Bir ayı geçti. Milliyet fotomuhabiri Bünyamin Aygün, Suriye’deki silahlı gruplar tarafından kaçırıldı.
Bir süre Bünyamin’in iş arkadaşları ve ailesi, devletin kendileriyle yaptığı telkinin sonucu olarak sessiz kalmayı seçti. Çok fazla haber çıkarsa çeteler Bünyamin’in önemli bir kişi olduğunu anlar, daha fazla fidye ister diye düşünüldü belli ki.
Sessiz kalmak işe yarıyor mudur, bilemem. Belki öyledir.
Sonuçta 17 Aralık’ta (ne talihsiz gün!) haber internete düştü ve Bünyamin’in kaçırıldığı her tarafta duyuldu. Her tarafta duyuldu derken, yolsuzluk operasyonunun hengamesinde ne kadar duyulabildiyse işte…
Şimdi yavaş yavaş gazeteciler de Bünyamin’in durumunu duyurmak için kampanyalar düzenlemeye başlıyor.
Fakat işin asıl sorumusu olan AKP’den doğru düzgün bir açıklama geldiği yok. Ne basından sorumlu bakan olan Bülent Arınç’tan, ne eski ne yeni İçişleri Bakanları’ndan, ne de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan hükümetin olaya gerekli önemi verdiğine dair tatmin edici bir açıklama gelmedi.
Benim asıl dikkatimi çekense, Bünyamin’i hangi örgütün kaçırdığının ısrarla söylenmemesi.
AKP hükümetinin Suriye sicili malum. İnsan kaçırma hikayelerindeki sicili de…
İyi de, bu beyefendiler sürekli “Suriye’deki tüm gruplarla ilişkimiz var” diye övünmüyor muydu? Hem bu durumda açıklama yapmak, kaçıranlar üzerinde baskı kurulmasını hedeflemiyor mu zaten?
Niye söylenmiyor bu grubun adı?
MİT’e yakın bir grup olduğu, kim oldukları anlaşılırsa AKP zor durumda kalacağı için mi yoksa?