İçi boş ama ‘felsefesi olumlu’

Malum, dün tüm gazeteler “paket yorumlarıyla” doluydu.

Kimisi güldürdü, kimisi düşündürdü.

Paketin içi bomboş. Bomboş dediysem, demokratikleşme açısından bakıldığında bomboş. Yoksa ortada saldırı adımları var: Kamuda türbana serbestlik, ne idüğü, nasıl uygulanacağı çok muammalı olan “dini ibadeti yerine getirmeyi engelleyenlere hapis cezası” vs...

İşte bu boş paketi savunanlar, selamlayanlar arasında en hoşuma giden, Taha Akyol’un yazısı oldu.

Akyol’un yazısının başlığı, “Felsefesi olumlu”.

Dilinin ucuna gelmiş handiyse, “içi boş ama felsefesi olumlu canım” demek.

Bir de “teorize” etmiş Akyol.

“Paketin felsefesini olumlu bulduğumu belirtmeliyim: Paket hem ‘reformist’tir, hem ‘ihtiyatlı’dır. Elbette herkes ‘şunlar eksik’ diye uzun listeler çıkarabilir. Fakat hassas konulardaki reformların içeriği açık artırmayla tespit edilecek değildir siyasi şartlar ve toplumun genelinde kabul edilebilir olmasına da dikkat edilecektir. ‘İhtiyatlı’ dediğim bu. Hem reformist hem ihtiyatlı olmak, Edmund Burke’den beri muhafazakâr felsefenin temel bir ilkesidir.”

Madem olumlu bir felsefe var da, niye icraat yok diye sormuyor tabii Taha Akyol. BDP’li Gültan Kışanak’ın “Beklentilerimizin hiçbirine yanıt vermiyor” tepkisine, “PKK-BDP çizgisindeki politikacılar hiçbir gelişme için memnuniyet ifade etmediler” diye yanıt veriyor.

Niye memnun olsunlar? “İçinde hiçbir şey yok ama, felsefesini beğendik” mi diyeceklerdi?

Bu kadar acizce savunulmak zorunda kalan bir “demokratikleşme devrimi”nden hayır gelir mi, siz söyleyin.