İşçinin, emekçinin bayramı

İki gün sonra 1 Mayıs. Taksim meydanına günlerdir kamyonlarla bariyer taşınıyor. Kazlıçeşme’de polis Toma’larla tatbikat yapıyor topluca duran kırmızılı beyazlı trafik kukalarını çeşitli manevra usulleri deneyerek su sıkıp deviriyorlar. Sanal alemde tuhaf mesajlar dolaşıyor. Bu mesajlarda, sapan ve bilyelerin nereden alınacağı kaldırım taşlarının nasıl söküleceği anlatılıyor Şişli çevresindeki bankaların şeması ve adresleri veriliyor. “Polis saldırdığı zaman sizi koruyacak olan örgütlere sığının,” gibi dikkati çeken ifadeler var.

Geçen hafta CNN’deki Aykırı Sorular’a konuk olan gazeteci Avni Özgürel, Başbakan’ın düşüncelerini adeta onun adına dile getirdi. “Sayın Başbakan”ın sendikalardan yana en ufak bir kuşkusu olmadığını söyledikten sonra, şu anlamlı cümleyi kurdu: “Başbakan’ın kaygısının kendisini rahat hissetmediği emniyet kuvvetleri ile ilgili olduğunu düşünüyorum.”

Emniyetin içindeki F-tipi örgütün 1 Mayıs günü hükümeti yıpratacak bir provokasyon hazırlığı içinde olduğunu anlıyoruz. Buna rağmen hükümet, İstanbul’da elli Toma ve kırk bine yakın polisi görevlendirmiş bulunuyor.

Provokasyon hazırlığı varsa, bunu önlemenin yegâne yolu, inisiyatifi ve güvenliği emniyetle sürekli temas halinde olacak sendika yönetimlerine bırakıp, Taksim meydanını açmak değil midir? Hayır, Başbakan tam tersine, “Taksim’den ümidinizi kesin!” diye höykürüyor. Haziran Ayaklanması’nın rövanşını almak ister gibi, büyük bir nefretle kışkırtıyor: “Millet bir yıldır sokaktaki şımarıklığı izliyor. Bu millet sokağa çıkmamış ama sandıkta cevabını net olarak vermiştir. 30 Mart seçimlerinin hemen ardından sokakları hareketlendirmeye çalışanlara fırsat vermeyeceğimizi herkesin iyi bilmesini isterim.”

Olay çıkarsa, hem F-tipini, hem de Taksim’e çıkmaya çalışan “şımarık” kitleleri suçlayıp kovuşturacak, kırılgan diktatörlüğünü pekiştirecek. Bir taşla ne çok kuş!
İçim sızlayarak şunu belirtmek isterim ki 1977 1 Mayıs’ında da, çıkacak olaylardan yararlanarak solu ve sosyalist sendikaları ezmeyi kafasına koymuş bir hükümet hükümetin hiçbir şekilde denetleyemediği bir polis gücü, üstelik o sırada hazırda bekleyen bir de askeri cunta vardı.

Sadece 1 Mayıs mı? Hayır! Her alanda saldırı ve komplo var.

Halkına savaş ilan etmiş bir hükümetle karşı karşıyayız! Soygun, talan ve saldırı her yerde.

Dünyanın başka hangi ülkesinde şöyle bir e-posta mesajı alırsınız: “Üsküdar Belediyesi sabaha karşı Kuzguncuk Bostanı’na girdi (…) Pek çok ağacı kesti. Duruma müdahale için desteğe ihtiyaç var. Mahalleli gelebilenlerin gelmesini, gelemeseler bile haberi yaymalarını istiyor.” Mahalleli nar ağaçlarını, bostanını yeşilliğini hükümetin rantçılarından korumak için yardım istiyor!

Saldırganlık sınırları aşmış. Şu anda Suriye topraklarındaki Süleyman Şah Türbesi yakınlarında altı tank, on iki zırhlı araç üzerlerine ateş açılmasını bekliyor. Hani devlet erkânı Dışişleri Bakanlığı’nın bir odasında konuşuyordu ya… “İcabında türbeyi bombalarız, ağbicim.” … “Yok yahu, ne gerek var, dört adam gönderir sekiz füze attırırım Türkiye tarafına….” Şimdi orada bekliyorlar. Bakalım ne attıracaklar?

Savaşa mecbur kalınan durumlar vardır. İnsanlar bazen sürekliliği sağlamak, varlıklarını sürdürmek, onurlarını korumak, hayatlarını savunmak için eşitsiz bir savaşa girmek zorunda kalırlar. Bu 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı ne yazık ki böylesine amansız bir savaşın mücadele alanı olacak.

Bu arada, Taksim’de toplanacak olan kitlelere “PKK bayrağı altında toplanan vatansızlar” diye saldıranlar var. Mücadele eden işçilerin “kahrolsun sendika ağaları” diye protesto ettikleri sarı sendikacılarla birlikte Kadıköy meydanında toplanma çağrısı yapıyorlar Haziran Ayaklanması’nda yer alan kendi gençlik örgütlerini mücadele alanlarından çekip, gerici sendikaların yanında dikilmeye zorluyorlar. Onlar için bu 1 Mayıs bir dönüm noktası olacak.

Provokasyon ihtimali var. Ama bunu önlemenin yolu, sarı/yeşil sendikaların yanında dikilmek değil, mücadele eden kitlenin içinde olmaktır. Geçmişte yaptığınız gibi pikniğe çıksaydınız bari! Taksim’e çıkmaya çalışacak olanlar Haziran Ayaklanması’nın kitleleridir “onlar zaten vatansız” diyerek hükümet yanlısı sendikalarla birlikte işçi bayramı kutlamak nasıl bir devrimciliktir? Hükümet bu aklı seliminizi takdirle karşılayacak “bilimsel sosyalist” gençliğiniz, tahakküm hevesinize boyun eğerse, sokaklara veda etmiş olacaktır.

Bugünün devrimciliği, Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs Alanı’na çevirmektir vatan, Kuzguncuk bostanıdır!