İki kadın

“Yolsuzluk kadınlarla bitecek.”

Çok iddialı, değil mi?

Bir kadının, diğer kadınla yaptığı röportajda geçiyor bu ifade.

Soruları soran, Hürriyet’ten Şehriban Oğhan.

Diğeri, Türkiye Grameen Mikrofinans Programı Genel Müdürü olarak çıkan Zeliha Sapmaz.

İki kadın, birlikte, kollarını kavuşturmuş ve güçlü olduklarını vurgulayan bir poz vermişler, çok iddialılar.

Zeliha Sapmaz’ın yöneticilik yaptığı şirket, “dar gelirli kadınlara mikrokrediler veriyor”muş.

Yoksul kadınlar, aldıkları “mikrokredilerle”, “ayakta durmaya çalışıyor”, “özgüven kazanıyor”, “kendilerinin farkına varıyor” ve “üretiyorlar”mış.

Sanki ev emeğinin altında ezilen kadınlar kendilerini farkında değilmiş, üretmiyormuş gibi. Sanki milyonlarca yoksul kadını “küçük girişimciler”, kendi hesabına çalışan ufak çaplı kapitalistler haline getirince kadın sorunu çözülecekmiş gibi.

Bu mikrokredi meselesi üzerine çok araştırma yapıldı, enine boyuna anlatıldı bunun niye çözüm olamayacağı. Benim meselem o değil.

Bakın…

Yoksul kadınların “kendilerinin farkına varmalarını” ve böylece “özgüven sahibi olmalarını” isteyen “güçlü kadın”, yanında büyük bir özgüvenle poz veren diğer gazeteci kadın tarafından, röportajın başında nasıl tanıtılıyor, biliyor musunuz?

“Türkiye onu 13 yıl önce, dönemin Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel ile yaşadığı aşkla tanıdı.”

Ufak ufak krediler verip “dar gelirli kadın”a özgüven aşılayacağını düşünen Zeliha Sapmaz, diğer kadın tarafından böyle tanıtılıyor. “Bir ünlü, güçlü erkekle aşk yaşadıydı ya hani, hatırladınız mı?” dercesine…

Ancak bir erkeğe atıfla “anlamlanabilen” kadın, “dar gelirli” hemcinslerine çare olacakmış.

İyi de, sorunun sadece “para” olmadığı, sizin bu röportajdan bile belli değil mi?