Kitle imha silahı kullanıyorlar

12 Eylül darbecileri, solu ülkeden, Türkiye’den nefret ettirmek için her şeyi yaptı. Zeki değillerdi belki ama ince hesap yapmayı biliyorlardı. Akıl verenleri de çoktu, Amerikalı’sı, Alman’ı, Koç’u hepsi generallere faşizm koçluğu yaptılar.

Karşılığını da fazlasıyla aldılar.

Sol memleketten uzaklaştırıldı. Bayrakla işkence yaptılar, aralıksız İstiklal Marşı dinleterek insanları çıldırma noktasına getirdiler. Sol devletle, düzenle mücadeleye alışkındı, zaten derdi onlarlaydı ama öyle bir zulüm uygulandı, öyle bir odun kafalılıkla saldırıldı ki, milyonlarca kişi ülkeden soğudu.

“Bura benim vatanım değil gayri”, çok kişinin ortak duygusuydu.

AKP’nin 2002’den beri aynı taktikle hareket ettiğini söyleyebiliriz: İnsanları yaşadıkları ülkeden koparmak!

Epey de yol almışlardı. En sık karşılaştığım sorulardan biri “hâlâ umudun var mı”ydı. Örgütlü mücadele bağışıklık sistemini güçlendiriyor, direnci artırıyordu ama toplumun büyük bir kesimi örgütsüzdü. “Çekip gitmek”ten söz edenler, çekip gidecek koşulları olmayıp da içine kapananlar hep aynı kaygıyla hareket etmekteydi: Bunlar çok ama çok fena!

Haziran Direnişi, bu psikolojide olanları utandırdı. Herkes silkindi, “o kadar da uzun boylu değil” demeye başladı, yüzler gülüyordu.

Memleket “hoş geldiniz” diyordu.

AKP cenahı ise fena halde öfkeliydi. Onca çaba buhar olmuş, insanlar umudu hatırlamıştı.

Daha önce de yazdım, bu bir psikolojik savaş diye… Bu savaşta her geçen gün daha da çirkinleşmelerinin nedenini merak ediyor musunuz?

Tamam, bunlar böyle, başından beri. Ama neden kalitesizliklerini örtmek için en küçük bir özen göstermez oldular? Yalnızca sıkıştıkları ve aşırı panikledikleri için mi bu kadar arsız bir görüntü veriyorlar?

Bundan daha fazlası!

Bezdirmek, yıldırmak istiyorlar.

Başbakan’ın, ekibinden kimlerin öne çıkacağına, kimlerin düşük profil göstereceğini bizzat kararlaştırdığını, bu konuda sık sık ayar verdiğini biliyoruz.

Şimdi gün en fenaların. En öne onlar.

Egemen Bağış, Melih Gökçek, Suat Kılıç, Şamil Tayyar...

Biber gazı, kalabalıkları dağıtmak için kullanılıyor, bunlar da halkı dağıtmak! Bir tür kitle imha silahı. Alay ediyorsun, kızıyorsun, tepki gösteriyorsun, nafile, oradalar ve hiç susmuyorlar. Öğrenciyken sınıfta ders yapılmasın diye attığımız koku bombası gibi anlayacağınız. Kaçın burada b… var!
Kaçmayacağız tamam. Peki, en iyisi ne?

Görmezden gelmek? Bu bir yerden sonra imkansız. Bu rezillik kenarda durmuyor ki, iktidarda! Görmezden gelirsen, kanıksarsın.

Her gün laf yetiştirmek, doğrusunu söylemek, yanlışı düzeltmek mi dersiniz? Bu da insanı yorar, çoğunlukla işe yaramaz.

Benim görüşümse, bunları akılla, yaratıcılıkla, kararlılıkla tahrik etmek. Yanlış duymadınız. Daha da dibe yuvarlanmaları için tahrik etmek.

Buraya kadar sabrettik, biraz daha dişimizi sıkacağız. Melih daha çok tweet, Suat daha fazla nutuk, Şamil daha fazla iftira, Egemen daha fazla çamur atacak.

Palavra kısmı ise Usta’nın.

Onlar bezdirip kaçırmaya çalışacak ama sonuç tam tersi olacak: Bu ekip halkın ayağa kalkmasının, alışmamasının, unutmamasının güvencesi olacak.