Değişen Ne?

KENTİN SESİ - BOLU Yazıları

20.9.2008 tarihli yazımda "Biz tartışma kararı aldık" demiştim.

Bolu'da o gün bugündür tartışıyoruz.

Haftada 1 gün.

22 toplantı yaptık bugüne dek.

22 ayrı konu.

Giderek çoğalıyoruz.

70-80 katılımcı olduk.

Bolu için giderek artan iyi bir topluluk.

Öğrenciler, öğretmenler, akademisyenler, kamu emekçileri..

Şimdi benzer formatta toplantıların Düzce'de başlayacağını duyduk.

Darısı diğer kentlerin başına.

Toplantıya katılanların ortak paydası emperyalizme, gericiliğe özelleştirmelere karşı olmak.

"Vamos Bien", iyi gidiyoruz.

Son toplantıda 1920 Düzce-Bolu gerici kalkışmalarını mercek altına aldık.

Üniversiteli arkadaşlar Esra, Emel, Ali, Uğur konunun sunumunu gerçekleştirdiler.

Ben de kolaylaştırıcı görevini üstlendim.

Hani onlar moderatör diyorlar ya ondan!

Gerici kalkışmaları etüd etmeye başlarken gördük ki kaynak yetersizliği var.

TBMM Kütüphanesi dahil mevcut kaynaklara ulaştık.

İnceledik.

Vardığımız kanaati sizlerle paylaşayım istedim.

Genç Ankara Hükümeti, İstanbul'un İngilizler'in kontrolüne girmesi, Yunan işgali ve Anadolu'da patlayan isyanlar.

Bu bağlamda Anadolu gerici kalkışmalarının 2009 Türkiye'sinde bir kez daha kıt kaynaklara rağmen tekrar araştırılmasının günümüz değerlendirmelerine ışık tutacağına inanıyoruz.

Toplantımızdan çıkan sonuç bu.

Sonra bir grup arkadaşla Bolu'daki toplantı sürecimizi tartışalım istedik.

AİBÜ Müzik bölümünden akademisyen bir arkadaşımız var.

Murat Hoca.

Enteresan bir tespit yaptı.

İsterseniz sizinle de paylaşayım.

Kendisi eğitimini 1980'li yılların sonunda tamamlamış.

Tespit şöyle.

Yazımın başlığını da Murat Hocanın sorusundan esinlenerek saptadım.

"70'li yıllarda örgütlenmek çok kolaydı, ancak komünistim diyebilmek zordu.

Türk Ceza kanununda Faşişt Mussolini İtalya'sından alınmış 141-142 diye adlandırılan kanunlar demoklesin kılıcı vazifesini fazlası ile görüyordu.

80'li yıllarda ise ülke içinde hem örgütlenmek, hem de kendini ifade edebilmek imkansız denecek noktadaydı.

90'lı yıllar ise tahribatın önlenmesi, 91 affından çıkan arkadaşların sürece müdahaleleri ile geçti.

2000'li yıllar,

İstersen komünistim de, istersen anarşist olduğunu ifade et.

Ama örgütlenmek?

Bu yıllarda örgütlenmek?

Ekonomik, demokratik haklar için,

İdeolojik meseleler için,

Sürece politik müdahaleler yapabilmek için,

Politik mücadelenin değişik biçimlerini kullanabilmek için,

Subjektif koşullar neden yaratılamıyor?

Bunun sebeplerinin tartışılması, araştırılması gerektiğini" ifade etti...

Bence de bu plartform, soL haber portalı, bu tartışmayı başlatmak için, değişik akıl yürütmelerini anlayabilmek için oldukça önemli bir mevzi.

Hazır Editör de okuyucuların tartışmalara katılabilmesi için "yazarlar okuyucuları ile buluşuyor" köşesi açmış iken neden bunları tartışmayalım.

15 Mart önemli eyleminin amaçlarına ulaşması dileği ile.

İyi hafta sonları...