Mutlu son

Bir olasılıktı “çıldırma” noktası... Kapanışın nasıl olacağını hesaplamaya çalışırken aklıma gelen seçeneklerdendi. İlginç olurdu, 11-12 yılın ardından. Altyapısı da hazırdı zaten, küçük bir oynama, ayar bozukluğu yeterdi. “Belliydi” diyen olurdu, “vah vah” eden de… Kemik yandaş “tüh tüh adamı delirttiler” derdi, birileri rahat nefes alırdı, bu koca ülkede bir miktar da “ustaaaa” diyerek peşinden gitmeye devam ederdi.

Mesele kişiler değil ama diktatör önemli bir şahsiyet ne de olsa. Biten bir siyasetçi olarak nasıl gömüleceği, bundan sonrasını elbette etkileyecek.

Henüz halk bu işlemi gerçekleştiremiyor. Diktatör bu performansla devam edip, arada “hırsız” diyenlere işkence yaptırmayı sürdürür ve bir kez daha insan sabrını test etmeye kalkarsa, bir noktada bayağı gürültülü bir törenle uğurlanabilir. Yakışır.

Öte yandan, onu benzersiz bir operasyonla sarsmakta olanlar bunu asla istemiyorlar. Heybedeki turplar deniyordu, sağda solda duyduklarımız dudak uçuklatıcı… O kadar ki, toplum bunlar karşısında ancak paralize olur, kaskatı kesilir.

İstedikleri o.

Lakin sessiz sedasız, yumuşak bir geçiş isteyenlerin çözemediği sorun, diktatörün çekilmek istememesi. Zaten nereye çekilecek ki? Bu saatten sonra kaybedecek neyi olabilir? Siyaseten ölü dedik!

Savaşacak. Savaşacak ama savaş ekip işidir, mekanizma işidir. Diktatör her gün yalnızlaşıyor. “Yürüyün” dediğinde kimseyi yürütemeyeceği bir an gelebilir.

O zaman ne yapacak?

Tek çıkış yolu var. Zaten kaybolmaya yüz tutmuş gerçeklik algısını tamamen yitirmesi, rahatlaması! Kendini kurtarır, operasyon sahiplerini kurtarır. Bizimse, elimiz kolumuz bağlanır. Öyle ya, nefret objesine dönüşen birinin cezai ehliyetinin bir anda iptal olması, insanlığımızı korumanın ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha kavratan Haziran ruhunu açığa düşürecektir. Acımazsınız ama öfkenizi dışavurmaktan utanırsınız. Mizahın bile susacağı, kıpırdayamayacağı bir tablo!

Düşünüyorum, düşünüyorum, bu meselenin ancak böyle bağlanabileceği sonucuna ulaşıyorum. Onlar açısından.

Memlekete de pek uyar hani!

Peki bunu neden mi yazıyorum? Teorik olarak tek çıkış noktası. Son dönemde her şey bu kadar teoriye uygun gelişiyorsa, bu tek çıkış noktasına değinmemek olur mu? Bu kadar yakından takip ettikleri ve zaten sınırda duran birine eşiği geçirtmenin yolunu da bulmuş olabilirler.
Evet bilelim ki, diktatör çıldırabilir. Ona düzenin iyiliği için yüklenen güçlerin bulabileceği en iyi son olduğu gibi, kendisi için de hayırlısı bu!

Saçma… Ama zaten saçma!

Bir kenara not edin derim.