Saitler…

“Ant olsun ki Şeyh Sait’in heykelini Diyarbakır’da bir meydana dikeceğiz, bu bizim boynumuzun borcudur.” Ajanslar, konuşmanın bu bölümünü spota çekmişti. Gerçekten demiş mi diye baktık, evet…

BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, bunları önceki gün Meclis’teki konuşmasında söylemiş. Orada kalmamış, Said-i Nursi’ye de değinerek “Bediüzzaman Said-i Kürdi ömrü boyunca Anadolu ve Mezopotamya’da yaşayan halkların kardeşliği için mücadele etti, Kürt halkının dili ve tarihi için mücadele etti. Maalesef, eserleri tahrip edildi, Kürt halkına karşı kullanılan bir araç durumuna getirilmek istendi. Ancak tarihin bu sayfası da kapanıyor” demiş.

Bir diğer BDP’li Baluken de benzer içerikte konuşmuş, işin içine meyhanleri, açık-saçık filmler oynatan sinemaları da katarak Şeyh Sait’in anısına saygısızlık yapıldığını vurgulamış.

“Kutsallıklar” üzerinden süren bir tartışmaya katılacak değilim. Kimse bu şahsiyetlerin hangi sınıfı, hangi ideolojiyi temsil ettiği ile ilgili değil nasılsa. Bu isimlerin Kürt halkını temsil ettiğini asla kabul etmeyen, etmeyecek Kürtler var bu ülkede, görüldüğü gibi tersini düşünenler de…

Tartışmaya katılmak yerine BDP temsilcilerini “dinsel kimlikleri” öne çıkan bazı Kürt isimlerini kararlı bir biçimde sahiplenmeye iten gelişmenin nedenlerine bakmak daha yararlı.

Önce kabaca ne yaşandı, ona bakalım…

BDP, bazı önemli isimlerin itirazlarına rağmen, HDP potasının içine doğru itildi. Kendi projesi olmayan, solculuk yapmayan, Türkiye işçi sınıfı ile Kürt emekçisini, devrimciliğin olmazsa olmazı aydınlanmacı, antiemperyalist bir eksende birleştirmeye çalışmayan bir “sol” projenin, alan boşaltacağı, BDP’ye zemin kaybettireceği açıktı. Erdoğan’ın “hayırlı olsun” demesinin ardında bu da vardı.

BDP’nin toplumsal ve programatik karşılığı olmayan bir “sol” görünüm almasının böyle bir etkisinin olacağı gayet açık değil mi? Başka gerekçelerle, Altan Tan da buna işaret etmiyor muydu?

Hemen sonra Barzani’nin o alana etkili biçimde girmesi sağlandı. Yasal parti kurulacağından söz edilmeye başlandı, bazı önemli isimlerin Barzanici bir partide boy göstereceği anlaşıldı.

Birkaç gün önce “ulus” üzerinden siyaset yapmanın nelere malolacağını anlatmaya çalışmıştım. Ulus içinde sınıfsal bir tasnif yapmazsanız, son sözü ulusun egemenleri söyler. Barzani Kürtlerin egemenlerindendir.

Onunla rekabet daha fazla “milliyetçi”, daha fazla “dinsel” söylem gerektirir.

Zozani ve Baluken’in konuşmaları bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Dileyen, BDP’nin bu yola nasıl, neden ve kimler tarafından sokulduğunu araştırabilir.

HDP’nin “sol” kanadı ise Türkiye’nin en temel sorunu olarak ilan ettiği “Mustafa Kemalle hesaplaşma”da gösterdiği “cesareti”, Şeyh Sait ve Saidi Nursi güzellemeleri karşısında mutlaka gösterecektir!

Bir de bu yazıdan, “sen BDP’nin solculaşmasına karşısın” sonucu çıkaracaklar ve “Mustafa Kemal düşmanlığı yapmışsın” diyecekler var ki, onların konuyla bir ilgisi yok.