Gerici uygulamaların kolaylık nedeni!

Okullardan gelen gerici uygulamalarla ilgili haberler her gün artıyor.

Bu durumun okullardaki kadrolaşmaya paralel olarak çoğaldığı görülüyor. İlk ve ortaöğretimdeki müdür ve müdür yardımcılığı görevlerini ağırlıklı olarak din kültürü ve ahlak bilgisi dersi öğretmeni ya da, imam hatip/ilahiyat okumuş kişiler yürütüyor.  Mart 2014’te çıkarılan dershane yasasıyla, 8 yılını tamamlamış müdür ve müdür yardımcılarının görevlerine son verilmesi, okullardaki bu tür kadrolaşmayı kolaylaştırmış bulunuyor. Yine dershane yasasıyla, proje okulu uygulamasının getirilip toplumun önem verdiği liselerin proje okulu kapsamına alınarak, nitelikli liselere de müdür ve müdür yardımcısı yanında öğretmen düzeyinde de kadrolaşma fırsatı yaratılmıştır (proje okulu uygulamasında Danıştay’ın iptalden yana olurken, Anayasa Mahkemesi’nin projeyi benimsemesi insanı şaşırtıyor).  

Okullardaki gericileşme uygulamaların yaygınlaşmasının ikinci nedeni de bakanlığın merkez bürokrasisindeki kadrolaşma oluyor. İktidarın desteği yanında bakanlık bürokrasisinin de arkalarında olduğunu bilmeleri, okul yöneticilerinin gericileşme cesaretini artırıyor. 2011’inde çıkarılan 652 sayılı KHK ile bakanlığın üst düzey bürokratlarının görevleri sona erdirilmişti. Bu KHK maddesi, bakanlıkta muhalif ya da tarafsız bürokratların gönderilmesini ve yerlerine ağırlıklı olarak cemaat mensuplarının getirilmesini kolaylaştırmıştı. Dershane yasasıyla yeniden üst düzey bürokratların görevleri sona erdirilmişti. Bu kez de bakanlıktaki cemaatçiler yerine, birebir AKP’li olanlar getirilmişti. Ayrıca 652 sayılı KHK ile bakanlıkta sözleşmeli bürokrat istihdam edilmesi de kolaylaşmıştı.

Bu arada, bakanlığın beyni ve karar organı durumunda olan Talim ve Terbiye Kurulu’nun (TTK) da giderek, yönetmelik ve yasalarla oynanarak,  daha gerici bir yapıya indirgendiği görülüyor.  31 Ocak 1993’te çıkarılan TTK Yönetmeliği, AKP iktidarından önce 4 Aralık 1999’da değiştirilmişti. AKP ise bu yönetmeliği 17 Ekim ve 8 Kasım 2003’te, 8 Ağustos 2006’da, 12 Eylül 2012’de ve 28 Eylül 2016’da değiştirmiş bulunuyor. 2006 yönetmeliğinin 25. maddesine göre TTK üye dağılımı şöyle oluyor: Matematik-fen bilimleri (4 üye), sosyal bilimler (2), dil bilimleri-Türkçe, Türk dili ve edebiyatı, yabancı dil- (3), meslekî ve teknik eğitim (2), güzel sanatlar, beden eğitimi ve spor (1), rehberlik ve psikolojik danışmanlık (1), program geliştirme (1) ve eğitim yönetimi  ve denetimi (1). 2006 yönetmeliğinin 26. maddesine göre TTK üyesi olmak için “öğretmen menşeli olup çeşitli öğretim ve yönetim kademelerinde görev yapmış olmak” gerekiyor.

652 sayılı KHK‘nin 28. maddesi ile TTK’nin yapısı da değiştirilmişti: Üye sayısı 15’ten 10’a indirilirken, TTK üyelerinin “eğitim ile ilgili alanlarda öğretim üyeleri, en az on yıl süreyle öğretmenlik veya okul yöneticiliği yapmış olanlar ile kamu görevlileri arasından” seçilir denerek öğretmen olmayana da üyelik yolu açılmıştı. Mart 2014’te çıkarılan dershane yasasıyla da, karar organı olan TTK,  inceleme birimine dönüştürülmüştü.  2016 yönetmelik değişikliği ile de, daha önceki yönetmeliklerde var olan, “Kurul Başkanı ve üyelerinin atanabilmesi için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48'inci maddesindeki[1] şartlar ile 68'inci maddesinin (B) bendindeki[2] şartları taşıması gerekir” maddesi yürürlükten kaldırılıyor.

Bu yürürlükten kaldırma, TTK üyesi atamada keyfiliği getiriyor, yasanın memur olmak için aradığı koşulu yönetmeliğin iptal etmesi yasal olmadığından, Danıştay’ın bu iptal maddesini, iptal etmiş olması gerekiyor.  

Benzer gerici kadrolaşmanın üniversitelerde de gerçekleştiği biliniyor. Doğramacının YÖK başkanlığında ağırlıklı olarak Türk-İslam sentezci kişiler rektör ve dekan yapılmıştı. Bu durum Gürüz’ün YÖK başkanlığında da yaygın olarak devam etmişti. A. Gül Cumhurbaşkanı olunca, Şule Dede’nin[3] belirttiği gibi, çoğunluğu dini referansları öne çıkan kişileri rektör atamıştı. Günümüzde de benzer durum devam etmektedir: Son atanan 9 rektörün dokuzunun da ilahiyatçı olduğu söylenmektedir.

“Kılavuzu karga olanın…” denmesi boşuna değil herhalde!


[1] Devlet memurluğuna alınacaklarda aşağıdaki genel ve özel şartlar aranır. A) Genel şartlar: 1. Türk Vatandaşı olmak,(1) 2. Bu Kanunun 40’ncı maddesindeki yaş şartlarını taşımak, 3. Bu Kanunun 41’inci maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak, 4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak.

[2] Üst derece kadrolara atanabilmek için gerekli hizmet süreleri.

[3] Bkz. ‘Gül’ kokulu rektörler, takunyalı üniversite, Bilim ve Gelecek, 104, Ekim, 6-30.

[email protected]