Atma birader

Hani bazen şöyle hafif bir gezi programı sunan sunucu, diyelim ki Kamboçya’da bir lokantaya girer, bir yemeğin tadına bakar da “Aaa, aynı bizim musakka sayın seyirciler” der ya…

Hafif bir gezi programında olur böyle sözler. Gülümseriz, “Abartma kardeş” deriz ama, hoş sayılabilir böyle benzetmeler.

Peki, aynısını bir siyaset yazarı yapmaya kalkarsa ne deriz?

Hamdullah Öztürk, Zaman’daki köşesinde Brezilya siyasi tarihini çözümlüyor:

“Bu gerçeklerin farkında olanlar Brezilya’yı dört ailenin yönettiğini iddia ediyor. Hani bir zamanlar Türkiye’nin de birkaç aile tarafından yönetildiği söylenirdi ya aynen öyle. Sonra arkasından ilave ediyorlar. Askerler yönetimi sivillere devretti ama değişen bir şey olmadı. O dönemin hesabı görülmediği gibi herkes olduğu yerde duruyor. Türkiye’yi yakından takip edenler ise iç geçirerek şunu söylüyor: ‘Biz henüz Ergenekon davamızı başlatamadık.’ Kimse cezalandırılmasa bile ciddi bir yargılama ile suçlular ve masumlar ayrılmadıkça, perde ardında devam eden vesayet düzenini değiştirmenin imkânı yok. Başkan Dilma Rousseff, kuvvet komutanlarını da yanına alarak yaptığı bir konuşmada, askerî dönemin mutlaka yargılanması gerektiğini söyledi. Ne var ki, bu konuda henüz bir adım atılmış değil. Belgelerin toplanması için kurulan ‘Hakikat Komisyonlarının’ çalışabildiği ve gerçekten belgeleri toplayabildiği şüpheli. Sömürge döneminden beri süregelen ve askerî vesayet ile varlığını sürdüren düzeni bir huniye benzetiyorlar.”

Eh, şimdi buna “Abartma kardeş” deyip gülümsenmez ki…

“Atma birader” denir, olsa olsa.