Ülkede hiç mimar yok mu sandınız?

Elif Şafak…

Kerametinin ne olduğunu ben bilmiyorum, kitaplarını okumakta da çok zorlandığımı söylemem lazım. Ama önce “büyük edebiyatçı”, ardından da köşe yazarı oldu.

Köşe yazarı olduktan sonra, bir yazısındaki ifadeleri buraya alıp, “Böyle Türkçe mi olur allahaşkına” diye yazmıştım. Ama, görülen o ki, tek sıkıntısı Türkçe değilmiş.

Romanları tam bir özensizlik ürünü. Son romanı “Ustam ve Ben” hakkında, Mimar Mehmet Berksan, Arkitera sitesinde bir değerlendirme yazısı yazmış. Şöyle diyor:

“Ülkemizde kitapları en çok satan yazar, 3 yıllık bir araştırmanın sonunda yazdığı kitapta, koskoca Selimiye’nin kubbesine dam derse, külhanı kazan dairesi zanneder, saray arsasını çorak arazi diye niteleyip, koskoca padişaha törenleri meydanın ortasında izlettirir, daha o dönemde olayların geçtiği sarayın adını dahi yanlış zikrederse bu neyin göstergesidir acaba? Ben bulamadım, varın siz düşünün biraz da…”

Berksan, yazısında Elif Şafak’ın bu “tarihi” romanından, tarihin ve sanat tarihinin alanına giren sayısız örnek verip, bunların teker teker niye yanlış olduklarını ve birer cehalet ürünü olduklarını anlatmış.

Ne diyelim…

Medyası bu halde olanın, edebiyatçısı da böyle olur!