geliştirilip analitik makaleler formatında soL bünyesinde yayımlanması" arzusu eşliğinde, sunmaya çalışalım. Şöyle:
"Merhaba Yurdakul Bey,
Düzenli olarak takip ettiğim sol.org.tr sitesinde 'Yeni Bir Günlük Gazete! Neden mi?' başlıklı yazınızı okudum ve yazınızın içindeki 'Bir internet sitesinden, ki sanal dünya sonuçta sanal bir duyarlılıktır, istediğimiz sonucu alamayız. Sadece somut ürünlere bağlayabilirsek, bir destek alanı yaratabiliriz' bölümünü görünce sol'un interneti kullanmaktaki başarızlığının teknik yetersizliklerden öte, bir bakış ve kavrayış sorunu olduğunu düşündüm.
Gazetenin gerekliliği bir yana, o konuyla ilgili değil, söylediklerim, internete bakışınızla ilgili olacak.
Benim aklıma takılan, beni üzen, interneti böyle basit görmüş ve onun geleceğini ve imkanlarını 'sanal bir duyarlılıktır' sözüyle geçiştirmiş olmanız. Benim şu anda yapmakta olduğum iş, web için video reklam üretmek üzerine. Türkiye'de web video reklamcılığı yeni bir alan ve biz internette yeni açılan alanları bunların etkilerini sonuçlarını sürekli yayınlanan raporlarla takip ediyoruz. Yani günün 12-13 saati 'online'ız. Kapitalist şirketler ciddi paralarını bu yeni ve dev iletişim alanının olanaklarını geliştirmeleri ve daha verimli kullanabilmelerini sağlamaları için milyarlarca dolar para harcıyor. Artık en küçük kobiler bile internetin faydalarından nasiplenmeye başladılar. Gelin görün ki 'bizim solcular', ki en yaratıcı adamlar buradan çıkar her daim, buna rağmen internete gelince Vakit gazetesindekilerin internette geldikleri çizgiden öteye gidemiyorlar. Harun Yahya diye gezinen mandavalın aldığı verimin çeyreğini dahi alamıyorlar.
Kısa tutacağım.. Sadece sözünüz bana battığı için yazdım bunları.. Solun interneti bu kadar aciz ve güçsüz kullanması çok kötü... Ve yanlış görmesi, ondaki potansiyeli idrak edip değerlendirememesi, felaket. İnternet günlük hayatın aksine daha demokratiktir! Sizden sadece yaratıcı (!), zeki ve pratik olmanızı bekler!
Bir örnek vereceğim: Son seçimlerde TKP'nin seçim filmi internete düşsün diye bekledim, bekledim... Video sitelerine ve üyesi olduğum forumlara, blog sitelerime koyabilmek için... Son günler yaklaştı film hâlâ TKP'nin sitesinde bile yoktu... Kadıköy partiye telefon açıp videoyu internette herhangi bir yere koyup koymadıklarını sordum ve internet siteme eklemek istediğimi bildirdim. Henüz koyamadıklarını, kısa süre sonra koyacaklarını söylediler.. Seçime bir hafta kalmıştı zaten :) ve o video internete konulamadı.. (...) Video internette gezemedi! Başka bir örnek de sol.org.tr'deki videoların 'embed' edilememesi... Yani aslında mesajımın şu kadar olması gerekirdi... Nâzım Sinema Atölyesi, yani kamera kullanabilen birileri var... Sanatçı da var. Bunlardan ne yaratıcı web projeleri çıkabilecek, bu projeler internette ciddi bir etkinlik alanı yaratılabilecekken... Sanal dünya diye geçiştirmek... Bilmiyorum...
Bitirirsek... Şu interneti şöyle görmeyin, çok güçlü bir şey internet. Sistemli ve yaratıcı bir şekilde kullanmak, partiye ve düşünceye çok fazla şey katacaktır.
Sağlıcakla."
II.
Sadece bu küçük vurgu bile, bu ülkeden ve devrimci mücadeleden neden umutlu olduğumuzu, daha doğrusu umudumuzun neden boş olmadığını kanıtlamaya yetiyor. Neyse... Bu, bir yana...
Böyle sorumlu bir serzenişten hareketle ekleyeceklerimiz var.
Bir kere, yaşanan bazı aksaklıklara yönelik eleştirel vurgulara itiraz etmek mümkün değil. Fakat, sadece bazı küçük işlerin yapılması için bile hep çok büyük istihdam hareketleri yaratmak gerektiğini, aklımızın bir köşesinde tutmamız gerekiyor. O çok basit işler, eğer bu doğrultuda bir örgütlenme eksikse, bir çırpıda gerçekleştirilemiyor. Ancak soL kapsamında aldığımız yol, yine de, hiç öyle göz ardı edilecek kadar küçük değil.
Elbette internet olanaklarından yeterince yararlanamadığımız, bunun için yeterince örgütlenemediğimiz söylenebilir. Nedenlerini, anlayabiliyoruz.
Zaten de oraya gelmek istiyoruz: Yeni bir günlük gazetenin, tam da bu nedenle, bir haber örgütlenmesi (haberin ham haliyle gelişi, işlenişi ve okurlarca alımlanması-değerlendirilmesi) olarak, bu okurumuzun notundaki talepleri karşılayan bir zemin oluşturabileceğini düşünüyoruz. Önemli olan, bu alanların birbirine alternatif olmamasıdır. Daha doğrusu, "biri olursa diğerine gerek yok" duygusuna kapılmamaktır.
Türkiye solu, içinden çıkardığı yaratıcı çocukları, sermayeye her anlamda satmak zorunda kaldı. Bunlar maalesef satıldılar. Bir kere emeklerini satanlar oldu, dolayısıyla soldan uzaklaştılar bir de ruhlarıyla bu satışı içlerine sindirenleri biliyoruz. "İyi yerlere" getirildiler. Ama sol, etkili bir haber merkezi hiç kuramadı.
Neden?
Türkiye'deki sol iddialı yayın organlarına bakın, habercilik (kaynakların gelişi, haber formatında gelişmelerin işlenmesi ve insanlara ulaştırılması) solun yapamadığı bir iştir.
Tamam da, neden?
Biz bu talihsizliği ne zaman kırabiliriz?
İsteyen, piyasadaki sol iddialı günlük gazetelere ve haftalık veya aylık sol dergi ve gazetelere, web sitelerine bir göz atabilir. Bu konuda, herhangi bir yaratıcılık görebiliyor muyuz?
Yoktur.
Ama yeni bir durum var. Türkiye denilen ülkede en azından 100 bine yakın insan, her gün somut katkıda bulunabileceği bir yayın organına, basılı günlük gazeteye hazırdır. Bu insan tipi, hiçbir şey yapmadıysa, 29 Mart'ta, elini bir süre için taşın altına bile koyabileceği mesajını verdi. Ama siz onun eline piyasadakilerden farklı olmayan, hatta genelde de çok daha düşük nitelikli bir "örgüt bildirisi" sıkıştırırsanız, kimseyi tutamazsınız.
Mesele şudur: Bir eğilim olarak sol, bizim bu gazetedeki kıpırdanmalarımız hariç, piyasadan farklı bir gazete yapamıyor. Yapmak da istemiyor. Bunu, bir eleştiri olarak, bu haliyle görmek zorundayız. Türkiye'de çeşitli varyasyonlarıyla hep aynı gazete yapılıyor aslında... Sol adına iş çıkardığını düşünenler de piyasadan farklı bir haber alımı, haber işlemesi ve sunumu içinde değiller. Örgüt bildirisiyle veya her biri diğerinden sıkıcı "aylık makale", daha doğrusu "vaaz" bilinciyle gazeteciliği karıştıranlara ise zaten bir sözümüz bulunmuyor.
O noktadayız.
Aslında, bu gazetenin, soL'un yani, birçok çemberi kırdığını görüyoruz. O nedenle artık yeni adımlar atılması gerektiğini düşünüyoruz.
Neden Türkiye'nin bütün bölgelerinde haber kurulları-redaksiyonlar oluşturulamasın? Neden gerçekten yaratıcı ve piyasadan farklı, ama uçuk-kaçık da olmayan bir gazete çıkarılamasın? Neden, en zor dönemlerde bile, nüfusu yarım milyondan aşağı olmayan bir solcu insanlar topluluğunu bu ürünle her gün buluşturmak, o insanlardan hem haber-ihbar hem de maddi katkı almak mümkün olamasın?
Eski solun bu işin altından kalkamayacağı kesindir. Piyasada varlar, daha da olurlar.
Ama yeni bir sahne var ortada, "felaketin eşiğindeki" bu sahneye çıkmak, halkı da somut desteğe çağırmak zorundayız.
III.
Başa dönelim: Her gün çıkarılıp Türkiye'nin her yanına ulaştırılacak gerçekten aşkın bir gazetenin, böyle bir örgütlenmenin, çok verimli bir zemin anlamına geleceğini söylemiştik. Buradan hareketle, yani bu zeminden yükselerek, her biri diğerinden farklı alanlara seslenen ürünler yapılabilir.
İnternet teknolojisinin, basılı gazete alanını gereksiz kılmayacağı ortada. Tersine, bu alanlar birbirinin alternatifi değil, birbirini çağıran ve geliştiren bir ilişki ağı içinde yer alıyorlar. Birbirlerine benzememeleri gerekiyor. Başarıyla örgütlenebilmiş bir günlük gazete, web dizaynlarını bile kökünden değiştirebilecek bir malzeme havuzudur sonuçta.
Bir: Farklı ve çok büyük, çok işlevsel bir haber merkezi kurabiliriz. Türkiye'ye yayılmış diyelim 100 redaksiyonun ucundaki bir haber havuzu olabilir bu.
İki: Bu havuzda, medyanın değişik alanlarına haber ve haber analizi adını verdiğimiz metin hizmeti vermek kolaydır. Bunlara, görsel-işitsel olanaklarla müdahale etmek kolaydır.
Üç: Günlük gazete, akan haberler ve işlenen haberlerin okura somut bir bedel ödeyerek ulaşmasını sağlayacak çok somut bir mekanizmadır. Çok maddi bir alışverişi simgelemektedir.
Dört: Bu mekanizma, diğer alanlara, diyelim yeni web ortamlarına, haberlerin günlük gazeteden çok farklılaştırılarak sunulmasını kolaylaştıracaktır.
Beş: Fakat en önemlisi, halktan gelecek o somut destek için kurulan ağdır. Haberin iletildiği ve yeni bir okur kimliğiyle bir para ödeyerek -özellikle abonelerce- satın alınan gazeteden söz ediyoruz. Bu, müthiş bir olanaktır.
Bu girişimleri birbirinin alternatifi olarak görmek hatalıdır.
Bu adımları, ancak soL gibi, sadece Türkiye değil Avrupa solu içinde de özgün ve aşkın bir bakışın gerçekleştirebileceğini, buradan yepyeni olanaklar doğacağını eklemekle yetinelim.
Bu işi tartışalım, iş çıkarmak için tartışalım elimizden kayan bir ülke var, acıyla görüyoruz. İş çıkaralım. Yeni işler çıkaralım.
Devrimci tarihimizin üzerinde yükselen, ama öncekilere benzemez ve yepyeni yollar açabilecek çıkışlara ihtiyacımız var.