Emin Çölaşan: Hemen bitsin

soL Pazar’da keyifle okuduğumuz Vedat Özdemiroğlu’nun kullandığı bir kalıptır bu, “azalarak bitsin” ister bazı şeyler, bazense “hemen bitsin” der.

Ben de bir madde eklemek istiyorum: Emin Çölaşan hemen bitsin.

Çünkü AKP karşıtlığını öyle yapıyor ki, AKP karşıtlarına zarar veriyor.

Dünkü yazısının başlığı, “Sıkmabaş şov başladı”.

Yazı şöyle başlıyor: “Sevgili okuyucularım, olaylar adım adım gelişti ve sonunda amaçlarına ulaştılar! Meclis’e dün itibariyle dört adet sıkmabaş kelle soktular.”

Ne berbat bir dildir bu, “sıkmabaş kelle”.

Ama mesele sadece üslup meselesi değil.

AKP’ye sağdan muhalefet yapan bu kişilerin kurulu düzenle değil, sadece onun tepesinde kimlerin olduğuyla derdi olduğundan, “dinin siyasal yaşamdaki etkisinin sıfırlanması ve bireysel inanç özgürlüğünün güvence altına alınması” şeklindeki sekülerizmi savunmuyor. Çünkü işlerine geldiğinde, dini de kullanabilmek istiyor.

Çölaşan’ın argümanlarına bakar mısınız: “Dinimizin neresinde, Kuranı Kerim’in hangi ayetinde ‘Ey kadınlar, sakın ola ki saç kıllarınızı göstermeyin, saçlarınızı gizleyin’ diye bir hüküm olduğunu açıklamaları bir türlü mümkün olmuyor.
Kuran’daki hüküm açık:
‘Örtünüzü göğsünüze indirin.’
Yüzyıllar öncesinde çöllerde ilkel bir yaşam süren, ahlak kurallarının yozlaştığı o sıcak iklimde memeleri ve her yerleri ortada cıscıbıl gezinen kadınlara yönelik -ve çok haklı- bir emir.”

Araplara yönelik cahilce aşağılamayı bir yana bırakalım, dinin ne dediğinin ne önemi var!

Dinin hükümlerinin aslında ne demek istediğini tartışmanın hiçbir faydası yok, zararı var.

Sorunun asıl kaynağına parmak basmak yerine karşıtını aşağılamanın geçer akçe olduğuna inanmanın zararı ise daha büyük.