Pespaye Düzen

KENTİN SESİ - BOLU yazıları

Dinsel gericilikle, pespaye ilişkiler kolkola.

Sanatçı müsveddeleri, kokain çeteleri, yarışma programları bir kanalda, hidayete erenlerin fetvaları öteki kanalda.

Katılımcılar, dinleyiciler, muhteremler, eğlenenler ortak paydada buluşmuşlar.

"Yeni Osmanlıcılık", "AKP taraftarlığı"...

Bütün dünya ülkelerinin tek bir gündemi var.

Global kriz.

Bizdeki gündem Ergenekon ile saptırılmaya başladı.

Davos, Beyaz Eşya piyangosu, Uçak kazası, İbrahim Tatlıses ile Yıldız Tilbe kavgası ile devam ediyor.

Global krize "suya tirit" paketler.

Proje yarıştıran adaylar adaycıklar.

Gündemi "asıl meseleye" nasıl getireceğiz.

Bolu'da yaşadığımız kentte de gündem ülkenin bütününe paralel.

Yerel seçimler ve açıklanan adaylar Bolu sakinlerinde bir heyecan yaratmadı dersek, doğru tespit yapmış oluruz.

Kentin genelinde partilerin seçim faaliyetlerine halk ilgi göstermiyor.

"Siyasetin toplumsallaşması, toplumun siyasallaşması" sağlanamadığı için olsa gerek, bu bir dönem daha böyle gidecek.

Öyle gözüküyor.

Partilerde iç dinamik diye bir şey yok.

Başkan adaylarını Genel Başkan, Belediye Meclis Adaylarını ise yukarıdan paraşütle indirilen Başkan Adayları saptıyor.

Sürece katılan her adayın kaderi! birilerinin iki dudağı arasında.

Halk seyrediyor, sadece seyrediyor.

Geleceğine yön vereceklerin pespayeliğine bakıyor, umarsız.

Sola gelince!

CHP'nin adayı genç bir avukat.

İç dinamiği çalıştıramadığı için sıralamalardaki yerini beğenmeyen adayların süreçten çekilmeleri partisinde sıkıntı yarattı.

Proje! Açıklama konusunda AKP adayı ile yarışıyor.

Zaten düzen partilerinin vaatlerine bakarsanız birkaç sene sonra Bolu'ya "deniz" bile gelebilir!

Solda "tek aday" sürecinde kentimizde mutabakat sağlanamadı.

Tartışma toplantılarından dışarıya sızan EMEP taraftarlarının birlikteliği kurabilmek için gerekli özveriyi göstermemeleri.

EMEP neticede kendi adayını açıkladı.

EMEP listelerinde DTP sempatizanı adaylar da var.

Süreçte EMEP'in Bolu halkına "halkçı projeler" üretme ve duyurma çabası içerisinde olduklarını gözlemliyoruz.

TKP geçen hafta adayını açıkladı.

Murat Papuç.

Emekli subay.

Bolu halkı kendisini iyi tanıyor.

1999 deprem felaket günlerinde Murat Papuç muazzaf subay olarak kurulan çadır kentlerin organizesi ve deprem bölgelerine gönderilen yardımların halkla buluşmasını sağladı.

"2007 İncirlik ABD üssünden İstanbul Dolmabahçe" uzun yürüyüşünün mimarı.

O inanılmaz güzellikteki yürüyüş günlerinde Bolu'da bir gece konuğumuz olmuş soluklanmıştı.

Bolu halkının duyarlı kesimleri kendisine sahip çıkmışlar, eylemi desteklemişlerdi.

Bolu dışarıdan nasıl görünür bilmem ama, şehir merkezinde sol gelenek 70'li yıllardan beri süregelir.

Şehir merkezinde "sol potansiyel" güçlüdür.

Ve solun duyarlı kesimleri Murat Papuç'un TKP'den adaylığını memnunlukla karşılamışlardır.

Murat Papuç ile ilk izlenimler ise, proje vs. üretme niyetinde olmayan "pespaye düzenin" maskesini indirmeye yönelik olarak yerel seçimleri bir mevzi olarak kabul eden bir anlayış içerisinde olduğu.

Halk uygulanma olanağı olmayan ya da uygulansa bile halkın yararına olmayan projelerden bıkmış usanmış durumdadır.

Düzenin maskesini indirmeye yönelik cesur seslere gereksinimi vardır.

Bu seslere mutlaka kulak vermektedir.

Oyunu vermese bile yiğidi öldürse bile hakkını vermektedir.

Yalan makinesi gibi çalışan adayların yanı sıra farklı seslerden kendine dair hayata dair bir söylem geliştiği noktada kayıtsız kalmamaktadır.

Bu anlamda Murat Papuç'un Bolu Belediye Başkan Adaylığı doğru olmuştur.

Sandıktan çıkmasa da Bolu halkı kendisini ilerleyen yıllarda bir emekli subay vardı, TKP'den aday olmuş, bize bunları anlatmıştı "o" haklı çıktı diye anımsayacaktır.