SEÇİM MEKTUPLARI YEDİ: Ya TKP 500 bin oy alamazsa… Ya alamazsak!

"500 bin oy alsanız ne olur, almasanız ne olur" diyenlere sağlam yanıtlarımız var.

"Peki ya alamazsanız ne olacak?" Bunu içeriden, dostça bir kaygının ürünü olarak görüp değiştirelim: Ya 500 bin oy alamazsak?

Daha da açığını yazalım: Neden böyle bir hedef kondu ki?

Neden böyle bir hedef koyduk ki?

Hedef koyduk, çünkü hedefsiz seçim çalışması olmaz! Değişik düzlemlerde hedefler koyarsınız, bunların bazılarını öne çıkarır, bazılarını kendinize saklarsınız ama mutlaka bütün bu hedeflerin birbirini beslemesine, birbiriyle uyumlu olmasına özen gösterirsiniz.

TKP'nin bu seçimlerdeki tek hedefi 500 bin oy değil. TKP seçimlerde örgütlülüğünü artırmak için de planlama yapmakta, seçim atmosferini sosyalizm propagandası için en etkili biçimde kullanmanın yollarını aramakta, "boyun eğmeme" halinin yaygınlaşması için çaba harcamaktadır. Daha mikro ölçekli hedefler de belirlenmiştir hiç kuşkusuz. Bütün bunların seçim sonrasında uygulanması öngörülen stratejiyi besleyeceği varsayılmaktadır.

500 bin hedefi, seçimlerle ilgili bütün bu beklentileri içermekte, basit bir nicel büyüklük olmanın ötesine geçmektedir. 500 bin oya, toplumun 13 Haziran'a hazırlıklı olması için gereksinilmektedir.

Seçimlere giren her partinin, her parti olmasa bile, her ciddi partinin belirgin bir hedefi vardır. Bu hedef sloganlaştırılmış olsun ya da olmasın, açıkça telafuz edilsin edilmesin, geniş bir kesim tarafından kolayca algılanabilir.

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin hedefi hiç kuşkusuz tek başına iktidar olmanın yanı sıra, Anayasa'yı referandumsuz değiştirebilecek bir Meclis tablosunun ortaya çıkmasıdır. Cumhuriyet Halk Partisi seçimlere yüzde 30'a yaklaşmak için girmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi için seçim artık "baraj sorunu olmadığı"nı kanıtlamak dışında bir anlam taşımamaktadır. BDP, Anayasa'nın tartışılacağı bir Meclis'te daha fazla ağırlık taşımak amacındadır. Bazı burjuva partileri bir sonraki seçimde "pazarlık" yapabilecekleri düzeyde oy peşindedir. İşçi Partisi, Doğu Perinçek'in Meclis'e girmesine kilitlenmiştir.

Bu yaklaşımla ele alacak olursak, TKP'nin seçim hedefi, Türkiye solunun seçimlerden güçlenerek çıkmasıdır. 500 bin oy hem bunun göstergesi olacak hem de güçlenmeye hizmet edecektir.

Peki ya Türkiye Komünist Partisi 500 bin oy alamazsa?

Açık konuşalım, ne olur? Rezil mi olur?

Ne ilgisi var!

Türkiye Komünist Partisi olmayacak, absürd ve daha önemlisi hak etmediği bir hedef göstermiyor ki?

Evet, bu hedef, hele hele daha önceki seçim sonuçları dikkate alındığında, ulaşılması için çok büyük çaba gerektiren bir hedef. Ama bir siyasi parti nicel ya da nitel hedefler koyarken, "kolay"ı tercih edemez ki!

Beş yıllık plan hazırlamıyoruz!

Altüst olmuş, dengeleri bozulmuş bir ülkede, devrimci mücadele veriyoruz.

İdeolojik ve siyasi ağırlık sahibi olan, izlenen, henüz yetersiz de olsa, küçümsenmeyecek sayıda insanı harekete geçirebilen, yayınları oldukça geniş bir kesime ulaşan bir partiden söz ediyoruz.

Bu parti daha önceki seçimlerde hak ettiğinin altında, çok altında oy almıştır. Bunun nedenlerine ilişkin yeterince bilgimiz ve fikrimiz var. Her şeyi çözemeyiz, seçimlerin doğasında bazı kısıtlar var. Ama 500 bin oy elbette alabiliriz. Bunun için uğraşıyoruz.

Alamazsak…

Yanlış bir hedef belirlendiği ortaya çıkmaz. Yeterince çalışmadığımız ortaya çıkar.

Bugünün Türkiyesi'nde TKP yüzde 1'lik bir seçmen ağırlığını "imkansız" olarak görürse, kendine ve misyonuna ihanet eder.

Alamazsak…

Boyumuzun ölçüsünü filan almayız. Kamçılanmış oluruz.

Toplumun direncini artırmak, boyun eğmeyenleri örgütlemek, boyun eğmemeye örgütlemek, solu güçlendirmek için seçim sonrası koşulları dikkate alarak hemen kolları sıvarız.

Alamazsak…

Ama dostlar bunu düşünecek, bu olasılık için tasalanacak zamanımız bile yok ki…

20 günün hakkını verirsek, alırız. Fazlasını alırız!