Timeo hominem unius libri!

Yavuz Alogan'ın “Timeo hominem unius libri!” başlıklı yazısı 15 Ocak 2013 Salı tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Her devrimci kuşak hata yapma özgürlüğüne sahip olmalıdır. Yapacağı hataların en büyüğü bile, geçmiş kuşakları taklit etmenin yol açacağı hatalar kadar büyük olamaz. Kaldı ki böyle bir “taklit” mümkün de değildir. Çünkü her şey akar ve değişir. Her dönem kendi isyancısını yaratır. Genç insanların süreksizlikler ve yenilgilerle dolu bir tarihi didikleyip orada kendilerine yer bulmaya çalışmaları haksızlık olur.

68 kuşağı bir önceki sosyalist kuşağa baktığı zaman ne görüyordu? Birkaç eski tüfeğin yazı, söylem ve önermeleri dışında hiçbir şey. 78 kuşağı 68’lilere baktığında daha çok şey görüyordu elbette. Gördüklerini ve benimsediklerini farklı koşullarda aynen uygulaması mümkün olmadığı için, onları sloganlaştırarak bir süreklilik etkisi yaratmakla yetindi. Başka türlüsü de olamazdı, çünkü yetişme tarzı, kültürel yapısı, beslendiği kaynaklar, mücadele ettiği güçlerin niteliği ve amaçları bir önceki kuşağınkilerle kıyaslanamayacak kadar farklıydı. 78 kuşağı nefes almaya bile fırsat bulamadan çok sert ve acımasız koşullardan geçerek büyük acılar çekti.

Bugünün isyancı öğrenci gençlik kuşağı geçmişin ağır yükünü sırtında taşımamalı. 60’lı ve 70’li yıllarda gök kubbenin altında her şey söylendi alan hareketliydi ve hareketli alandan kitlesel hareketler, partiler, gerilla örgütleri, müthiş liderler çıktı o günün dünyasında şimdi var olmayan çeşitli güzergâhlar vardı her şey oldu bitti, yaşandı gitti, size de kırıntılar kaldı söylemi, ne doğrudur ne de anlamlıdır.

“Biz eskiden su içerdik testiden” muhabbeti, her kuşağa itici gelmiştir. Nostalji yaşlıların tesellisidir.

Ayrıca bugünün öğrenci koşulları geçmişe kıyasla çok daha adaletsiz. Eskiden üniversiteler şimdiki gibi zengin değildi. Döner sermaye dümenleri ve sınırsız borçlanma imkânları yoktu. Bankalar öğrencilerin mevduatını toplayıp rektörlere lüks araba hediye etmezdi mesela. Ülkemizin gözbebeği, övünç kaynağımız sevgili RedHack bir vuruşta YÖK’ün bütün yolsuzluk dosyalarını basının önüne döktü. Öğrenciler bu yolsuzlukların peşini bırakmayacaklardır. Kendileri aç gezerken, pankart açtıkları ve yumurta attıkları için hapis yatarken, lüks araba büyüsüne kapılan üniversitelerin yöneticilerine hayatı zindan edecek ve üniversitelerin kapitalizme uşak, tekkelere kul yetiştiren sermaye kuruluşlarına dönüştürülmesine ve özel güvenlikçiler tarafından yerlerde sürüklenmeye asla razı olmayacaklardır. Siyasetle de uğraşacaklar, AKP iktidarına ve YÖK düzenine fiilen muhalefet de edecekler, savaşa karşı çıkacaklar, taleplerini haykıracaklar, dersleri boykot, okulları işgal de edeceklerdir.

Bugün, bütün üniversitelerin kapısına, özgür bilimsel düşüncenin ifadesi olarak “timeo hominem unius libri” (tek kitaplı insandan sakınırım) diye yazmak, hatta “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözünü kazımak bile, devrimci slogan yazmaktan çok daha zorlayıcı bir gereklilik haline gelmiştir.

TGB çok büyük kitleleri harekete geçirmeyi başardı. ODTÜ öğrencilerinin direnişi ise bütün üniversiteleri ikiye böldü. RedHack bir vuruşta YÖK’ün içini dışına çıkardı. Herkes gerçek suretiyle ortaya çıktı, saflar belirginleşti, akademisyenler yürüyüşe geçip basın açıklaması yapmaya başladı.

Öğrenciler pankartlarına şunu yazdılar: “Hırsız Rektörler İstifa!” İşte budur!