Şimdi Afganistan Zamanı! KEMAL OKUYAN

Geçtiğimiz günlerde Amerikan dış politikasında bizi çok yakından ilgilendiren iki gelişme yaşandı. Basın bunlardan birine fazla odaklanınca, diğeri pek önemsenmedi. Bush yönetiminin Irak'tan asker çekmeyi takvime bağlamak konusunda bazı adımlar atmaya başlamasından söz ediyorum. Diğeri, İran'la olan gerilimi diplomatik alana taşıma girişimleriydi. Türkiye'nin adı konmamış arabuluculuğu, Babacan'ın deyimiyle "kolaylaştırıcılığı" gündeme gelince, doğal olarak medya buraya kilitlendi. Oysa "bizim" medyanın Atlantik'in ötesindeki sahipleri, İran'dan çok Irak'la ilgilenmeye devam ediyor ve Bush'un giderayak Irak'tan asker çekmeyi bir takvime bağlamak gerektiğini kabullenmesinin çok önemli bir gelişme olduğunu yazıyorlardı.

Önemli gelişmelerdir, abartılmamalıdır. ABD'nin İran'la "diplomatik kanalları açık tutması", Tahran'da "ABD çıkarları ofisi" açmak için hazırlıklara başlaması, bölgede nefes almayı kolaylaştırır ama bu ülkeye dönük askeri saldırı olasılığını ortadan kaldırmaz. Irak'tan asker çekme planlarının daha somut olarak gündeme gelmesi de Vaşington'da Irak'ı büsbütün terk etme hazırlıklarının yapıldığının kanıtı olmaktan uzaktır.

Peki bütün bunlar neyi göstermektedir?

İlk sıraya ABD'nin zorlanmasını yazabiliriz. Irak'ta direniş hem işgalci Amerikalıyı hem de işbirlikçi Iraklıyı fena hırpaladı. ABD askeri artık devriye gezemez durumda, üslerine kapanmış, Iraklı kukla yönetimin "güvenilmez" ordu ve polisinin verdiği kayıpların dökümünü çıkarmakla meşgul. Maliki hükümetinin ülke içinde bir inandırıcılığı yok, elindeki tek çıkış yolu, ABD ile bir "geri çekilme anlaşması" yaparak, prestij ve otorite kazanmak. Geri çekilmenin "uzun bir süreye yayılması" ve hiç tamamlanmaması ise esas! Çünkü Amerikan askerleri tamamen geri çekilirse, Maliki ve bütün benzerleri için Irak'ta barınmak neredeyse olanaksız hale gelecek.

İşte Bush yönetimi, bu koşullarda kendini ve Iraklı müttefiklerini rahatlatacak bir adım atıyor. Adımın uzunluğunu ve gerçek yönünü zaman içinde göreceğiz.

Ancak ABD yalnızca Irak'ta zorlanmıyor, İran'la giriştiği bilek güreşinde de zorlanıyor. Tahran hem diplomatik alanda hem askeri alanda ABD'nin şimdiye kadarki baskısını karşılamada başarılı oldu. Bu başarıda Irak'taki karmaşık dengelerin de rolü var ama şu ana kadar ABD'nin İran'a diz çökertmek konusunda bir yol bulamadığının alti çizilmeli. Beyaz Saray'da "İran seferi"nin ekonomik, siyasi ve askeri maliyetlerini Bush'un önüne koyan çok sayıda danışman var. Ee, Bush o kadarını anlıyor, anlamadığında anlatanlar mutlaka vardır.

ABD'nin birkaç güne sığan dış politika manevralarını hızlandıran bir başka olgu ise Bush'un Obama'dan rol çalmak istemesi. Tüm anketlerde önde giden Demokratların başkan adayının elini "Irak'tan çekilmeyi takvime bağlayacağı"na dair açıklamalarının güçlendirdiğini gören Cumhuriyetçi Bush yönetimi, belli ki Obama'nın elinden bu kozu almaya çalışıyor.

Bilindiği gibi, Obama, ABD'nin Irak'taki askerlerini kademeli olarak çekip Afganistan'a yoğunlaşması gerektiğini söylüyor. Kısa bir süre içinde her iki ülkeye de gideceğini açıklayan başkan adayının danışmanlarından Susan Rice'ın ayrıntılandırdığı bu plan, öteki Rice tarafından Bush yönetimine mal edilmeye çalışılıyor: İran'ı beklet, Irak'ı rahatlat, Afganistan'a yüklen!

Ancak seçim baskısı ne kadar kendini hissetirirse hissettirsin, ABD'nin mevcut başkanı ile en güçlü başkan adayının aynı noktada buluşması tek bir gerçeğe işaret ediyor: ABD Afganistan'daki savaşta yeni bir dönemi açmaya hazırlanıyor. Avrupa Birliği ülkelerinin ve bu arada Türkiye'nin İran konusundaki isteksizliği ABD'yi geri adım atmaya zorlamış olabilir ama bütün belirtiler Vaşington ile Avrupa'nın önemli başkentleri arasında Afganistan'a daha fazla asker konusunda bir mutabakata ulaşıldığını gösteriyor. Bu da büyük olasılık AB'nin geri adımı olacak. Ve yine büyük olasılık, Türkiye'nin de...

ABD'nin Afganistan'a odaklanması ise, Rusya üzerindeki baskının artmasıdır. Kosova'da emperyalistlere "sessiz" ama güçlü bir direnç geliştiren ve "bağımsızlık ilanı"nı birçok açıdan boşa çıkaran Moskova, NATO'nun Karadeniz'i adım adım işgalinden ve Azerbaycan ile Gürcistan'ın ABD ile işbirliğinin yarattığı sıkıntılardan sonra bir de Afganistan'da NATO'nun pekişen mevcudiyeti ile uğraşmak zorunda kalacak.

Hesapçı Tahran yönetiminin emperyalistlerle dansı da cabası...

Bir başka hesapçı Putin'i zor günler bekliyor. Türkiye'yi de...

ABD başını sokacak uygun delik arayan bir yılan gibi bölgede dolanıp duruyor. Biri olmazsa öteki...

[email protected]