Teşekkür yazısı

“Halka yalan söylemek suçtur” diyerek yola koyulmuştu soL. Bir süre sonra halk “bana yalan söylemek suçtur” diye sokağa döküldü. “Bana yalan söylemek suçtur…”, “bana dayatmada bulunmak suçtur…”, “bana saldırmak suçtur…”

Olağanüstü özel bir dönemde günlük gazete çıkarmanın zorluklarını ve güzelliklerini bir arada yaşadık. “Siz bizim umudumuz oldunuz” diyenlerle “böyle gazete mi olur” diyenlerin aynı akıl ve vicdan adına konuştuğunu hiç aklımızdan çıkarmadık. İçimize sinen bir soL’a çeşitli nedenlerle ulaşamadık. Eksiklik ve hataların önemli bir bölümünü üstlenmek adettendir, bunu yineleyeceğim. Adet olduğundan değil, gerçeği yansıttığından…

Tamam, soL bir siyasi hareketin kararı ile çıktı, o hareketin gücünü arkasında hissetti, benim gazetenin ilk altı ayından sonra fiilen genel yayın yönetmenliğini bırakmama neden olan kişisel yoğunluğum da, o hareketin kararının ürünüydü. Ancak bu tablo benim sorumluluğumu hiçbir biçimde azaltmıyor.

Bütün bu süre boyunca başta Alper Birdal olmak üzere, soL ekibinin tamamı inanılmaz bir çaba harcadı. “Siz bizim umudumuz oldunuz” kısmı onlara aittir. “Böyle gazete mi olur” ise bana…

1 Ekim 2012’den itibaren her gün yazma sözümü büyük ölçüde tuttum. Düzenli okuyan, teşvik eden, eleştiren tüm okurlara teşekkür ediyorum. Bu köşenin son yazısı bu, Genel Yayın Yönetmenliğimin de bitiş günü… Mücadele ise devam ediyor…

Sevgili Aydemir Güler’e soL’da sonsuz başarılar. Çok zor koşullarda gazeteyi bugüne taşıyan soL emekçilerine de…

soL’dan bakmaya devam.