Zeytindalı/Gökkuşağı SÜHA ALPARSLAN

KENTİN SESİ - BOLU yazıları

Ülke yerel yöneticilerini seçecek.

AKP'nin hedefi belli.

Türkiye'yi yeni bir idari yapılanmaya götürmek.

Başkanlık sistemi, iki partili Amerika modeli.

Bu aşamaya gelene kadar yapacakları işler var tabii.

İl Genel Meclislerinin yetkilerini genişleten 5302 ve 5355 sayılı kanunlarla belli bir mesafe aldılar.

Köy Hizmetleri vs. gibi kurumları kapatarak yerine KÖYDES gibi yeni oluşturdukları ihaleci kurumlarını ikame ediyorlar.

Yerel yönetimlerin etki, yetki alanları da ardı ardına çıkarmayı planladıkları yasalarla artırarak belediye başkanlarından kasaba şerifleri yaratma çabasındalar.

Milli Eğitimi, Emniyet Teşkilatının trafik birimlerini dahi yerel yönetimlere bağlayarak kasaba şeriflerinin görevlerini taçlandırma niyetindeler.

Yapılacak son düzenleme ise ülkenin Amerikan Tipi Eyalet Sistemine geçişini sağlamak.

Son durak ise Başkanlık Sistemi.

Bu Osmanlı İmparatorluğunun kurtuluş reçetesi olarak sunulan Prens Sabahattin'in Ahrar partisinin "Ademi Merkeziyetçilik" prensibinden başkası değil.

Türkiye gibi demokrasisi kendi iç dinamiği ile gelişmemiş, güdük, Etnisite üzerinden politika yapılan ülkemizin kısa sürede
Yugoslavyalılaştırılmasını kolaylaştıracak yasalar, düzenlemeler.

AKP'nin mevcudiyetinin yegane sebebi bu.

Pekala, niyeti açık seçik belli bu amerikancı partinin emellerine nail olmasını önlemek için ne yapmak lazım.

AKP nasıl olsa kapatılır diye beklemek mi?

28 Şubatlar beklentisi içerisine girmek mi?

Elbette, soL.org okuyucularına yönelen sorular değil bunlar.

Elbette, bu sorulara yanıtımız koca bir hayır.

Ne yapılması gerek sorusunun cevabı da aslında çok basit.

Birleşmek.

Bundan sonra akla gelecek sorulara yanıt verebilmek ise çok zor ve karmaşık.

Nasıl?

Kim, kimle hangi ilkeler ışığında bir araya gelecek?

Bir seçim ittifakı çerçevesinde mi?

O başkan adayı senden olsun, bu başkan adayı benden olsun anlayışı ile mi?

Partilerin birbirinden aday çalması ile mi?

Nasıl?

Bir kere seçimlere 3-5 ay kala pazarlıklar sonucu yapılan seçim ittifaklarına halkın ilgi göstermediği kesin.

SHP öncülüğünde yapılan "Demokratik Güç Birliği" deneyiminin başarısızlığını biliyoruz.

DSP-CHP seçim ittifakının neticesi de malum.

Bunlar olumsuz örnekler.

Bu konuda ülkemizde olumlu bir örneğe rastlamak mümkün değil.

İnceleyebileceğimiz Dünya pratiğinden iki örnek ülkemizin bütün ilerici, sol güçlerinin çalışma programlarına girebilecek nitelikte.

İtalya "Zeytindalı".

Ve Venezuella PSUV deneyimleri.

İtalya'da troçkistinden, sosyal demokratına komünistinden, çevrecisine, yeşillerine kadar bütün siyasal parti ve yapıların aylarca tartışarak oluşturdukları ortak memorandumla, siyasal programla seçimlere gittiklerini ve son seçim hariç başarılı olduklarını biliyoruz.
Venezuella'da Başkan Chavez'in PSUV partisini ise ülkedeki bütün sol güçler bir arada destekliyorlar.

6 eyalette Chavez'le sorun yaşamasına karşın ülke genelinde 17 eyalette komünist PCV de PSUV'la beraber.

Türkiye solu,

Yaşanan başarılı bu sol deneyimlerden ders çıkarır mı?

Cumhuriyetçiler, Kemalistler, Sosyal Demokratlar, Sosyalistler

Komünistler oturur, tartışır ortak bir memorandum etrafında birleşebilir mi?

Ülkede yaşanan tahribatı önlemeye yönelik ortak bir siyasal programla halkın karşısına çıkabilirler mi?

Bu programın arkasında durabilirler mi?

Çok şey mi istiyorum acaba?

Ya da Che Gevara gibi,

"Gerçekçi ol, imkansızı iste."

Şiarımız bu mu olmalı?